Enflasyonda zorlu süreç
Son Para Politikası Kurulu toplantısında alınan kararlar ve
Ekim ayına ait ekonomik veriler, Türkiye'nin ekonomik durumunu değerlendirmek
adına önemli ipuçları sunuyor. Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir
hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 35'ten yüzde 40'a yükseltme kararı
aldı. Bu kararın temelinde enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını sağlama
amacı yatıyor. Kurul, mevcut enflasyon baskılarına karşı daha sıkı bir parasal
politika izleme kararı almıştır.
Faiz artışları genellikle enflasyonu düşürmeye yönelik bir
adım olarak kabul edilir. Yüksek faiz oranları, tüketici harcamalarını
kısıtlayarak talep baskısını azaltabilir ve maliyetleri artırarak üretim
maliyetlerini dengeleyebilir. Ancak, bu etki zaman içinde görülür ve genellikle
kısa vadeli bir süreçtir.
Kasım 2023'te açıklanan güven endeksleri, faiz artışının
sektörel düzeyde nasıl bir etki yarattığına dair önemli bilgiler sunuyor.
Hizmet sektöründe %2,4 azalma, perakende ticaret sektöründe %1,9 azalma ve
inşaat sektöründe %2,2 artış gösterdi. Faiz artışları, genellikle maliyetleri
yükseltir ve bu da özellikle tüketim odaklı sektörlerde güvenin azalmasına
neden olabilir. Ekim ayında manşet enflasyonun bir miktar gerilemiş olması,
Ekim ayı Enflasyon Raporu'ndaki öngörülerle uyumlu bir seyir izlediğini gösteriyor.
Ancak, faiz artışının sektörel güven endekslerine olan etkisi, özellikle hizmet
ve perakende sektörlerindeki güvenin azaldığını göstermektedir.
Dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerdeki artış
ve talepteki dengelenme, Türk lirası varlıklara yönelik talebi artırarak döviz
kuru istikrarına katkı sağlıyor. Bu durum, para politikasının etkinliğini
artırıyor ve ekonomiyi güçlendiriyor. TÜFE, yıllık %61,36 ve aylık %3,43 artış
gösterdi. Bu yüksek enflasyon oranları, özellikle lokanta ve oteller gibi ana
harcama gruplarında belirgin fiyat artışlarına işaret ediyor. Diğer yandan,
konut fiyatlarındaki artış oranı daha düşük seviyede gerçekleşti. İşlenmemiş
gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE, yıllık
%67,61 arttı. Bu durum, enerji ve gıda fiyatlarındaki yüksek artışın enflasyonu
tetiklediğini gösteriyor.
Para Politikası Kurulu, enflasyonla mücadele kapsamında
aldığı kararlarla ekonomiyi dengeleme çabasında. Ancak, ekonominin genel seyri
ve güven endekslerindeki düşüşler, ekonomideki belirsizlikleri ortaya koyuyor.
Gelecekteki para politikası adımları ve ekonomik reformlar, enflasyonun kontrol
altına alınması ve ekonominin sürdürülebilir büyüme yolunda ilerlemesi
açısından kritik olacak.
Diğer taraftan 2024'te uygulanacak yeniden değerleme
oranının yüzde 58,46 olduğu belirtiliyor. Bu oran, vergi, harç, MTV, araç
muayene ücreti, emlak vergisi gibi çeşitli vergileri etkileyecek. Yeniden
değerleme oranı, Ekim ayına ait üretici fiyat endeksinin (ÜFE) 12 aylık
ortalaması olarak belirlenmiş. Vergi artışlarının enflasyona etkisi, maliyet
artışları ve tüketici harcamalarındaki değişimle ilişkilendiriliyor.
Yeniden değerleme oranının vergi, harç, MTV, araç muayene
ücreti, emlak vergisi gibi çeşitli vergileri etkileyeceği göz önüne
alındığında, bu durumun enflasyon üzerinde bir etkisi olabilir. Ancak, etkiyi
değerlendirmek için birkaç faktörü göz önüne almak önemlidir.
Maliyet Artışları ve
Fiyatların Yükselmesi: Vergi artışları genellikle maliyetleri doğrudan
etkiler. Bu maliyet artışları, işletmelerin üretim maliyetlerini yükseltebilir,
bu da nihai ürün ve hizmet fiyatlarında bir artışa neden olabilir. Bu durum,
tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkileyebilir.
Tüketici
Harcamalarındaki Değişim: Vergi artışları, tüketicilerin harcama
alışkanlıklarını etkileyebilir. Özellikle temel tüketim mallarına ve hizmetlere
getirilen vergi artışları, tüketicilerin harcamalarını sınırlayabilir, bu da
talep azalışına ve fiyatların düşük kalmaya devam etmesine yol açabilir.
Üretici Fiyat Endeksi
(ÜFE) ve İşletmelerin Durumu: Yeniden değerleme oranının belirlenmesinde
ÜFE'nin 12 aylık ortalaması dikkate alındığına göre, bu durum özellikle üretim
sektöründeki işletmelerin maliyetlerini yansıtabilir. İşletmelerin maliyetleri
arttıkça, bunun nihai ürün fiyatlarına yansıma ihtimali yüksektir.
Sonuç olarak enflasyonla mücadelede zorlu bir yıl bizi
bekliyor. Bu bağlamda enflasyon gerçekten düşmeye başlamadıkça faiz oranlarında
bir düşüş beklemek pek doğru olmaz.