Dolar (USD)
34.75
Euro (EUR)
36.52
Gram Altın
2950.32
BIST 100
9878.03
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Kasım 2023

​Enflasyonda zorlu süreç

Son Para Politikası Kurulu toplantısında alınan kararlar ve Ekim ayına ait ekonomik veriler, Türkiye'nin ekonomik durumunu değerlendirmek adına önemli ipuçları sunuyor. Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 35'ten yüzde 40'a yükseltme kararı aldı. Bu kararın temelinde enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını sağlama amacı yatıyor. Kurul, mevcut enflasyon baskılarına karşı daha sıkı bir parasal politika izleme kararı almıştır.

Faiz artışları genellikle enflasyonu düşürmeye yönelik bir adım olarak kabul edilir. Yüksek faiz oranları, tüketici harcamalarını kısıtlayarak talep baskısını azaltabilir ve maliyetleri artırarak üretim maliyetlerini dengeleyebilir. Ancak, bu etki zaman içinde görülür ve genellikle kısa vadeli bir süreçtir.

Kasım 2023'te açıklanan güven endeksleri, faiz artışının sektörel düzeyde nasıl bir etki yarattığına dair önemli bilgiler sunuyor. Hizmet sektöründe %2,4 azalma, perakende ticaret sektöründe %1,9 azalma ve inşaat sektöründe %2,2 artış gösterdi. Faiz artışları, genellikle maliyetleri yükseltir ve bu da özellikle tüketim odaklı sektörlerde güvenin azalmasına neden olabilir. Ekim ayında manşet enflasyonun bir miktar gerilemiş olması, Ekim ayı Enflasyon Raporu'ndaki öngörülerle uyumlu bir seyir izlediğini gösteriyor. Ancak, faiz artışının sektörel güven endekslerine olan etkisi, özellikle hizmet ve perakende sektörlerindeki güvenin azaldığını göstermektedir.

Dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerdeki artış ve talepteki dengelenme, Türk lirası varlıklara yönelik talebi artırarak döviz kuru istikrarına katkı sağlıyor. Bu durum, para politikasının etkinliğini artırıyor ve ekonomiyi güçlendiriyor. TÜFE, yıllık %61,36 ve aylık %3,43 artış gösterdi. Bu yüksek enflasyon oranları, özellikle lokanta ve oteller gibi ana harcama gruplarında belirgin fiyat artışlarına işaret ediyor. Diğer yandan, konut fiyatlarındaki artış oranı daha düşük seviyede gerçekleşti. İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE, yıllık %67,61 arttı. Bu durum, enerji ve gıda fiyatlarındaki yüksek artışın enflasyonu tetiklediğini gösteriyor.

Para Politikası Kurulu, enflasyonla mücadele kapsamında aldığı kararlarla ekonomiyi dengeleme çabasında. Ancak, ekonominin genel seyri ve güven endekslerindeki düşüşler, ekonomideki belirsizlikleri ortaya koyuyor. Gelecekteki para politikası adımları ve ekonomik reformlar, enflasyonun kontrol altına alınması ve ekonominin sürdürülebilir büyüme yolunda ilerlemesi açısından kritik olacak.

Diğer taraftan 2024'te uygulanacak yeniden değerleme oranının yüzde 58,46 olduğu belirtiliyor. Bu oran, vergi, harç, MTV, araç muayene ücreti, emlak vergisi gibi çeşitli vergileri etkileyecek. Yeniden değerleme oranı, Ekim ayına ait üretici fiyat endeksinin (ÜFE) 12 aylık ortalaması olarak belirlenmiş. Vergi artışlarının enflasyona etkisi, maliyet artışları ve tüketici harcamalarındaki değişimle ilişkilendiriliyor.

Yeniden değerleme oranının vergi, harç, MTV, araç muayene ücreti, emlak vergisi gibi çeşitli vergileri etkileyeceği göz önüne alındığında, bu durumun enflasyon üzerinde bir etkisi olabilir. Ancak, etkiyi değerlendirmek için birkaç faktörü göz önüne almak önemlidir.

Maliyet Artışları ve Fiyatların Yükselmesi: Vergi artışları genellikle maliyetleri doğrudan etkiler. Bu maliyet artışları, işletmelerin üretim maliyetlerini yükseltebilir, bu da nihai ürün ve hizmet fiyatlarında bir artışa neden olabilir. Bu durum, tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkileyebilir.

Tüketici Harcamalarındaki Değişim: Vergi artışları, tüketicilerin harcama alışkanlıklarını etkileyebilir. Özellikle temel tüketim mallarına ve hizmetlere getirilen vergi artışları, tüketicilerin harcamalarını sınırlayabilir, bu da talep azalışına ve fiyatların düşük kalmaya devam etmesine yol açabilir.

Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve İşletmelerin Durumu: Yeniden değerleme oranının belirlenmesinde ÜFE'nin 12 aylık ortalaması dikkate alındığına göre, bu durum özellikle üretim sektöründeki işletmelerin maliyetlerini yansıtabilir. İşletmelerin maliyetleri arttıkça, bunun nihai ürün fiyatlarına yansıma ihtimali yüksektir.

Sonuç olarak enflasyonla mücadelede zorlu bir yıl bizi bekliyor. Bu bağlamda enflasyon gerçekten düşmeye başlamadıkça faiz oranlarında bir düşüş beklemek pek doğru olmaz.