Enflasyon hakkında bilinmesi gerekenler
Türkiye İstatistik Kurumu kasım ayı enflasyon verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre tüketici fiyat endeksi kasım ayında bir önceki aya göre %2,30 artarken bir önceki yılın aynı ayında göre %14,03 artış gösterdi.
Geçen yılın aynı ayına göre yıllık bazda fiyatı azalan ürün olmadığını görüyoruz. Yıllık en düşük artış alkollü içecekler ve tütün ana harcama grubu ile giyim ve ayakkabılarda gerçekleşmiş görünüyor.
En yüksek fiyat artışlarının görüldüğü ana harcama gruplarında ise hizmet grubu başı çekerken gıda ve alkolsüz içecekler, ulaştırma ve sağlık grupları dikkat çekiyor.
Aylık bazda incelendiğinde gıda ve ulaştırma yine en çok fiyatı artan ana harcama grupları olarak karşımıza çıkıyor.
Kasım ayında endekste hesaplanan 418 maddeden 54 maddenin fiyatı düşerken 42 maddenin ortalama fiyatı değişmemiş ve 322 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşmiş.
Pandemi, ABD seçimleri, Doğu Akdeniz ve Karabağ bölgelerindeki gerilim sebebiyle döviz kurunda yaşanan yükselişe bağlı olarak maliyet enflasyonunda artış olduğunu görüyoruz. Ancak bazı ürünlerde döviz kurundaki yükselişin çok daha üzerinde fiyat artışlarını görmek de mümkün.
Döviz kuru yükseldiği zaman fiyatların yükseldiğini gördüğümüz gibi maalesef döviz kurunda düşme olduğu zamanlar fiyatların azaldığını göremiyoruz. Bu da işin ironik tarafı elbette…
Son dönemde sosyal medyada akademisyenlerden gazetecilere farklı kesimlerin kendilerine göre hesapladıkları enflasyon verilerini görüyoruz. Enflasyon hesaplamalarında dikkat edilmesi gereken en önemli husus maddelerin sepetteki ağırlıklarıdır ve herkesin sepeti farklı olabildiği gibi maddelerin sepetteki ağırlıkları da farklı olabilir. TÜİK tüm Türkiye çapında veri açıklamaktadır.
Madde fiyatlarını, maddelerin sepetteki ağırlıklarını TÜİK web sitesi üzerinden bulabilirsiniz. Bu arada belirtmek istediğim bir husus var ki o da pinpon topu sepette yer almıyor.
Sepetteki maddeler ve ağırlıkları ağırlıklı olarak hanehalkı bütçe anketinden tespit edilmektedir.
Aylık 1 296, yıllık 15 552 hanehalkı ile gerçekleştirilen anket neticesinde madde sepeti ve sepetteki ağırlıklar tespit edilmektedir. Bu ankette anket ayı içinde yapılan ziyaretler sırasında, örnek hanenin anket ayında yaptığı gıda, giyim, sağlık, ulaştırma, haberleşme, eğitim, kültür, eğlence, konut, ev eşyası vb. gibi tüketim harcamaları hanehalkına bırakılan kayıt defterinden kayıtlama ve görüşme yöntemleri ile alınmaktadır.
Bu bağlamda düşünüldüğü zaman enflasyon sepetinde yer alan maddelerin sepetteki ağırlıkları eşit değildir. Örneğin kira, otomobil, tütün gibi maddelerin ağırlıkları yüksek iken otoyol geçiş ücreti, nane, kargo gönderme ücreti maddelerinin ağırlıkları görece düşüktür. Bunun nedeni de aylık gelirimizin büyük bir bölümünü kiraya harcarken naneye çok daha düşük bir kısmını harcıyor olmamızdır.
Bu bağlamda düşünüldüğü zaman bir tarihte yaptığı alışveriş fişinin fotoğrafını çekip bir süre sonra aynı ürünleri aldıktan sonra fişinin fotoğrafını çeken ve enflasyon hesabı yapanlara itibar etmek pek de doğru değil. Çünkü bu kişiler ya metodolojiyi bilmiyorlar (ki buna pek ihtimal vermiyorum) ya da art niyetlidirler. Sosyal medyada birkaç takipçi daha fazla kazanmak için yapılmış paylaşımlardan başka bir şey olarak görmüyorum.
TÜİK, Taze sebze ve meyveler, futbol maçına giriş ücreti, LPG, tüp gaz ve seçilmiş 16 gıda ürünü haftada bir kez, diğer ürünler, ayda iki kez derlemektedir. Sigara, mücevher (altın), benzin ve mazot fiyatları ise günlük olarak takip edilmektedir. Sahadan toplanan veriler doğrultusunda hesaplamalar yapılmaktadır.
Enflasyon sepetinde 418 madde bulunmaktadır. 81 il merkezinin tamamını da içeren 225 ilçeden fiyat derleniyor. Her ay 28 bin 19 iş yerinden 553 bin 64 fiyat derleniyor. Ayrıca 4 bin 274 kiracı endeks kapsamında takip edilmektedir. Veriler vatandaşların yoğun olarak alış veriş yaptıkları zincir marketler, market manavları, semt pazarlarından derlenmektedir.
Tüm bunlarla birlikte Avrupa İstatistik Enstitüsü olan EUROSTAT içinde belirtilen ve ilgili uluslararası ve bölgesel standartlarla, Türkiye’nin metodolojisi arasında önemli bir fark yoktur. Sürekli olarak TÜİK ve EUROSTAT arasında irtibat devam etmektedir. Verilerle ilgili herhangi bir problem olsaydı EUROSTAT şimdiye kadar tüm dünyaya duyurmuş olacağından emin olabilirsiniz.