Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ekim 2022

Enerji krizi ve Avrupa'da yaşanacak kırılmalar

Avrupa Birliği ülkeleri enerji tüketiminde en fazla paya sahip kaynaklardan biri olan doğal gazın arzında ciddi bir sorunla karşı karşıya. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında Birlik tarafından en fazla enerji ithal edilen ülke olan Rusya’ya karşı alınan yaptırım kararları, Putin yönetiminin karşı eylemlerini beraberinde getiriyor. İthal ettiği doğal gazın yüzde 40’ını (yaklaşık 155 milyar metreküp) Rusya’dan karşılayan AB, Rusya’nın doğal gaz arzında kesinti yapması nedeniyle bu kış enerji krizini iliklerine kadar yaşayacak gibi.

Zira, ABD’nin ardından AB ülkelerinin Biden'ın gazına gelerek uygulamaya koydukları yaptırım kararlarından sonra Gazprom karşı yaptırım uygulayınca bazı Avrupa ülkelerinin gaz arzı tamamen kesilmiş oldu.

Avrupa’ya en fazla Rus gazı taşıyan hat olan Kuzey Akım 1 kapasitesinin yüzde 20’si kadar gazı Almanya’ya iletiyordu. Hat 2021 Temmuz'unda teknik sorunlar gerekçe gösterilerek 10 günlüğüne kapatılmıştı, yine 2021 Ağustos sonunda da 3 gün süreliğine yeniden kapatılmasına karar verilmişti. Nihayetinde 2 Eylül'de Gazprom tarafından yeni teknik sorunlar öne sürülerek süresiz olarak gaz akışının durdurulduğu açıklandı. Bu durum AB içinde ciddi bir panik havası oluştururken sonbaharın başlangıcında ortaya çıkan bu durum aslında kışın çok daha büyük sorunlara yol açabileceğininde göstergesiydi.

Türkiye’nin yanı sıra Doğu Avrupa ülkelerinin de Rus gazı ithal ettiği TürkAkım’da gaz arzının tamamen durması ihtimali, Birlik karar alıcıları ve üye ülkeler için alarm durumuna geçilmesine neden oluyor.

AB, bir yandan alternatif tedarikçiler ararken diğer yandan doğal gaz depolarını doldurmaya çalışıyor.

Danimarka’nın planladığı doğal gaz üretimine devam etme, Macaristan’ın da yıllık 1,5 milyar metreküp olan doğal gaz üretimini 2 milyar metreküp artırım kararı aldığı biliniyor. İngiltere Kuzey Denizi’nde yeni doğal gaz sahalarını geliştirmeye hazırlanırken Almanya ve Hollanda da yine Kuzey Denizi’nde Avrupa’nın en geniş plajlarından birinin yer aldığı Schiermonnikoog Adası açıklarında yeni bir doğal gaz sahası geliştirilmesini onayladı onaylamasına fakat bu önlemlerin kısa vadede işi kurtaracak çözümler olmadığı biliniyor.

Bu kış Avrupa'da en riskli ülke Almanya, zira Rusya’nın en büyük doğal gaz ithalatçısı konumunda. Tek başına Rusya’nın toplam gaz ihracatının yüzde 24’ünü karşılıyor, Birliğe ihraç edilen gazın da üçte birini ithal ediyor (yaklaşık 55 milyar metreküp). Dahası, Almanya’nın doğal gaz ithalatında en yüksek paya sahip olan ülke Rusya olunca, Norveç ve Danimarka’dan da gaz ithal etmesine karşılık Rus gazının ekonomisindeki ağırlığı Almanya için oldukça büyük. Bu da Almanya’nın diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha kırılgan bir yapıya sahip olmasına neden oluyor.

Fransa, AB’nin en fazla nükleer enerji kullanan ülkesi; elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini nükleer enerjiden karşılıyor. Bu durum Fransa’nın doğal gaz arzı konusunda Almanya’ya kıyasla daha az tehlikede olması anlamına gelebiliyor. Ancak Fransa da kuraklık dolayısıyla hidroelektrikten yeterince faydalanamamaktan, daha da önemlisi nükleer enerji santrallerini soğutmada sorun yaşaması nedeniyle nükleer kaynaklı elektrik üretiminin azalmasından muzdarip.

Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri de Rus gazına bağımlılık oranlarının çok yüksek olması nedeniyle oldukça riskli durumda.

Sonuç itibariyle ABD; Ukrayna/Rusya savaşının fitilini ateşlemek için bin bir dereden su getirirken Özelde Avrupa kıtasını, genelde tüm Dünyayı etkileyecek olası sonuçları da hesapladı mı bilemiyoruz. Fakat görünen; savaşın Rusya-Ukrayna arasında lokal sonuçlardan çok getireceği küresel olumsuzluklar ve sonuçlar ile tarihi kırılmaları yaratacağıdır.