Endüstriyel tıbbın hazin sonu
Değerli okurlarım meslek hayatımın zirvesindeyim desem doğru olur. 40 yıla yakın bir süreci film şeridi gibi hafızamdan geçirdikçe at gözlükleri ile bakmaya dayalı yaptığımız yanlışların bedelini ödememiz için hastalarımızın haklarını helal etmesi gerekiyor.
Üniversiteye başladığımız yıllarda hocalarımızın anlattıkları ile başlasam bugüne gelinceye kadarki savrulmamız daha iyi anlaşılacak gibi. Okuduğum kaynaklara göre 40 lı ve 50 li yıllarda morfin ve eroin tedavi amaçlı reçete edilirmiş. Bugünkü bakış açımıza göre doğruyu siz söyleyin.
Bugün korkarak kullandığımız kortizonu hastalarımız leblebi yer gibi yerlermiş. Hamilelik kusmaları için bulunan mucizevi talidomid ilacı kullanıma girmesinden bir süre sonra apar topar toplatılmış. Çünkü sakat doğumlar füze hızı ile artmış.
Bizim yetişme dönemimize gelelim
Mesleki faaliyetlerime başladığım yıllarda tereyağ ve zeytinyağı baş düşmanımız ve margarinler ise birincil dostumuzdu. Mide ülseri dersinde hocalarımız süt ve bisküvi kürünü tedavi amaçlı önerir , bu tedavi ihmal edilirse hastalar mide kanamasından ölecek zannedilirdi . Bugün böyle bir tedavi yapmaya kalkan doktora hastası bile ‘Hangi çağda yaşıyorsunuz hocam’ der. Örnekler o kadar çok ki, toplum bilincinde yer almış olanlarını hatırlatıyorum. Yoksa ilaç endüstrisinin ürettiği ucube ilaçlarla kafası gözü yarılan öyle hastalar var ki ,pes dedirtecek cinsten. Romatizma için bir süre kullanılıp toplu ölümlere ve kalp krizlerine sebep olan bir zamanların moda ilacı olarak kabul edilmiş o kadar çok romatizma ve ağrı ilacı var ki, sayısı belirsiz.
Ya kolesterol ve kolesterol ilaçlarına ne dersiniz?.
Öğrencilik yıllarımda kan değeri 240 civarında normal kabul edilen kan kolesterolü günümüzde 4-5 parçaya bölünerek değerlerde 180 civarına düşürülüp milyonlarca hasta üretilip milyarlarca doları ceplerine indirdiler.
Bugün bunların nerede ise hemen hepsine yanlış diyoruz. Kolesterolun doku ve organlarımızda işler yolunda gitmediği zamanlarda kanda yükselerek hücrelerimizi koruduğu anlaşıldı . Yıllarca ilaç tröstlerinin uyutmaları ile doktorlarımız milyarlarca kutu bu zehirleri masum insanlara yutturarak hapi yutturdular. Bugün aman ha kolesterol ilaçlarından kaçabildiğiniz kadar kaçın diyoruz.
Mucize ilaç antibiyotikleri gelişigüzel hoyratça kullandırarak barsaklarımızdaki savunma mekanizmasının elçisi olan mikropları darmadağın ederek kaş yapalım derken çıkardığımız gözlerin bedelini kim ödeyecek. Tansiyon hastalığında da durum farklı değil. İnsanları makineli robotlar olarak gören anlayışın icat ettiği tansiyon normu 12/8.
Tansiyon adı üstünde.
Hareket durumuna ,strese ateşli hastalığa veya kilo yaş ve gün içi zaman dilimlerine göre oynar durur. Tansiyon ölçmünün bu hassalara göre değerlendirilmesi gerekirken, bunu sabitlediğinde milyonlarca hasta üretebilirsin.
Son günlerin moda tedavisi olan ve metabolik cerrahi diye yeni bir tıp dalının oluşumuna vesile olan mide ve barsak küçültmelerinin uzun vadeli sonuçlarını henüz bilemiyoruz.
Ancak bir zamanların kör barsak denen apandisinin herhangi bir sebep olmaksızın alınması modası şükür geçti. Zaten bugün biliyoruz ki savunma sistemi ordumuzun önemli bir kısmının sevk ve idaresi önemsemediğimiz apandisteki lendoit doku.
Şimdi de stent modasının tesiri altındayız. İlaçlı ilaçsız yerli yabancı kaliteli kalitesiz ne kadar sıfat varsa başına konularak yabancı para cinsinden yükselen fiyatları ile pazarlanıyor. Kalp damarlarımız ince ve hassas.
Yanlış beslenme ve yoğun stres , yaşla beraber içinden akan kanın akışını zayıflatarak kişilerde sorun yaratabiliyor. Kalp damarlarında hatalı beslenmeye bağlı ufak tefek darlıklar hiç olmaması gereken bir algı ile pazarlanarak sağlıklı bir çok insana stentli hale getiriliyor.
Endüstriyel tıbbın yediği naneler sadece bunlarla sınırlı olsa amenna. Sizlerinde yaşadığı başka bir çok sorunun da sebebi. Yoğun bakımlar, acillerde yapılan gereksiz müdahaleler ve çekap adı altında yapılan işlemlerin abartılı satışları vs.
Amacım elbette kimseyi yermek ve karalamak değil. Vatandaş bilinçlenmeli ve sağlığını koruma bilincine önem vermeli. Ulu orta sağlık kurumlarımızı işgal etmemeli. Koruyucu hekimlik diye tabir ettiğimiz doğru beslenme, hareketli yaşama ve stresin her türlü sağlık sorununun birincil sebeplerinden olduğunu unutmayarak keskin sirke olup küpüne zarar vermemeli diyor sağlı k ve mutluluklar diliyorum.