Dolar (USD)
34.62
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2918.90
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Temmuz 2014

ENDÜLÜS DERSLERİ

Bu yazımı, bundan 22 yıl önce kendilerinden konuyu dinleyip araştırmama vesile olan Dış İşleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Hocam'a ithaf ediyorum.

Müslümanların Endülüs'ten çıkarmasıgereken o kadar çok ders var ki. Tabi ki tarihimizde örnek ve ders alınmasıgereken pek çok kesit ve olay vardır. Ama bugün GANİMET, İHTİRAS, YABANCILARA ÇALIŞMA ile benzerliği daha koyu olan Endülüs'e gidelim dedik ki başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın bunca sitem ve çırpınışınıanlayabilelim.

Emevi Halifesi Velid b. Abdulmelik döneminde (86-96/705-715) İslam orduları Kuzey Afrika'da ilerlemeye devam eder. Musa b. Nusayr tarafından gönderilen Tarik Bin Ziyad Endülüs'ü feth etme şerefine erişir. (92/711) üç yıl sonra da Endülüs tamamen Müslümanların eline geçiyor.

Fransa'ya ilk seferin Ömer b. Abdulaziz zamanında Vali Semh b. Malik el Havlani tarafından yapıldığı iddia ediliyor. Preneleri aşıp Narbonne'u feth etti ve Tuluz yakınlarındaki şiddetli savaşta şehid düştü Havlani. Yerine Puvatya Savaşı komutanı olacak Abdurrahman el Ğafaki geçerek orduyu salimen geri çekti. (102/721)

El Ğafaki şehid olan komutanı Semh b. Malik ve diğer Müslüman askerlerin intikamını almak istiyordu. Ama daha büyük ideali Batı Avrupa'nın tamamını ele geçirmekti.

Abdurrahman öncelikle ordu içindeki tefrikayı bertaraf etmek istedi. Bunun için Kaysi ve Yemeni ihtilafını-çekişmesini bitirdi. Endülüs'ü gezerek halkın şikayetlerini dinledi ve kötü valileri azletti. Müslüman ve Hıristiyanlara eşit davrandı. Elde edilen çok zengin ve çok değerli ganimetleri eşit ve adil dağıtıyordu.

El Ğafaki Frenklere karşı cihad ilan ederek Berberi ve Araplardan oluşan güçlü bir ordu (70 bin kişilik) hazırladı. Öteden beri Berberilerin Arapları çekememesini bilen Abdurrahman bu sorunu ortadan kaldırmak için çok uğraştı. Bunun üzerine Kuzey Bölgesi sınırlarını korumak için Berberi Osman b. Ebu Nisa'yı vali olarak bölgeye gönderdi. ÖmerFerruh bu atamanın sakıncalı olduğuna dair Frank kaynaklardan bilgi geldiğini söylese de Abdurrahmanbu görevlendirmeden vazgeçmiyor.

Çok muhteris ve ölçüsüz Osman sinsi planlar yapıyor, kıskandığı Abdurrahman'ın valiliğinden rahatsızlık duyuyordu. Neticede Osman ileride ittifak yapmayı da düşünerek Galler Dük'ü olan Eudes'in güzel kızıyla evlendi. Arap Berberi çekişmesinin bıraktığı iz yüzünden Berberi olan Osman, Dük'ün de teşvikiyle zaten çok kıskandığı Abdurrahman'a başkaldırıp bağımsızlığını ilan ediyor. Abdurrahman'ın bütün ısrarlarına rağmen bundan vaz geçmiyor Osman.Abdurrahman da üzerine ordu gönderiyor ve Osman bu kavgada öldürülüyor.

Abdurrahman bu fitneden dolayı ordu içindeki rahatsızlığın kolay kolay giderilemeyeceğini görse de yapabileceği fazla bir şey kalmamıştı. Abdurrahman 114/732'de Fransa üzerine yürüyor. Ordular sırasıyla Gaule, Preneler, Rhone Aquatine ve Arles'i alıyor. Abdurrahman bu zaferle Dük Eudes'ten Tuluz Savaşının intikamını aldı. Batılı Tarihçi olan Reinaud "Araplar öyle güçlü bir ordu idi ki önüne geçen her şeyi yerinden sökecek kılıç gibiydi" demişti.

Daha sonra az bir mücadele ile Bordeux'u alan Abdurrahman büyük ganimetler elde etti. Kuzeye yönelen Abdurrahman'ın ordusu Puvatya'yı ele geçirdi. Daha sonra Galler Bölgesinin Hıristyanlarca kutsal olan St. Martin'in Tapınağı bulunan ve Paris'e 150 km. uzaklıktaki Tours'a yöneldi. Galler Dük'ü Eudes Müslümanlara karşı tek başına mücadele edemeyeceğini anlayınca Charles Martel'den yardım istedi. O yıllarda Frankların Kralı IV. Thierry olsa da asıl Kral saray nazırı olan Charles Martel idi.

Müslümanlar -rakibi olan Martel'den yardım alamayan- Eudes'i yenince Çarles tehlikeyi fark etti. Tahtını kaybeden Eudes, kendisinden hiç hazetmediği Charles Martel'i (Şarl Martel, Martel 'balta' demek) yeniden yardıma çağırır.

Martel Franklardan, Germenlerden oluşan Katolikleri temsilen orduyla Abdurrahman'a karşı savaşmak üzere yola çıktı.

Savaşta çok şehit veren, çok yorulan Abdurrahman'ın ordusu elde ettiği büyük ganimetler yüzünden ayakta kalabiliyordu. Ama aynı zamanda elde ettikleri ganimet o kadar büyük-çok idi ki, ordunun hızlı hareket etmesine de mani oluyordu. Çünkü ordu gittiği her yere bu devasa ganimeti de yükleyip götürmeyi istiyordu. Anlayacağınız GANİMET pek çok savaşçı için AMAÇ olmuştu.

Puvatya yakınlarında çatışmalar başlar, ilk 7-8 gün çatışmalar karakollar arasında geçse de 8 ve 9. günlerde savaş kızışır, Müslümanlar büyük saldırılar düzenler, her geçen saat düşmanın içlerine saldırıp Frankları bozguna uğratmak üzeredir. Frank ordusu şaşkınca dağılmaya başlar, Şarl savaşı meydanda kazanamayacağını anlamıştır. Frank bozgununa çeyrek var, Şarl müslümanlardaki ciddi zaafiyeti görür.

Çünkü Müslümanlar buzaafını savaş meydanına da yansıtmıştı:

Abdurrahman'ın ordusunda yağmalama işlerine girişen önemli oranda askerin varlığını gören Frank komutan bunu es geçmez.Çok gizli planla Müslümanların ganimetlerine saldıran Franklar istediklerini elde etmeyi başarırlar:

Müslümanlar savaş meydanında "ganimetler, Franklar, düşmanlar ganimetlerimize konuyor" feryadıylameydanı bırakıp ganimeti kurtarmaya başlıyor. Orduda disiplin adına birşey kalmıyor. Durumu gören Abdurrahman ordunun durumunu düzeltmek için ön saflara kadar gidip savaşır. Ordusunu ganimeti kurtarma derdinden savaş meydanına çekemeyen Abdurrahman savaş meydanında atılan bir okla şehid düşer, ordusu her taraftan kuşatılır. Gece karanlığında Abdurrahman'ın yerine kimin geçeceği konusunda anlaşamıyorlar. Alınan karar gereği karanlıktan yararlanarak oradan ayrılırlar. Bilahare bu bölgeye Müslümanlar Balatu-ş Şuheda adını veriyor.

Tarihçilerimiz, yaşanan yüz kızartıcı yenilginin utancını sonraki nesiller yaşamasın diye bu savaştan mümkün mertebe bahsetmemişler. Avrupalı tarihçiler ise Martel'in bu zaferini dünya çapında bir zafer olduğunu nakleder. Gibbon da bu savaşın sonucu için:

"Puvatya kazanılmasaydı şimdi Oxford'da Kur'an dersleri verilecekti"demişti.

Doğru olan o ki, GANİMETÇİLERLE Berberilerin bu tutumlarının açtığı yaradan dolayı Endülüs Müslümanları bir daha Batı Avrupa'ya sefer düzenlemeyi düşünmemişler.

Endülüs'ün bu düşüşünde ve takip eden süreçte yeterli mukavemetin olmayışını Berberilerle Araplar arasındaki bu çekişmeye bağlasak mübalağa sayılmaz.

Bir önemli hadise de Berberi isyanları Endülüs'e de sıçramıştı. Müslümanlar burada da düşmana değil birbirlerine karşı mücadele etmişlerdi.

Neden Endülüs'ü anlattığım daha iyi anlaşıldı sanırım.

Yine büyüyoruz ve yine fitne çıkaran, GANİMET diye inleyerek isyan edenler var aramızda...

@ahmetay_

*Hacimli bir çalışmamızın özetidir.

Milat Ailesinin ve alemi islamın Ramaazan Bayramı'nı tebrik ediyorum.