Endişeli bekleyiş
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin, geçtiğimiz ayın ortalarında KREMLİN SARAYI'nda ağırlandığını hatırlarsanız. Ama görüşmenin içeriğinden ziyade Reisi’nin, Kremlin'de namaz kıldığı görüntüler daha çok konuşuldu. Elbette İsrail Cumhurbaşkanının Türkiye ziyaretinin tartışıldığı bir dem de, servis edilen bu fotoğrafa MESAJ yüklemek çok doğaldı. Tıpkı Amerika’nın İsrail, GKRY ve Yunanistan ile adım adım dizayn ettiği EASTMED projesinden çekilmesi gibi. Zira bunun Avrupa’yı GAZLA KONTROL EDEN Rusya’nın yanına, TÜRKİYE'nin de eklenmesi anlamına geldiği tartışılmaz konumda. Amerika’nın “bayram değil seyran değil…” kabilinden attığı bu adım, D. Akdeniz’de dengeleri bir anda ANKARA’nın lehine döndürdü İLK BAKIŞTA. Ancak geçmişte KATAR GAZINI Avrupa’yla buluşturacak boru hattının, muhtemel güzergâhı olan SURİYE’de yaşananları düşününce, endişelenmemek de elde değil maalesef.
O yüzden her kritik gelişmeyi, siyasetle iç içe analiz
etmekte kati surette yarar olduğu kanaatindeyim. Kaldı ki yukarıdaki
gelişmelerin bir ucunun, şu sıralar Karadeniz’e ulaşmasını da bu manada okumak
hata sayılmaz. Nasıl mı? Ukrayna-Rusya gerilimi, hepimizin malumu... Rusya tarihte
görülmemiş bir yığınak yaparken, Amerika’nın başını çektiği NATO ise şimdilik direk
müdahil olmak yerine, Ukrayna’ya silah yağdırmakla meşgul. Tabi Putin’in “işgal
yok” demesine rağmen, NATO’nun Rusya’ya yönelik yaptırım söylerimi de cabası.
Aslında bu haliyle bakarsanız; Moskova ile Washington’un, ekonomik ve siyasi
olarak İÇERİYE SATABİLECEKLERİ bir krizi kurcaladıklarını söylemek mümkün. Buna
da ihtiyaçları yok değil. Çünkü Putin güveliğinden geri adım atarsa şayet,
politik geleceğinin tehlikeye gireceğinin farkında. Biden’ın kamuoyu nezdinde
kaybettiği destek ve engelleyemediği ekonomik çöküş ise seçimler için tehlike
çanlarının çalmasına yetiyor.
Fakat söz konusu krize dönük, KÜRESEL manada yapılan
analizler bu kadar basit değil. Keza ABD’nin Çin’le yüzleşmek adına, ya Rusya’yı
VAATLERİYLE susturmak yada Rusya’yı büyük bir SORUNLA MEŞGUL EDEREK,
etkisizleştirmek gerektiği şeklinde planlar yaptığı kuvvetle muhtemel
görünüyor. Bu minvalde Amerikalı yetkililerin neredeyse her gün çıkıp, Rusya
işgalinden bahsetmesi ve FELAKET NARALARI atması da oldukça manidar… O nedenle
Rusya’nın uzun vadeli siyasi bir anlaşmayı kovalaması için, ulusal güvenliğini
garanti altına alacak yeni gerçekler inşa etmesi, kendi adına kaçınılmaz
seyrediyor. Öyle ki Rusya Ukrayna’yı işgal etmese de kısmı bir müdahaleye
girişmesi, böylece yükselen sıcaklığın etkisiyle Ukrayna’nın bölünmesi ve Kırım’ın
işgalini garantilemesi, bu ihtimaller arasında zikredilebilir.
Ancak bu nokta da, ilk bölümde ENDİŞELENDİĞİMİZ kısmın
depreşmemesi imkânsız. Çünkü bu durum, Batı’nın Ukrayna’ya tamamen yerleşmesi
ve Karadeniz’de bayrak sallamasını beraberinde getirir ki, ısınan suların ORTA VADEDE
tüm bölgeyi tehdit edecek bir pozisyona evirmesi işten bile olmayacaktır. En
kötüsü de Kiev'e verilen SİHA’lar bahanesiyle Rusya’yı KAŞIYANLARIN, Avrupa’ya
bağlaması düşünülen AKDENİZ GAZI ÜZERİNDEN, Rusları Türkiye’ye karşı AYARTMA
İHTİMALİ çerçevesinde düğümleniyor şüphesiz. İşte o sebeple SN. ERDOĞAN’ın
arabuluculuk mücadelesinin, bölgemiz kadar Türkiye açısından da çok ama çok
önemli olduğunu söyleyebiliriz. Sonuçta küresel ölçekte yükselen bir güç haline
gelen Türkiye’nin, NATO gücü olsa da Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmesi ve
Ukrayna’yla da stratejik bir bağ kurmasının, OYUN BOZMASI bakımından umutları
arttırdığı muhakkak. Ne diyelim! İnşallah başarılı oluruz. Yoksa bir takım odakların
Suriye savaşı sarsında gerçekleşen uçak düşürme hadisesi, Karlov suikastı ve
FETÖ/PKK provokasyonlarına BENZER SENARYOLAR İŞLETEREK, bir Türkiye-Rusya
savaşı çıkarmak istemediğini kim inkâr edebilir ki?