Enaniyet kazanıyor!
Efendim uzun süre sonra tekrar "yazı"ile karşınızdayım. Milat Gazetemizin birçok sorumluluğu üzerimizde olduğu için yazı hayatından mecburen biraz uzak kalmıştık. Allah'ın izniyle "Milat", alt yapı, kadro ve sorumluluk paylaşımı açısından en azından asgari düzeyde de olsa bir noktaya geldiği için bugünden itibaren sık sık bir arada olacağız. Ayrıca böyle bir dönemde eli kalem tutan bir "Müslüman"ın bu hasletini kullanmaması da kanaatimce bir vebaldir.
Malum son günlerde dersane kapatma tartışmaları yüzünden iki Müslüman grup arasında neredeyse geri dönüşü mümkün olmayacak, sonu yıkıma varacak bir "tartışma" başladı. 2002'den beri canhıraş bir şekilde bu "kavga"yı bekleyenler de ateşe körükle gitme konusundaki maharetlerini sergilemekten geri durmuyorlar.
Meseleyi birkaç soru ile bir açalım. AK Parti ve Tayyip Erdoğan gerçekten Hizmet Hareketi'ni bitirmek mi istiyor? Aynı şekilde Hizmet Hareketi de Mit Krizi'nde Tayyip Erdoğan'ı bitirmek mi istedi? "Zor konjonktürler"in ve de "netameli haberler"in gazetesinin haberlerinde iddia edildiği gibi hükümet, Cemaat üyelerini fişlemek için özel bir çalışma yapmış mıdır? Bence hayır.
Hatta daha ileriye gideyim, Hocaefendi'ye göre de hayır. Çünkü Tayyip Erdoğan'ın da Hocaefendi'nin de alnı secdeye değen bir Müslümanın "hayırlı" çalışmalarına son verme gayreti içerisinde olması en basit ifadeyle kendilerine ihanettir. Hem Erdoğan'ın hem de Hocaefendi'nin böyle bir ihanetin içerisinde yer alacağına ihtimal dahi vermiyorum.
Ama tarafların birbirlerine "had" bildirme telaşına kapıldığı da bir gerçek. Tayyip Bey'in bir özelliği var. Kelimeyi hiç eğip bükmeden biraz da "gezi"ye atıfta bulunarak bir tespit yapalım. Tayyip Erdoğan'a birisi "bu ağacları sökemezsin!" diyerek rest çektiği zaman hiç kimseyi dinlemez ve attığı adımdan asla geriye dönmez. Mesela hiçbir sıfatı olmayan birisi gelir de "Bu ağaçları buradan kaldırırsan vebalini ödeyemezsin, meseleye bir de bu açıdan bak" şeklinde samimi bir itirazda bulunduğunda, bırakın o ağaçları sökmeyi o bölgeyi orman haline getirir.
Hocaefendi ise, yapısı itibariyle "ulul emre itaat farz" yaklaşımında bir tutum ve hizmet anlayışına sahip bir lider. Mavi Marmara sonrasında "İsrail'den izin alınmalıydı" şeklindeki açıklamaları ile 28 Şubat MGK'sı sonrasında Kanal D'de çıktığı bir programda, "MGK bir içtihatta bulunmuştur, doğru ise iki ecir, yanlış ise bir ecir vardır" şeklindeki cümleleri buna en güzel örnektir.
Dersane tartışmalarında iki isim dile getirdiğimiz bu özellikleri ile mi hareket ediyor?
Tayyip bey, atv'de çıktığı programda"meseleye bu şekilde yaklaşırlarsa bizden kimse geri adım beklemesin" sözleriyle bildik Tayyip Erdoğan tavrı gösterdi. Hocaefendi ise hemen her gün yaptığı açıklamalarla, AK Parti ve Başbakan Erdoğan'ı sert bir üslupla karşısına alarak, alışılmışın dışında bir tavır gösteriyor.
Hocam lütfen kabul ediniz, bu meselede her sohbetinizde defalarca dile getirdiğiniz "enaniyetten Allah'a sığınırım" noktasından biraz geriye düştünüz. Dersanelerin kapatılacağı konusu en az 2 yıldır çok ciddi bir şekilde gündemde olmasına rağmen hükümetle ve de Tayyip Bey'le bu konuda ciddi bir görüş alış verişinde bulunulmadı. En basit konularda bile uluslarası çalışmalar yapan "hizmet" bu konuda hükümete çok kapsamlı bir rapor hazırlar, yaptığının "yanlış" olduğunu naif bir üslupla anlatabilirdi. Ama konuya "nasıl olsa kapatamazlar" şeklinde bakıldığı için böyle bir çalışmaya gerek bile görülmedi. Açıkçası"hizmet"te bugün de aynı mantık ve de tavır devam ediyor.
Bunun en güzel örneği de "Hizmet"e ait Zaman Gazetesi'dir. Zaman Gazetesi Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, kendisiyle yaptığım bir söyleşide, "Biz referans gazetesiyiz. Üslubumuz ve haber dilimiz buna göre şekillenir. Bu yüzden meselelere yaklaşırken, yakıp yıkmak yerine yapıcı bir üslup ve haber dili kullanırız" mealinde cümleler sarfetmişti. Ama bugün Zaman, bırakın yapıcı üslubu, adeta zücaciye dükkanına dalan bir fil gibi hareket ediyor.
Samimi iki talep. Hocam lütfen biraz durulun ve size gönül verenleri de bu doğrultuda uyarın. Tayyip bey, lütfen siz de bu meseleyi biraz soğutun. Bu kavga geri dönülmez bir noktaya doğru ilerliyor. Her ikiniz de Allah için geri adım atın. Çünkü mevcut durumda "Müslümanlar" değil, enaniyet kazanıyor.
Samimi düşüncem ise, eğitimin gecekondusu hükmündeki dersaneler mutlaka kapatılmalı. Ama yakıp yıkmadan, kırıp dökmedenu2026
DELİKANLI İSENu2026
Efendim bir diğer konu da AK Parti'den istifa eden Kütahya milletvekili İdris Bal. İdris Bal, hafta sonu gittiği Kütahya'da partisinden istifa ettiğini açıklarken, "Ben delikanlı adamım. Benim için parti değil, hak ve halk önemli" dedi. Ben de kendisine sesleniyorum: "Kardeş madem o kadar delikanlısın, 2015 seçimlerinde bağımsız aday ol. Bakalım Meclis'e delikanlı olduğun için mi yoksa AK Partili olduğun için mi girdin görelim."