En zor seçim!..
Bu böyle;
Her seçim en zor seçim, her seçim “Kurtuluş Mücadelemiz”de tarihi dönüm noktası.
Bizim “Kurtuluş Mücadelemiz” hiç bitmez, bizim “Vatan-Millet” meselemiz hiç bitmez, büyüdüğümüz semt de iki “büyük” caddenin tam ortasındaydı; caddelerden birinin ismi, “Vatan”, diğerininki ise “Millet”.
Yerel Seçim’e de o hava içinde gidiyoruz, “milli duygular” eşliğinde ve bir “Beka” meselesiyle…
Bu gerçek, bir beka meselemiz var.
“Yok” zannetmek ne mümkün; yedi düvel yine boşuna mı birleşti!..
Bu seçimden “umulmadık” bir tablo çıkarsa, “olaylardan bu yana diş gösteren şer odakları” ülkemizi karıştırma, bölme ve yok etme yolunda büyük adım atmış olacak!” endişesi etrafında dolaşan sohbetler eşliğinde bir siyasi mücadeleye şahitlik ediyoruz.
Bir vakitler Vatan Caddesi...
Ortam daha da ısınacak
Ortam henüz ısınmadı, gittikçe sertleşecek mücadele…
Hissediyoruz…
Bunu destekleyen nice tablo var; CHP-HDP ve diğerleri ittifakının önde gelen “derin” yazarları ile sosyal medyada kurulan “Anti Erdoğan İttifakı”, gücü eline geçirdikleri takdirde bu memlekette nasıl bir “çatışma ortamı” meydana getirmeye “niyetli” olduklarını çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Birileri “28 Şubat’ı arar olduk!” demekte ya…
Araya dururken, farklı ihtimallerde “28 Şubat’ı bile nasıl arayacaklarını” da unutmamalarında fayda var!..
Evet;
28 Şubat darbesini var gücüyle destekleyenlerle, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde “rol alanlar” arasında müthiş bir dayanışma dikkat çekiyor ve yurt dışında kaçak durumda bulunan çok farklı kesimlerin yaydıkları mesajlardaki üslup ortaklığı, “kampanya”ya yön veren “odağa” işaret ediyor.
Devletin ilgili birimleri “sosyal medya”da AK Partili, CHP’li, Kemalist, Saadet Partili “kisvesi” altında faaliyet gösteren nice “fake” hesabın açıldığını tespit etmiş durumda, milyonlarcası da tespit edilememiştir mutlaka…
Öyle hesaplar var ki…
Koyu “AK Partili” havalarında, Sayın Cumhurbaşkanı’na bol övgüleri ihmal etmeden “zemin kaydırıyorlar!”
Nasıl mı?..
Ülkeyi yönetenlere “yapıcı ikaz” mahiyetindeki paylaşımlara bile anında saldırmak suretiyle, “Bu AK Parti zihniyetinin de en ufak bir eleştiriye tahammülü yok!” havasını veriyorlar, özellikle gençler bunlardan çok etkileniyor…
Yani…
İçeriğinde ampuller bulunan her hesabı “kafadan AK Partili”, ya da Birinci Cumhurbaşkanı’nın fotoğrafları ile süslenmiş her hesabı da “Kemalist” olarak görmemek lâzım, topu “falso” vererek doksana göndermekte pek mahirler zira!..
Bir de…
“Falso”dan bahsetmişken…
“İdareci”lerin “Top” du “Futbol”du, “Kulüp”tü…
Bu tür işlere girmemelerinde fayda var; bizim takım “Milli Takım”, gerisi boşa muhabbet ve bir takım oluşumlar için “istismara” açık malzeme!..
Futbol, tribünler ve genç taraftarlar üzerinden nasıl bir tezgâh kurulduğunu ıskalamak büyük hata olur…
Son vakitlerde, “Üç Büyük”lerin genç taraftar grupları arasında “aşırı yakınlaşma” var, bu “renklerin kardeşliği” bağlamında gelişen bir hal değil.
“Politik” vurguları öne çıkan bir hal ve özellikle “gençler” üzerinde çok etkili olan bir hal!..
Pazardaki yangın sönmeli
“Hal” demişken, aklımıza “Hal Yasası” geldi, çarşı pazardaki yangını bir an evvel söndürmek şart, bunu yaparken de memleketin “sağlam” bir tarım politikasına kavuşacağına dair güveni başta “tarım kesimi” olmak üzere bütün memlekete vermek şart.
Öyle, kameralarla “pazarcı esnafı”na yüklenmekle olmaz bu işler.
Ben o işleri çok iyi bilirim, “Vatan” ve “Millet” ve dahi “Kızıl Elma” caddelerinin çok yakınındaki Cuma Pazarı’nda az günlerimiz geçmedi, çocukluk yıllarımızda sabahın köründe pazara gidip, pazarcılara yardım etmek başlıca eğlencelerimizdendi…
Biz o zaman çok eğlenirdik de, o hayatın ne çileli bir hayat olduğunu yıllar sonra öğrendik, oradaki kardeşlerimizin çoğu gariban ve aslında “birilerinin işçileri”.
Meseleyle uzaktan yakından alâkalı olmayan insanlara, “10 liraya satmaya utanmıyor musun?” diye yüklenmek ve pazar alışverişindeki teyzeleri kışkırtmak çok yanlış, her bakımdan, “oy hesapları” bakımından da öyle yani.
Bu seçimleri bir “beka meselesi” olarak gören herkesin, bu sorumluluk içinde hareket etmesi beklenir.
“Beka meselemiz yoktur, düşmanlar ülkemizi hedef almamaktadır, memleket tehdit altında değildir!” de denebilir, o da bir görüştür, memleketimizde gözü olanın gözü çıksın, Yüce Allah kem gözlerden muhafaza buyursun.
Devam edelim:
Medya mühim tabii, “geleneksel medya”nın özellikle “İktidarı destekleyen” kesiminde çok büyük bir kan kaybı var ve o tarafın iktidara desteği ancak “bünyeye” moral verme yönüyle anlamlı.
Bir de zararı olabilir, oluyordur yani oluyor!..
Abartılı destekler!
Abartılı destek gösterileri, “göze girip gözleme yiyebilmek adına” aşırı gayretkeşlikler, her önüne gelene hücum edip, övgüde “aşırı”ya kaçmalar, “artı” yazmaz, ne kadar “eksi” yazar, orası da kolay kolay kestirilemez!..
Ah eğitim, aslında “sağlam bir eğitim alt yapısı”yla ilerleyebilsek, her meseleyi sağlıklı bir şekilde masaya yatırabilen ve gerçeği, yalnızca gerçeği bulmanın çabası içinde olan ve “eleştirel bakış açısına” sahip bir zeminde ilerleyebilsek…
“Liyakat” esas olsa, ah.
Her durumda böyle olsa, “algı operasyonları”ydı, aşırı “övgüler” ve “sövgüler”di, gereksiz tartışmalar dı…
Bunlar bir kenara bırakılacak…
Ve her şey kendi bağlamında tartışılacak…
Ben kaç seçim gördüm de “normal” bir seçim hiç görmedim…
Bizden sonrakiler görürse ne âlâ, normal seçimlerde oy kullanacak torunlara selâm olsun!