Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2960.78
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Eylül 2023

En kritik mesele

Karıkoca birlikte, kampa giderler. Tatillerinin 2. günü akşamı da, güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar. Aradan birkaç saat geçer ve kadın, heyecanla kocasını uyandırır. Adam uyandırıldığı için biraz kızgındır. “Ne oldu” diye sorar eşine. Eşi; “yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle” der adama. Adam şaşkınlık ve birazda sinirle; “teolojik olarak Allah’ın kudretini, astronomik olarak yıldızların ve gezegenlerin varlığını, felsefi olarak da evrenin sonsuzluğunu görüyorum” şeklinde cevap verir. Adam, olup bitenlere anlam verememiştir bir türlü. Ve dayamayıp “peki sen ne görüyorsun” dediğindeyse, karısından aldığı yanıt bütün sis perdesini dağıtır. ‘Necati, çadırımızı çalmışlar!!! Bu hikâyeyi neden mi anlattım? Üzerinde çok az düşündüğümüz bir konudur, bakmak ve görmek arasındaki fark çünkü. Hal böyle olunca da, yanılmak hiç zor olmuyor maalesef. Mesela mı? Yeri geldiğinde Atatürk’e toz kondurmayan, sözde sanatçılar hepinizin malumu. İşte bu sanatçıların ABD menşeili bir dijital platformda, kaldırılan Atatürk dizisi hakkında tek laf etmemeleri, buna verilecek en net örnektir ÖZÜ İTİBARİYLE. Öyle ki İLK BAKIŞTA Mustafa Kemal’i kullanarak duyar kasan bu tiplerin, işin ucu paraya dokunduğunda SUSMUŞ’u oymaları, NE DENLİ SAMİMİ olduklarını da bizlere GÖSTERDİĞİ şüphe kaldırmaz.

Yine aynı şeyi Akbelen mevzusu için de, söylemek mümkün aslında. Keza bırakınız yurt içini, yurt dışındaki “çevreci”lerden de tepki gelmesi sizce de manidar değil mi? Hatta protesto gösterilerinde tespit edilen, bazı yasa dışı örgüt elemanları da cabası. Yanlış anlaşılmasın sakın! Ağaçların sökülmesi veya kesilmesi taraftarı değiliz kesinlikle. Ancak dünyanın hiçbir yerinde, ülke ekonomisine ve enerji üretimine faydalı madenlerden, ağaç kesilmesin düşüncesiyle VAZ GEÇİLMEDİĞİ de ortada. O yüzden sanayileşmiş batılı ülkeler çevreyi vahşice katlederken, sessizliğe gömülen uluslararası çevrecilerin, Türkiye’nin en ufak bir faaliyetinde harekete geçmesini takdirlerinize bırakıyorum. Tabi ormanlık alanlarda ağaçları keserek, ÇİFTLİK YAPTIRAN bir takım zevatın, bu mevzu üzerinden siyaset devşirmelerini de… Ormanlarımızı ateşe verirken yakalan PKK’lı teröristlere, aynı çevrelerden tek lanetleyici söz duyulmamasını ise daha saymıyorum bile…

Son olarak ekonomi politikasındaki son hadiseleri de, bakmak ve görmek perspektifinde ortaya koymazsak hata yapmış oluruz. Nasıl mı? Son zamanlarda artan faiz oranları sebebiyle, köşelerinde nara atan “kolpacılara” rastladığımız muhakkak. Seçim öncesi “faiz arttırın” diye hükümete sallayan bu tuzu kurular, Pandemi nedeniyle yavaşlayan ekonominin, FAİZLERİ DÜŞÜREREK CANLANDIRILDIĞINI pek ala biliyorlardı oysaki? Fakat seçimlerin akabinde yeni bir model belirleyen yetkililer, alınan önlemler ve atılan sayısız adımın yanında, faizleri arttırarak da enflasyon ile mücadeleye girişti. Lakin gelin görün ki bu tipler, bu sefer de “battık-bittik” edebiyatına soyundular hep bir ağızdan. Hâlbuki BAKMAKTAN ÖTE GÖREN GÖZLER, durumun pek ala farkındaydı. Zira kimlerin uygun kredilerle döviz alıp stokladığını, KALDIRAÇLI PİYASA işlemi yaparak devasa kazanç sağladığını bilmeyen yoktu. Bugün çıkarttıkları gürültü ise, enflasyonun çok altında çektikleri krediler ile aldıkları DÖVİZ kaynağının, KESİLMESİNDEN ileri geldiği inkâr edilemezdi.

Hülasa bakmak algılarımızla, görmek ise hem algı hem de zihnimizi işleterek, bir sonuca varmamızın yegâne yoludur özetle. Tıpkı bir ressamın bizim baktığımız yöne baksa da, göremediklerimizi çizmesi yada bir fotoğrafçının, her gün baktığımız bir yerin, sıra dışı görüntüsünü yakalaması gibi. Yani ASLOLAN “rastgele bakmaktan ziyade, BİLİNÇLİ ve ŞUURLU bir bakış açısıyla GÖRMEK olduğunu” ifade edebiliriz kısaca. Böylelikle yanılma payının minimum seviyelere ineceği kadar, doğru analiz ederek, tüm oyunların bozacağını da unutmamak elzem. Bu ise günümüzde ki, en KRİTİK MESELE… Bilmem, anlatabildim mi?