En güzel köy Kavakbıçkı
Hayat sebepler manzumesidir. Sonuçları bulmak ve bilmek için nedenlere bakmak gerekir. “Başınıza gelen yapıp ettiklerinizden ötürüdür.” derken Rabbim, bizlere hayatın gizli kalan yönlerini bulmamız için kendi hayatımıza bakmamız gerektiğini gösteriyor. Yolunuzun iyiliğe ve iyi insanlara çıkmasını istiyorsanız siz de iyi olmak zorundasınız. Aradığınız şey her ne ise o gizem içinizdedir. Bulduğunuz da yine sizden başkası olmayacaktır.
İnsanın yaşadıklarının neden ve sonuçlarını önceden kestirebilmesi bazen mümkün olmuyor. Neyi, niçin yaşadığının nedenini bazen çok sonraları öğreniyor. Dünya geçici bir han, insan da bir garip yolcu... Dün geldik, bugün yaşıyoruz, yarın gideceğiz. Sebeplerin gölgesinde bir ömür geçiriyoruz.
Bu hayatta yaşadıklarımızın ne olduğundan ziyade yaşadıklarımızdaki güzel sebepleri görebilmektir aslolan. Nasipten öte köy olmaz derken Atalarımız ne de güzel demişler. Her şey dengini ve nasibini bulur nihayetinde. Nasipten ötesi de olmuyor zaten.
Bazen bir sözdür sebep, bazen bir bakış, bir göz. Bazen de bir eşyadır yaşanacakların sebebi. Bundan yaklaşık iki ay önce bir dizi program vesilesiyle Adana’ya gelen kıymetli dostlarım Eyyüp Akyüz ve Mehmet Özger, programlar bitip şehirden ayrıldıktan sonra Eyyüp Akyüz gözlüğünü burada unuttu. Geçen hafta tatile çıkmak için yola koyulduğumda yolumuz düşer de Afyon'a uğrarız diye yanımıza aldık gözlüğü. Kendisi aslen Düzceli olan kıymetli dostum Eyyüp Akyüz'ün gözlüğünü verme sebebiyle yolumuz baba diyarı Düzce'nin Kavakbıçkı köyüne düştü. Hem gözlüğü veririz hem de bir bardak çaylarını içeriz düşüncesiyle vardığımız köyde kalbi köyünden de güzel insanlar karşıladı bizi.
Ovaya kurulu Düzce’ye tepeden bakılan yer Kavakbıçkı köyü. Değerli dostum Eyyüp Akyüz'ün köyü. Fındık ağaçlarının arasında, mısır tarlalarının içinde, çeşit çeşit meyve ağaçlarının sizi karşıladığı, evlerin önünü ortanca çiçeklerinin süslediği, ormanın yanı başında şehre ne kadar yakınsa, şehir yaşantısından bir o kadar uzak, güzel Anadolu’muzun şirin bir köyü Kavakbıçkı. Seher vakti şehrin üstünü bir örtü gibi örten bulutlar şehrin uyanmasını istercesine yavaş yavaş yükseliyor gökyüzüne. Sis bulutu dağılınca şehrin eşsiz manzarası selamlıyor sizi.
Anadolu irfanının ve misafirperverliğinin hala diri olduğu bu köyde insanlar evlerinin kapısıyla birlikte gönüllerini de açtılar bize. Sofralarına buyur ederken yüreğinin sıcaklığında demlediği çayı ikram ettiler. Samimi sohbetin hazzı Temmuz akşamının serinliğinde yarenimiz oldu. Bir gözlük nelere kadirdir demekten alıkoyamadık kendimizi. Afyon’a uğrayıp vermek nasip olmadı ancak Rabbim daha güzel nasipler lütfetti bize.
Kıymetli Dostum Eyyüp Akyüz'ün kendisi kadar değerli ikizi Muharrem beyin sanki birbirimizi yıllardır tanıyormuşçasına içten karşılaması bizi bahtiyar kıldı. Konu konuyu açarken ortak noktalarımızın çokluğu sohbetimizi demledi ve kendimizi yıllardır o köyde yaşıyormuşuz gibi hissettirdi bize.
80 Yıllık koca çınar Veysel amcaya ne demeli? Anadolu’nun hala yitmeyen samimiyet ve irfanının vücut bulmuş haliydi adeta. Veysel amcanın sözlerindeki doğallık bizi sarıp sarmaladı. Sanki diliyle değil kalbiyle konuşuyordu bizimle. Samimiyeti manevi huzura davet ediyordu insanı. Sevgili dostum Eyyüp Akyüz’ün neden yazar olduğunu babası Veysel amcanın 1960 yılından beri tuttuğu günlükle daha iyi anlamış olduk. Veysel amca, günün sonunda bizden bir hatıra kalsın diye o günün günlüğünü tutma nezaketini lütfetti bize. Veysel amcanın hatıralarında küçük bir nokta da olsa yer edinmek ziyadesiyle mutlu etti bizi.
Veysel Amcanın yoldaşı Mustafa abi ise zamanında buralara yerleşen atalarına her cümlenin sonunda rahmet dilerken burada olmaktan duyduğu huzuru bizimle paylaştığında kendimizi oraya ait olma hissinden alamadık. Bir çay içimi uğradığımız köyde gurbetten evlatları gelmişçesine bizimle ilgilenmeleri ve sözlerini yüreğinin sıcaklığında ısıtarak yaptıkları hasbihal ikramların en güzeliydi. Akşamın serinliğinde şehir manzarasında içilen sıcak çaylar ve edilen tatlı kelamlar ruhumuzu ziyadesiyle doyurdu.
Mustafa abinin muhterem eşi Fatma Teyzenin ve kızlarının ikramlarının tadı hala damağımızda. Rahatsızlığına bakmaksızın evlatları gelmişçesine hazırladığı sofra için kendisine müteşekkiriz.
Yolcu yolunda gerek diyerek yola koyulduğumuzda yüreğimizin bir tarafını oraya bırakarak ayrıldık köyden. Ayrılığın hüznünü en kısa zamanda yeniden gelmenin ve bekleniyor olmanın umuduyla pansuman ederek helalleştik.
Samimi muhabbetleri, gönülden ikramları, baldan tatlı sözleri, güzel dostlukları için Kavakbıçkı köyü nezdinde Veysel amcaya, Mustafa abiye, Muharrem Akyüz’e, Fatma teyzeye, hane halkına ve buna vesile olan kıymetli dostum Eyyüp Akyüz’e ve gözlüğüne teşekkür ediyor ve muhabbetlerimi sunuyorum. Kalın sağlıcakla.