En güzel duygu
ALLAH’ın rahmet deryasından bize bahşettiği eşsiz bir duygudur sevgi. İnsanı bir kimseye ya da şeye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu olarak tarif edilir. Dini literatürde muhabbet ve hub ile meveddet ve vüd “sevgi” anlamında kullanılmaktadır. Sevginin coşkulu şekline ise aşk denilmektedir. Muhabbet “eğilim, meyil” manasında iradenin eş anlamlısı olup “kişinin iyi olduğunu bildiği veya zannettiği şeyi istemesi” anlamına gelir. Muhabbet dini hayatın temeli ve asli unsurudur.
Kur’an-ı Kerim’de sevgi hem Allah’a hem de insana nispet edilir. Ayette geçen “Allah onları, onlar da Allah’ı severler” (Mâide /54) ifadesi Allah’la kullar arasındaki karşılıklı sevgiyi ifade etmektedir. Onun için sevginin en yücesi Allah’a karşı olan sevgidir. Allah sevgisinin bütün sevgilerden daha güçlü olması gerektiği “Müminler, Allah’ı her şeyden daha fazla severler.” (Bakara /165) ayetiyle tescillenmiştir. Allah, kâinatı sevgi üzerine yaratmış, insanları da bu duyguyla donatmıştır.
Allah’ı sevmenin başlıca alâmetinin Peygamber’e bağlılık ve onun yolunu izlemek olduğu “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân; 31) ayetinde açıkça ifade edilmektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’i sevmek her Müslümanın görevidir. Peygamberimizi herkesten ve hatta canımızdan daha çok sevmeliyiz. “Sizden biriniz beni anne ve babasından, çoluk-çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe tam anlamıyla iman etmiş olamaz” ( Buhari, İman, 8) Hadis-i Şerifi bu gerçeği yansıtmaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.)’i sevmek, ona uymak ve onun hayatını hayatımıza örnek almaktır.
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız” (Müslim, İman, 93; Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyame, 56) Hadis-i Şerifi Müslümanların birbirini kardeş bilmelerinin ve birbirlerini sevmelerinin imanî bir nokta olduğunu açıkça dile getirmektedir. Sevgiden mahrum olmak bir Müslüman için en acı kayıplardan biridir. İman sahibinin gönül penceresi açık ve sevgi doludur. “Amellerin en üstünü Allah için sevmektir” (Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 2) Hadis-i Şerifi uyarınca Allah’ın yarattığı her şeyi Allah için severler. Müminlerin sevgideki gayeleri “Sevdiğini Allah için sevmek, yerdiğini de Allah için yermek imandandır” (Buhârî, “Îmân”, 1) Hadis-i Şerifidir. Sevgideki ölçüyü de Peygamber Efendimiz “Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşman olabilir. Düşmanına öfkelendiğinde de ölçüyü kaçırma, günün birinde dostun olabilir” (Tirmizi, Birr, 60) Hadis-i Şerifi ile net bir şekilde ortaya koyar.
Dünya hayatına ve dünyevi nimetlere karşı sevgi insanın yaratılışında olan bir durumdur. Dünya hayatının ve insan neslinin devamı için de bu gereklidir. Bunun hakikat olduğunu ve bunların nihayetinde ne olması gerektiğini Yüce Allah “Nefsânî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici gelmiştir. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” (Âl-i İmrân; 14) ayetiyle bizlere bildirmektedir.
İslam’ın özü sevgidir. Bu sevginin temeli Allah sevgisidir. Allah’ı seven onun elçisini sever ve kendine örnek alır. Allah’ı seven tüm Müslümanları sever. Allah’ı seven hayvanlara ve yaratılmış her şeye sevgi duyar. Böyle bir insan da huzur ve mutluluğa kavuşmuş, Allah’ın rızasını kazanmış kimsedir.
Ya Rab! Seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin seveceğin işleri yapmayı bizlere nasip eyle.