En garip bayram!..
İmtihan seferinde olduğumuz şu dünyada; zorluğun kolaylıkta, gecenin gündüzde hakkı vardır. İnsanoğlu gün gelir bolluk, gün gelir yokluk çeker. Bolluk içinde yaşarken şükürsüzlük ihtirasına kapılırsa, gaflete düşer. Açlığı, yokluğu, sefaleti unutur; gönül gözünü kör eder. “Hiç akletmez misiniz?..” sorusunu tefekkür edenler ise, her tokluğun bir açlığı olduğunu idrak edip zor günlere hazırlanır.
Bol günler de Allah’ın, zor günlerde...
“Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” Bu Allah’ın vaadi ve Allah vaadinden asla dönmez. Ya bu zorluktan sonra kolaylığını halk edecek, ya da yaşadığımız bu küçük kıyametten sora büyüğü kopacak. Söz iman edene, etmeyene ne dense boş!..
***
Ne çabucak geldi ve geçti önü rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennem’den kurtuluş günleri. Kim rahmetle, kim mağfiretle, kim Cehennem’den âzâdla müjdelendi bilen var mı?.. Bir Allah, bir de içi Allah aşkı ile yanan bilir!..
Kur’an iyice okuyalım, anlayalım, yaşayalım, yaşatalım diye Bin Aydan Daha Hayırlı Gece’de bir kez daha indi. İnsanlığın imtihanı kaldığı yerden, yeniden başladı...
***
Yarın bayram...
Açlık imtihanını kazananların bayramı...
Birbirlerini yalnızca Allah için sevenlerin bayramı...
Koronavirüs’ün gölgesinde girdik 11 Ayın Sultanı Ramazan’a ve nice canlar vererek erdik bayrama.
Bu bayram başka bayram!..
Arefesinde kapıları kapanıp, son gününe kadar aralanmayan!.. Kucaklaşılamayan!...
Musafahalaşılamayan!.. Dedeyi toruna, torunu neneye hasret bırakan bayram!..
Sokaktan, hısımdan, akrabadan, ahbaptan kaçılan bayram!..
Sanal bayram!..
Karantina altında buram buram hasret kokan bayram!..
Dünya durdukça konuşulacak bayram!..
***
Bir zamanlar...
Bayramlıklar giyilir, camilere her zamankinden daha pâk gidilirdi...
Bayramın şükrü namaz ve şiarı tekbirlerle yeryüzü şenlenir, bağlı olan ağızlar tatlanırdı...
Küsler barışır, herkes birbiriyle kucaklaşıp tanış olurdu...
Kabirler ziyaret edilir, bu özel anların sevinci berzahtakilerle paylaşılırdı...
Eller öpülür, harçlıklar infak gibi bereketlenirdi...
Hanelere varılınca sofralar şenlenir, bayram bayram olurdu...
***
Heyhât!.. Şehr-i Ramazan boyunca boş olan mâbedler bayram sabahı yine boş olacak!..
Yahya Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Sabahı anlamsızlaşacak!..
Minarelerden vecd ile tekbirler okunacak...
Bayram namazı yerine evlerde kuşluk namazları edâ edilecek...
Cihan Sultanı Muhibbî’nin “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, / Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi...” dizeleri dua niyetine okunup semaya gönderilecek...
Sonra seher vakti gözyaşları dökülüp Eş-Şâfî’den şifa beklenecek...
Bu günler de geçecek...
İnşaallah bayramlar bayram gibi olacak...
***
KORONAVİRÜS BASINA EL KOYDU!..
Eskiden dinî bayramlarda basın çalışanları soluklanır, bayram gazeteleri bu görevi icra ederdi. Bu güzel gelenek, dünya gündeminin yoğun koşuşturmacası içerisinde yorulan emekçiler için bir soluklanma, bir tazelenme ve dahi yüz yüze bir bayramlaşabilme vesilesi olurdu.
1954 tarihli Basın İş Yasası’nın eski 20. maddesine istinaden, Ramazan Bayramı’nın 2 ve 3, Kurban Bayramı’nın ise 2, 3, 4. günlerinde gazete yalnızca cemiyetler tarafından çıkarılırdı. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin uhdesinde çıkan ve bütün Türkiye’ye dağıtılan Bayram Gazetesi sayesinde hem insanlar gazetesiz kalmaz, hem de farklı gazetelerden fikir işçilerinin bir arada çalışmasına imkân sağlanırdı.
İstanbul, İzmir ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin 1946-1993 boyunca dinî bayramlarda “Bayram Gazetesi” geleneği 1992’de bozuldu. Bandırma’da bayramda bir gazete yasağı dilerek yeni bir süreci başlattı. 5953 sayılı “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun”un 20’nci maddesi Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. 21 Ocak 1993’te Anayasa Mahkemesi, dinî bayramlarda “Bayram Gazetesi” dışında gazete çıkarılmasını yasaklayan 20. maddeyi basın özgürlüğüne aykırı bularak iptal etti.
Bu kararın ardından harekete geçen Dinç Bilgin’in sahibi, Zafer Mutlu’nun yöneticisi olduğu Sabah Grubu bayramlarda gazete çıkarmaya başladı. Köşelerinden, “gazetecilerin tatili olur mu?.. Okur, düşük kaliteli bayram gazetelerini almaya mecbur bırakılıyor…” diye ahkam kesenler, bayram geldiğinde köşe dükkanlarını kapatarak sırra kadem bastı.
Tabii ki burada asıl mesele gün geçtikçe büyüyen reklam pastasıydı. Bu pastanın cazibesine kapılan grup ve gazeteler de bu kervana katıldı. Patronlar reklam pastasından pay kapmak için yarışırken, çalışanlar ekmek parası için “bayram gelmiş neyime!..” diye diye bugünlere geldi…
***
Dönemin en mağrur medya patronu Dinç Bilgin’in basın çalışanlarını bayramlarda “çağdaş köle” yaptığı 27 yıllık düzene ortaya çıkan yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) olaya el koydu. Bu bayram gazeteler çıkmayacak, Bayram Gazetesi de. Evde de olsa basın çalışanları çoluk çocuğuyla, bütün sevdikleriyle bayram geçirecek. Bayramınız mübarek, sağlık ve sıhhatiniz daim ola.