En çok kazandıran yine borsa oldu
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekim ayı finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı ve en yüksek reel getiri yine BİST 100 endeksinde gerçekleşti.
Aylık değerlendirmeye göre; BIST 100 endeksi; yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 4,26, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 8,58, üç ayda; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 30,42, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 39,35, altı ayda; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 8,66, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 28,15 ve yıllık olarak; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 1,07, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 40,40 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Yatırımcısına kazandıran diğer yatırım araçları ise;
Faiz oranlarındaki düşüş nedeniyle devlet iç borçlanma senetlerinin (DİBS) üç aylık reel getiri oranı, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 6,59, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,89, altı aylık reel getiri oranı ise TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,65 oldu.
Amerikan Doları aylık ve üç aylık değerlendirmede yatırımcısına kaybettirirken, TÜFE ile indirgendiğinde altı ayda yüzde 5,49, yıllık ise yüzde 9,34, külçe altın ise yıllık yüzde 2,99 oranında reel getiri sağladı.
Enflasyonun yıllık yüzde 85’in üzerinde gerçekleştiği bu dönem, tasarrufların korunması açısından makul olan yatırım aracını seçmek oldukça zor.
Mevduat faizi, BIST, Amerikan Doları, Euro, altın ve devlet iç borçlanma senetleri arasında yaygın kanaate göre en riskli olan yatırım aracı borsa. Çünkü Türkiye'deki şirketlerin ortalama ömrü 12 yıl. Elbette yatırımcıları koruyan düzenlemeler mevcut ancak şirketin tahtası kapandığı zaman yapacak pek fazla bir şey kalmıyor.
Büyük risk alarak, kısa vadede, yüksek getiri sağlamayı amaçlayanların tercih ettiği bir yatırım aracı olarak görünse de, aslında borsanın temel amacı şirketlere faizsiz kaynak sağlamaktır. Yukarıda saydığımız yatırım araçlarından özellikle yastık altında ya da kasada tutulan döviz ve altının ülke ekonomisine hiçbir katkısı olmadığı gibi zarar verdiğini bile söyleyebiliriz. O nedenle borsaya olan ilginin artması olumlu olarak değerlendirilebilir. Çünkü yatırım, üretim ve istihdam odaklı ekonomik bir modelin sürdürülebilir olması ancak finansal yapısı güçlü olan şirketlerin varlığıyla söz konusu olabilir.
Öte yandan ekonomiye duyulan güveni gösteren güven endekslerinin bir süredir yükseliş eğiliminde olduğunu takip ediyoruz. Bu olumlu tablonun borsaya da yansıdığını söyleyebiliriz.
Borsadaki yükselişin bir nedeni de döviz kurlarındaki yatay seyirden kaynaklanıyor. Diğer finansal yatırım araçlarının da negatif reel getirisi sebebiyle tercih edecek başka bir yatırım aracı da kalmadığı için borsada yatırımcı sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 artarak 2 milyon 821 bin 811 kişiyle rekor düzeye ulaştı.
Sonuç olarak, yatırım araçlarının reel getiri sağlaması önemli. Aksi halde tasarruf sahipleri tüketime yönelecek, bu durum da enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacak.