En çok endişe edilen çevre sorunu: Hava kirliliği
Küreselleşen dünyada, çevre sorunları giderek her ülkenin en önemli sorunlarından biri haline geliyor. Türkiye gibi yoğun siyasal ve ekonomik gündemleri olan coğrafyalarda, çevre gibi konular gündemde daha az yer bulabiliyor. Ancak, çevresel konular kamu sağlığını ve güvenliğini doğrudan ilgilendiriyor.
Türkiye’de vatandaşların çevreye ilişkin konulardaki görüşleri ile çevresel konuların günlük hayattaki tercihlerini nasıl etkilediğini görmek amacıyla Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Çevre Bilinci ve Çevre Koruma temalı bir araştırma yayımladı. Türkiye genelinde 2 bin 595 kişi ile yapılan araştırmaya göre; son 6 yılda evini doğalgazlı kombi ile ısıtanlar yüzde 47’ye kadar çıkarken, kömür kullanımı yüzde 53’ten yüzde 32’ye kadar inmiş.
Kömür kullanımının azalması evsel ısınma kaynaklı hava kirliliğinin azalması anlamına geliyor. Bu değişimde, metropolleşmenin yanısıra, apartman stoğunun artması ve müstakil, geleneksel evlerde kömür yakarak soba ile ısınmaktan, apartmanlarda doğalgaz yakarak kombi ile ısınmaya doğru geçilmesinin etkisi görülüyor.
Ulaşımdaki değişimler ise çevreye etki açısından ısınma kadar olumlu yönde olmamış. Toplumun yarısı ulaşım için en sık olarak toplu taşımayı kullansa da son 6 yıl içinde otomobil kullananlar yüzde 22’den yüzde 31’e çıkmış. Toplu taşımayı en sık kullananlar arasında öğrenciler ve metropollerde yaşayanlar ön plana çıkarken, üst düzey çalışanların ve kentlerde yaşayanların otomobili ortalamanın üstünde kullanması dikkat çekiyor.
Çöp atarken kağıt, plastik, cam şişeleri ilgili konteynıra atmak veya çöpleri ayrıştırmak 2012’den bu yana çok da yaygınlaşmamış. 2012’de yüzde 21 olan bu oran sadece yüzde 26'ya çıkmış.
Çevreye dair sorulan sorulara verilen cevaplar, toplumun çevre sorunlarının çok büyük oranda farkında olduğunu ve çevreye zarar verecek politikaları ve uygulamaları desteklemediğini gösteriyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 76’sı “Son yıllarda sel, fırtına, aşırı sıcaklık ve kuraklık gibi düzensiz hava olayları arttı”, yüzde 68’i “Son yıllarda yaşadığım yerde hava kirliliği arttı”, yüzde 68’i “Baraj yapmak için bazı bitki ve hayvan türleri feda edilemez”, yüzde 69’u “Çevre kirliliğinin nedeni büyük şirketlerin kaynaklarını sınırsız kullanmalarıdır”, yüzde 89’u “Çevreyi kirleten şirketlere, daha caydırıcı cezalar verilmelidir” diye cevap verirken, yüzde 68’i ise “Ekonomik kalkınma için fabrika bacalarından çıkan dumana, hava kirliliğine katlanmak gerekir” ifadesinin yanlış olduğunu düşünüyor.
Enerji politikası olarak sunulan 4 seçeneğin tümü oldukça öncelikli görülse de, yüzde 85 ile “güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesi” ilk öncelik olarak değerlendiriliyor.
Bunu az enerji tüketenlere vergi indirimi, binalarda enerjinin verimli olarak kullanılması, enerji konusunda bağımsız olmak için yerli kaynakların kullanılması ve toplu taşımanın yaygınlaştırılması takip ediyor.
Toplum HES, nükleer ve kömüre karşı; güneş ve rüzgar enerjilerini desteklerken yüzde 66’sı nükleer santral kurulmasına, yüzde 67 hidroelektrik santral kurulmasına ve yüzde 88’i kömür kullanımına devam edilmesine karşı çıkıyor.