En büyük tehlike nedir sizce?
Devlet İstatistik Enstitüsü, 2023 yılı nüfus verilerini açıkladı.
Eyvah ki, eyvah!
Niçin eyvah?
Nüfusumuz neredeyse artmıyor artık da ondan.
Artış hızı sıfıra yaklaştı.
Nüfus artış hızının seyri şöyle TÜİK rakamlarına göre:
2008: Binde 13.1,
2018: Binde 14.7,
2022: Binde 7.1,
2023: Binde 1.1
x
TÜİK şunu yazmış oraya:
Yıllık nüfus artış hızı 2022 yılında binde 7.1 iken, 2023
yılında binde 1.1 oldu.
Durumun, resmi grafiği korkunç!
Yokuş aşağı, duvara toslamak üzere olan kamyon gibi!
Çok kötü bir durum; nüfus artış hızının sıfıra yaklaşması,
mutlak yaşlılık demektir!
Hani, genç nüfusumuzla övünürdük ya…
Hem bir önceki, hem de şimdiki sayın aile bakanlarımız,
hızla yaşlandığımıza vurgu yapmakta.
Hatta, bir önceki Sayın Bakan, “Kıta Avrupası’ndan bile 4-5
kat hızlı yaşlanıyoruz!” demiş ve eklemişti:
“Kara Avrupası dünyanın en hızlı yaşlanan bölgesi!”
Nüfus artış hızı binde 7.1 imiş ya...
TÜİK rakamlarına göre ve bir yılda yüzde 1.1’e inmiş ya…
Demek ki, 2024’de sıfırın altına ineceğiz!
Sonra?
Büyük bunalımlar…
Allah muhafaza!..
Nüfus iyice
yaşlanırsa neler olur?
Neler olmaz ki, savunmanız bile sıkıntıya düşer Allah
muhafaza…
Sosyal güvenlik sisteminiz iyice felç olur.
Başka?
Hastanelerdeki izdihamla başa çıkamaz hale gelirsiniz…
Başka?
İş görecek eleman sıkıntınız iyice artar!
Başka?
Yabancı istihdamına ihtiyacınız iyiceartar.
x
Ben onun bunun dediklerine bakmıyorum.
Ben, Devlet’in aslanlar gibi karşımızda duran rakamlarına
bakıyorum.
Ve tehlikeyi bir vakittir, yani yıllardır olduğu gibi haber
veriyorum.
Erken ikaz sistemlerimi çalıştırıyor, başta Devletimizin
yetkilileri olmak üzere, herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.
Yol, su, kanalizasyon
meseleleri değil…
Onlar hallolur bir şekilde.
Esas dert, insanımızın artık evlenmek istemiyor olmasında.
Esas dert, evlenen insanlarımızın da ya hiç çocuk sahibi
olmamak, ya da bir, hadi en fazla iki çocuğu tercih etmesinde.
Evlenme yaşı geciktikçe, dede-nine olma ihtimali azalıyor.
Bol torunlu dedeler, nineler bizlerin arasından pek
çıkmayacak gibi.
Bir sonraki, iki sonraki nesli düşünün…
TÜİK rakamlarına bakın, ve düşünün.
Aile bakanlarımızın sözlerine bakın ve düşünün.
Etrafınıza bakın ve düşünün.
Anadolu ailesinin dibine dinamit neteliğindeki ithal hukuki
mevzuat…
Süresiz nafaka…
Geçim sıkıntısı…
Evdeki herkesin bir yerde maaşlı olarak çalışmak
mecburiyetinde kalması…
Maddi durumu çok yerinde olan insanlarımızın da, “külfet”
oluyor diye midir, niyedir, çocuk sayısını iyide düşürmesi…
Velhasılı durum parlak değil.
Hep birlikte bir şeyler yapmak mecburiyetindeyiz.
Gençlere faizsiz evlilik desteği, iyiydi…
Devamı gelmeli.
Çocuk sayısını arttırmak teşvik edilmeli.
Ah, meseleler içiçe…
Üretimi arttırmak lazım.
Onun için de, eğitim yapımızın üretecek insanları mezun
edebilmesi lazım.
Şu 12 yıl kesintisiz, mecburi eğitimin yarar-zarar analizini
bir yapsak!
Liseden vasıfsız
eleman olarak çıkan gençler, çareyi üniversiteye kapak atmakta arıyorlar.
Sonra…
Sonrası…
Devlete kapak atma çabası…
Herkes memur mu olsun yani?
Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa!
Çoban bulunamıyor, çoban.
Kepçe operatörü dersen, Elon Musk’tan kıymetli!..
X
TÜİK’ün nüfus artış hızı rakamlarına bakın.
Artış hızının durmasına bakın…
İşin tehlikeli boyutlara vardığını, hatta aştığını lütfen
görün.
Bir önceki Sayın Aile Bakanı’nın ifade ettiği gibi, nüfus
artış hızındaki azalma, geri döndürülemez boyutlara mı vardı?
Yoksa bu işi tersine çevirmenin çareleri var mı?
X
Ya bunlar üzerine kafa yoralım ya da bazı ülkelerin yaptığı
gibi Yaşlılık Bakanlığı’nı kuralım!