Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2425.20
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Şubat 2015

'Emret Baskan'im'

Erdoğan yine oltayı attı. Balıkları ve 'alıkları' görmek için bize de yine 'eğlence' çıktı. Gerçi Rasim Ozan Kütahyalı da bir kaç gün yazdı ve aşağı yukarı aynı 'paralelde'(burda da karşımıza çıktı ya la!) olacak ama bir de bizden okuyun.
Herkesler yazınca, bizim de başımız henüz 'kel değil' ya, e hazır Erdoğan'dan da 'talimat' alınca yazmak 'farz' oldu. Yok kız, talimat değil para almış deyolla..!
Konu teknik ve 'taktik' muhtevasından dolayı uzun olacak. Biz de bir kaç güne yaydık.
Seçimlere kadar daha çok 'hop oturup hop kalkacakları' için bazıları gibi üşenmedik, yüksünmedik oturduk kara kitapları açtık, baktık. Bakalım 'başkanlık' için kim ne demiş ve ne imiş.
Bizim gibi 'taraf' olanları boş verelim ve 'itiraz' edenlerin 'üst akıl' değerlendirmelerini görelim.
Yıl 2005 ve ne 'hikmetse' yine Erdoğan başta!, Barolor Birliği 'Başkanlık Sistemi' diye kitap yayınlamış. Evlere şenlik Türkçesini bir kenara bırakırsak 'kendine dönük' sadece 'başkanlık sisteminin neden olamıyacağını' dayatmaya çalışan kitapta çok ilginç tespitler var. Sistem hakkında akedemik çalışmalar yapması gerekenlerin değil de Barolar Birliğinden bir avukata Teoman Ergül'e böyle bir görevin tevdi edilmesi ayrıca pek anlamlı. Bunu özellikle vurguluyorum çünkü kendileri gibi düşünmeyenleri sürekli aşağılayıp küçük görenlerin ahvalini ortaya koymak istiyorum.
Neyse biz konuya girelim.
İlk olarak, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü hangi sistemle ülkeyi yönetmişlerdi sorusuyla başlasak işlerine gelir mi?! Iı, cık, olmaz, o dönem tabudur(yasak hemşerim yasak!), ama 'Demokrat Parti' zamanı 'tu kakadır'. Ona da bir 'neyse' atıp geçelim ve Turgut Özal merhumdan Süleyman Demirel'in 'Başkanlık Sistemi' istemini hatırlatalım.
Kitapda yer alan isimler, Dr. Levent Gönenç, Prof. Dr. Ersın Kalaycıoğlu, Dr. Bertil Emrah Oder, Prof. Dr. Erdal Onar, Prof. Dr. Ergun Özbudun. Prof. Dr. İlter Turan ve Prof. Dr. Serap Yazıcı.
Ana başlıklar halinde itirazları şöyle sıralamışlar:
1- Bir sistemden diğerine geçince sistemin oturması zaman alacakmış ve maliyeti yüksek olacakmış! Ayrıntıya girmeye gerek var mı?!
2- Belki de en gerçekçi tespit 'meşruiyet' ki, o da demokrasilerde 'halkoyu' yani halkın tercihidir ki, son zamanlarda itiraz edenlerin bunu hernedense dillendirmediği dikkate şayandır!
3- İlginç tespitlerden biri de TSK'nın Halk istese 'bile' bu işe karşı çıkacağı, Türkiye'nin kendine özgü sistemine vurgu yapılması. Yani halk diliyle: 'Bidon Kafalılara' hele de '90 yıllık reklam arasında' bir türlü eğitemedikleri cahil halka bu iş bırakılamazmış!
4- Geçişteki kurumlar arası uyum sorununa atıf yapılıp herne kadar 'sözde' parlementer sistem içindeki darbe anayasalarının getirdiği değişikliklerde oluşan kurumlar arası sorunun aşılması ile Başkanlıkta bunun daha doğal aşılabileceği göz ardı edilmesine ne demeli!
5- Bir takım, ayakları yere basmayan 'varsayımlar' Avrupa Birliği'nde bu 'sistem' yok, olması kabul de edilmez vs! ve Türkiye'de olursa zinhar tepki toplar!
6- Velhasılı, varolmayan 'öcüler' ve arkası gelmeyen, cevabı verilemeyen 'çünkülerden' ibaret itirazlar!
Daha evvel belirtiğim gibi belki ben göremedim, bilmiyorum ancak, zati alilerinin bir çalışma yapmaktan öte 'tercüme' ve 'dedikodu', bir takım argümanları 'işte bu yüzden çünkü; deyip yine devamını getirememelerinin ötesine geçemediklerini tekrar tekrar vurgulamak isterim.
Türkiye'ye birilerinin sürekli rejim dayatmalarını da iyi tahlil etmek lazımdır. Dolayısıyla gerek 3. Dünya ülkelerinden gerek Latin Amerika ülkelerinden örnek verilirken bunları Türkiye ile mukayese çok da gerçekçi değildir. Mesela ısrarla Amerika örneğini bu defa tersi istikamette Türkiye'ye uygun bulmazlar! Yani bütün dert adlı adınca Tayyiptir o da 'Halkın İradesidir'
Burda asıl endişe gibi görülen 'yasama-yürutme' çatışma olasılığı, bunları eğer ayrı ayrı halk seçerse ortaya çıkabilecek 'meşruiyet' kavgası yani asıl milli iradeyi kimin temsil ettiğiymiş. Bence Erdoğan'ın basit çözümü ile 'kendimize özgülüğüyle' aşılabilecek bir mesele. Meraklısına ilmi delillerle de izah edeceğim!
Benim bundan anladığım 'teknik' olarak, halkın anlıyacağı şekliyle söylersek zaten 'noter' makamı gibi çalışan Cumhurbaşkanlığı makamını, yani işleyişteki hantallığı aradan çıkarmak!
Hepsi bu yahu!
(Arkası yarınu2026.)
Hala anlamadın Dostum! Yaşın kadar infaz, hükmün, cürmüne kimse bakmaz.
Yazarımız Yakup Köse'nin yanındayız.