Emrah Kanlıma ve Arasta'nın insanları
Çorum’da tanıdığım değerli bir öğretmen ve kıymetli bir öykücü olan Emrah Kanlıkama geçtiğimiz ocak ayında Hece Yayınlarından çıkan “Arastanın İnsanları” isimli öykü kitabıyla misafir oldu gönül hanemize. İçerisinde on dört öykünün bulunduğu ve 133 sahifelik eser, orijinal kapağıyla dikkatleri çekiyor. Kitap aynı zamanda -eğer yüksek lisans tezini saymazsak- Emrah Kanlıkama’nın ilk kitabı olma özelliğine de sahip. Kitabın arka kapağında da belirtildiği gibi bu kitap uzun bir yürüyüşün, dergilerde öykü öykü çoğalıp genişleyen bir dikkatin, on yıla yayılan bir gayretin ürünü…
Kanlıkama öykü alanında güçlü bir kalem… Onu öykücülükte bu denli yetkin yapan en önemli husus ise şüphesiz iyi bir gözlemci olması… Çorum özelinde söyleyecek olursak onun gah Saat Kulesi etrafında gah Çöplük mevkiindeki Ayakkabıcılar Arastası’nda gah oradaki kahvehanelerde dolaşması da bu gözlemciliğin bir gereği. Burada gördüğü, duyduğu, dinlediği düne, bugüne hatta yarına dair hadiseler onun dağarcığında yeni bir öyküye malzeme olmak için sıra bekliyor gibi.
Yazar hem iyi bir gözlemci hem de gözlemlerini özümseyip sentezleyen, geçmiş ve gelecek ile bağlar kuran başarılı bir kurmaca ustası…
Öykülerindeki şahıslar; “kasabanın emektar demircisinden annesizliği iliklerine kadar hisseden çocuğa, imkânsız aşkların yaralı kahramanlarından ölümden önce gelen o büyük yalnızlığa düşen ihtiyara varıncaya değin çok geniş bir yelpazede, birbirinden farklı” ve her gün karşılaşabileceğimiz sıradan kişilerden oluşur. Anlattığı olaylar ise belki çoğumuzun şahit olup geçtiği, üzerinde durmadığı vakalardır. Ancak yazar bu sıradanlıkları bir kuyumcu edasıyla öyle bir işlemiş ki karşınızda öyküleşmiş bir halde duran bu kişi ve olayları sanki ilk defa görüyor, ilk defa duyuyor gibi olursunuz. Olaylar bazen yüreğinizi burktuğu için hüzünlenirsiniz, bazen heyecanlanır sonucu merak edersiniz. Bazen de sürpriz bir sonla gözlerinizden akıp giden satırların arkasından gülümsersiniz. “Arasta’nın İnsanları” öyküsünde de geçtiği gibi yazar adeta yazılmış hikâyeleri temize çekiyor gibidir… Bu yüzden daha sahici, daha sıcak ve daha bizden öyküler üretmiştir.
Kitaptaki hikâyelere baktığımızda bu hikâyelerin hemen hemen hepsinin aklı zamanlarda ulusal düzeyde yapılan yarışmalarda ödüller aldığını görüyoruz. Bu yönüyle Arasta’nın İnsanları’nı bir ödüllü hikâyeler antolojisi olarak da değerlendirebiliriz. Öyle ki tespit edebildiğimiz kadarıyla; “Yazgı” öyküsü 2020 yılında 31. Ömer Seyfettin Hikâye yarışmasında ikincilik, “Kör Kandil” öyküsü 2015 yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu Hikâye yarışmasında üçüncülük, “Yıldızları Değiştirmek” öyküsü 2014 yılı 4. Uluslararası Kaşarlı Mahmut Hikâye Yarışmasında ikincilik, “Beşinci Basamak” öyküsü 2014 yılı 7. Mahmut Tunaboylu Hikâye yarışmasında ikincilik, “Turacı Yakmak” öyküsü 2023 Yılı Fakir Baykurt Öykü Yarışmasında birincilik, “Ressam ve Fırça Darbesi” öyküsü 2014 yılında 1. Bedri Rahmi Eyüboğlu öykü yarışmasında mansiyon, “Akyol Ağıdı-Beşinci Mevsim” öyküsü 2015 yılında 26. Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmasında ikincilik ve “Tanrı Parçacığı" isimli öyküsü 2019 yılında "Gün olur asra bedel; an olur ömre bedel" isimli öğretmenler arası anı yazma yarışmasında birincilik ödüllerini almıştı.
Öyküleri hakkında yazılanlar bize onun öyküleri hakkında güzel ipuçları veriyor. Misalen, onun 2023 yılında aldığı birincilik ödülü ile ilgili olarak jüri üyeleri; “Yaşamdaki sarsılmaları, kırılganlıkları, kadın dayanışmasını geniş bir çerçevede ele alan yazar; dostluk, yardımlaşma, bağlılık gibi insani değerleri öne çıkararak birey ile toplum etkileşmesinin ortaya çıkardığı sorumlulukları başarıyla yansıtmış” olmasını ödül için gerekçe gösterilmiş.
Yine kitabın tanıtım bültenindeki şu satırlar da onun öyküleri hakkında bize aradığımız ipuçlarını veriyor. “Özenli dili, onu Karadeniz’in dağlarından Çukurova’nın kırsalına, Hacı Bayram’ın huzurundan Koca Yunus’un eşiğine kolayca yaklaştırabiliyor. Arasta’nın İnsanları’nda aklına, kalbine, hatıralarına yenilenlerin dertlerini, bu toprakların sorunları ve evrensel felsefi meselelerle aynı potada eritiyor yazar. Ve bunu yaparken kurmacayı felsefeye, felsefeyi kurmacaya kurban etmiyor. Her öyküde müstakil bir atmosfer kurarak gerçekliğe yeni bir boyut kazandırıyor. Acıları, isyanları, sevinçleri klişelerden uzak, olgun bir dille aktaran Kanlıkama, öykülerinde bazen sahneleme bazen anlatma yolunu seçerek başarılı bir denge kuruyor. Yer yer var oluşu sorgulayan, hayatı anlamlandırmaya çalışan, olup bitenler karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen öykü kişileri, kendi içlerine doğru dehlizleri görünür kılıyor. Kanlıkama; konuşkan, sahici bir dille okuru bu dehlizlerde dolaştırıyor. Okura ise bu keyifli yolculuğa eşlik etmek kalıyor.”
Nuray Alper’in kitap hakkında kaleme aldığı yazısında da belirttiği gibi “kitapta Anadolu irfanından. atasözü ve deyimlerden, yöresel ağızlardan, şiirsellikten ilham toplayan o engin duruş okuru öykülerde birbirini tekrarlamaya tenezzül etmeyen bir kelime zenginliğiyle baş başa bırakıyor.” Yine Alper’in “Arasta’nın İnsanları öyküye yeni bir soluk getiriyor.” Cümlesine katılmamak elde değil….
1981 yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde dünyaya gelen, 2003’te Atatürk Üniversitesi Erzincan Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü’nden mezun olan ve aynı yıl ilk görev yeri olan Çorum’a Türkçe öğretmeni olarak atanan, 2017 yılında Hitit Üniversitesi, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı’nda, İslam Felsefesi özelinde yüksek lisans yapıp “Yaşar Kemal’de Sivil İtaatsizlik Türk Felsefesinin İmkânı Bağlamında Bir İnceleme” konulu bir tez yazan, halen Ankara’da Türkçe öğretmeni olarak görev yapan, Şevval Ece ve Gülce’nin babası olan Emrah Kanlıkama’ya edebiyat yolculuğunda başarılar diliyorum.