Emperyalizmin yeni planı çağdaş komünizm
Allah (cc) şöyle buyurur: “Yoksa
siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine
sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?”
(Âli İmran 3/142) Burada “Ben Müslümanım, benim kalbim temiz” demekle ya da gereği
yaşanmayan kuru bir kelime-i şehadet getirerek gerçek Müslüman olunacağını ve
cennete gidileceğini zannedenlere bir mesaj vardır. Hayatta yaşanılan acılar,
ıstıraplar, korkular, kaygılar, sıkıntılar imtihan olmanın, gelişmenin ve
tekâmül etmenin bir parçasıdır. Aslolan dertsiz, sorunsuz ve zahmetsiz bir
yaşam değil; sorunları çözümleyen, zahmeti rahmete, mücadeleyi hayata
dönüştüren, kötülükleri iyilikle savan, savaşı barışa çeviren, bollukla darlığı
kaynaştıran, paylaşmayı ve dayanışmayı canlı tutan bir yaşamdır.
Diyebilir ki, bu batıl cephenin
lokomotif gücü, var oldukları günden beri Yahudilerdir. Onlarca ayette lanete
uğramış olmaları boşuna değildir. Tarihin derinliklerine inmeden, sadece İslam
tarihine bakarsak, bu ümmetin dört Raşit Halifelerinden üçünün kalleşçe şehid
edilmelerinden Yahudi’nin parmağı vardır. Resûlullah'ın (sav) vefatından hemen
sonra yeşerip pıtrak gibi yayılan Şia’nın kurucusu Abdullah bin Sebe’ bir
Yahudi’dir.
Yıllarca Mısır, Filistin ve
Avrupa, Asya kıtalarında fitne ve fesadı üretip yayan sinsi güç büyük oranda
yine Yahudi’dir. 20’in asrı insanlığa zindan eden, komünizm ve kapitalizmin
savaş alanına çeviren güç yine büyük oranda Yahudi’dir. Evet, Yahudi ilahi
lanet uğradığından bir türlü çoğalamıyor. İnsan gücü tüm bu fitne planlarına
yetmediği için haçlıların içinden de kendi emellerine hizmet edecek; Siyonist
Hristiyanlık olan “Evanjelizmi” kurgulayıp geliştirmiştir. Bir de Müslümanlar da
dâhil tüm milletlerden kendilerine piyon olacak, bilinen bilinmeyen onlarca
dernek, vakıf, kulüp, loca ve mahfiller oluşturmuşlardır. Sadece Türkiye’de Mason,
locaları, Rotary ve Lions Kulüpleri dışında sadece kayda geçen 19 tane Yahudi
vakfı görünmektedir.
Birbirine zıt onlarca örgüt,
cemaat, cemiyet, tarikat ve benzeri oluşumlar oluşturan sinsi güç de yine bu
mel’un güruhtur. Örneğin onlarca yıl “Kahrolsun Emperyalizm” “Kahrolsun ABD”
“Kahrolsun patron ağa devleti, yaşasın işçi emekçi sınıfı” “Kahrolsun burjuvazi,
yaşasın proletarya” diye avaz avaz bağıran zavallılar emperyalizme uşaklık
yaptıklarının farkında değillerdi. “Din en büyük afyondur” diyen Karl Marx ve
onun gibi emekçi sınıfın melekleri gibi tanıtılan Lenin, Stalin, Moses Hess ve
komünizmin fikir babaları olan birçok sinsi lider, Yahudi asıllıdırlar.
Bizde özellikle yirminci yüzyılın
ikinci yarısında harlanan komünizmin; “ezilmiş halkların hakları” vb.
ambalajlara sarılmış ateşli sloganlarla binlerce gencimizi zehirlediler. Tabi
onun karşısına da “faşizm” diye bir fikir koydular. Kendi evlatlarımız yıllarca
sağcı-solcu diye birbirlerine kırdırıldı. Eski içişleri bakanı Mehmet Ağar’a
nispet edilen şöyle bir söz var: “Ben
bakan oluncaya kadar tüm sol örgütlerinin Sovyet’çi olduğunu
ve Rusya tarafından fonlandığını bilirdim. Bir de baktım ki,
“Kahrolsun ABD” sloganları atan onlarca örgüt aslında ABD kontrolünde imiş.”
İşte aynı anda kendi insanımızdan
hem DEAŞ, IŞİD, FETÖ gibi dinci, hem de PKK, PYD, DHKP-L gibi dinsiz örgütler
üreterek bizi birbirimize kırdıran yine aynı karanlık ellerdir. İhanet şebekesi
Fetö’nün elebaşı ne diyor; “Deşifre olmamak için gerekirse bana da küfredin.”
İşte “HAÇLI-SİYONİST İTTİFAKI” da her renkten ürettiği onlarca örgüte; deşifre
olmamak için bizim aleyhimizde bolca slogan atın, gerekirse küfredin” diyerek
toy ve acemi gençleri avlamaktadırlar.
Yazının girişi biraz uzadı.
Dolayısıyla bir sonraki yazıda açmak üzere şimdilik kısaca ifade edelim ki;
aynı karanlık odakların yeni planı “Çağdaş Komünizm” dir. Yıllarca dünyada
kaos, anarşi ve terör estiren ideolojilerini bu defa gayet albenili bir ambalaja
sararak sunuyorlar. Evet, küresel çetelerin bir zamandır dillendirmeye
başladıkları “DÜNYA VATANDAŞLIĞI” “Singularity veya teknolojik
tekillik” vb. ifadeleri bundan sonra daha çok duyacağız. Eski komünizm yereldi,
çağdaş komünizm küreseldir.
Eski komünizm; “tüm varlık
devletin olsun yurttaşlar da devletin sahibi olsun” diyerek halkların mülkiyet
hakkını ellerinden alıp onları tüm mal varlıklarına çöktüler. Küreselciler de
tüm dünya halklarına mutlu olmak istiyorsanız mal varlığından vaz geçin mutlu
yaşayın diyerek geliyorlar. Peki, bunu başaracaklar mı elbette hayır. Ancak
eski komünizm, insanlığı asrını yedi. Eğer ders alıp gereğini yapmasak iki
asrımız daha heba olabilir. Gerçi yeni komünizmin felsefesi LGBTQİ+ üzerine
kurulup aileyi kökten yok etmeyi hedeflediği için mücadele edecek gerçek insan
kalacak mı? Onu bizim dirayet ve ferasetimizle zaman gösterecek.