Emperyalizmin yeni oyunu; İmran Khan ve Şahbaz Şerif!
Pakistan’da
muhalefet hükümet içerisinde bulunan bazı milletvekillerinin istifasını
sağlayarak Başbakan İmran Khan iktidarının düşmesini sağladı. Başbakan İmran Khan
iktidar içerisinde bazı milletvekillerinin istifası sonrası meclise verilen
gensoru oylaması sonrası hükümetin güven oyu alamayacağını anlayınca çareyi
Cumhurbaşkanı Arif Alvi’ye yaptığı çağrı ile meclisi feshettirmekte buldu.
Bu
durum bize hiç yabancı gelmedi. Hatırlarsanız 1977 sonunda 11 milletvekilinin
CHP’ye transferi ile gerçekleşen Güneş Motel olayı bugün Pakistan’da yaşanan
olayın tıpatıp aynısı. Benzer şekilde 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde
367 krizi yaşanmış ve DYP başta olmak üzere bazı siyasi partilerin genel kurul
salonuna girmeyerek seçimi geçersiz kılması ve yine yakın tarihimizde İYİ
Parti’nin seçime girebilmesi için CHP’den transfer edilen 15 milletvekili
hadisesini hatırlayalım.
Tüm
bu yaşananlar esasında bir nevi siyasi darbe niteliğindeydi. İşte şimdi Pakistan’da
olan tamda buydu. Seçimle iş başına gelmiş iktidar ile bir yıl sonra
girilecek seçimlerde sandıkta hesaplaşma yerine ülkeyi kaosa sürükleyecek bir
adımın atılması hiç de kabul edilebilir bir durum değil. Böylesi
hareketler genellikle dış destekli cereyan eden olaylar.
İmran
Khan son dönem Pakistan siyasetini belirlerken ABD merkezli dış politikayı terk
etmeye başlamış ve ülkesinin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yönde bir siyaset
izlemeye başlamıştı. Rusya ve Çin ile ticari ve siyasi ilişkilerini
geliştirirken Türkiye ile yakınlaşmayı da ihmal etmiyordu.
Hatta
2020 yılı içerisinde Pakistan Hava Kuvvetleri Komutanı Türkiye’yi ziyaret etmiş
ve ortak İHA-SİHA üretimi üzerinde mutabakat sağlanmış idi. Dünya üzerinde
nükleer güç sahibi ülke konumundaki Pakistan’ın Türkiye ile işbirliği batı
merkezli güç odaklarını ve işbirlikçilerini rahatsız ettiği gerçeğini göz ardı
etmeyelim.
Rusya-Ukrayna
Savaşı sonrası BM Genel Kurulu’nda Rusya’nın kınanması yönünde yapılan oylamada
Pakistan’ın “çekimserülkeler” arasında yer alması bardağı taşıran son
damla olmuş olabilir.
1947
yılından beri Pakistan’da askeri vesayet hükümetleri hariç seçilmiş hiçbir
iktidar beş yıllık görev süresini tamamlamayı başaramamış. Ülkede bir istikrar
sağlanmaya görsün. Derhal bir el devreye giriyor ve ülkeyi kaosa sürüklüyor.
Ancak
bu kez durum biraz farklı gibi duruyor. Pakistan halkı;“BenazirButto’yu
yedirdik ama İmran Khan’ı yedirmeyeceğiz.”Sloganları ile sokaklarda
gösteri yapıyor. Bu söylem bize yabancı değil. Öyle değil mi? Günümüzün Abdülhamit’i
Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz sloganlarını hatırlayın.
Tam
olmasada Pakistan halkı sanki Türkiye’mizin 15 Temmuz sürecini yaşıyor gibi.
Her ne kadar bu gösteriler kısa zamanda İmran Khan lehinde sonuç vermeyecek
gibi dursa da gelecek seçimlerde ezici çoğunlukla halkın desteğini alacağınıbekleyebiliriz.
Bu
arada Türkiye de İmran Khan aleyhinde başlatılan bir propaganda dikkatimi
çekti. İmran Khan’ın meclisi fesih talebinin Pakistan siyasetini kaosa
sürüklediği iddia ediliyor.
Hal
bu ki İmran Khan bu hareketi ile; Pakistan siyasi tarihinde ilk kez
Pakistan’ın tekerine sokulan çomağı kırdı ve “tekerlek durdurma” operasyonunu
boşa çıkardı.
Tekerlek
durdurma tabiri Pakistan’ın güçlü liderlerinden Benazir Bhutto’ya ait bir
söylem. Butto öldürülmeden 1 ay önce tamamladığı Doğunun Kızı
adlı hatıratında ülkesinde ne zaman istikrar, büyüme, kalkınma hızı ve ivme
yakalansa CIA’nın “tekerlek durdurma” operasyonları ile Pakistan’ın
önünü ve hızını nasıl kestiğinden bahseder.[1]
Peki
biz olayı böyle yorumlarken neden İmran Han’a karşı bir duruş konulmaya
çalışılıyor? Gelin birlikte onu irdelemeye çalışalım.
İmran
Khan karşıtı söylemlerin temelinde Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesinde Pakistan’da
faaliyet gösteren FETÖ okullarının kapatılması için destek vermediği iddiası
var. Buna karşın İmran Khan’ın karşısında gensoru oylaması sonrası iktidara
gelmesi muhtemel Şahbaz Şerif’in; “Türkiye'nin düşmanları, Pakistan'ın da
düşmanlarıdır.” Diyerek Pencap Eyaletinde FETÖ okullarını kapatmasına vurgu
yapılıyor.
Bu
iddia kısmen doğru gibi dursa dason tahlilde gerçeği yansıtmıyor. Çünkü 2019
yılında İmran Khan Pakistan’da faaliyet gösteren FETÖ okullarının Maarif
Vakfına devrini sağlamıştı. Elbette bazı hususların hayata geçirilmesi
ülkelerin bazı dengeleri gözetmesi ile mümkündür. Devletler ikili ilişkilerinde
ülke menfaatlerini gözeterek hareket ederler. Duygusal olarak değil.
İmran
Khan’ın bu girişimini Türk Medyasında şu manşetle yer almıştı;
“TBMM
Türkiye-Pakistan Parlamentolararası Dostluk Grubu, FETÖ'nün Pakistan'daki
okullarının Maarif Vakfı'na devri ve FETÖ yapılanmasının terör örgütü ilan
edilmesi dolayısıyla Pakistan Başbakanı İmran Han'a mektup göndererek teşekkür
etti.”[2]
Nitekim
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13-14 Şubat 2020 tarihinde Pakistan’a
gerçekleştirdiği ziyarette mecliste yaptığı konuşma sonrası basın açıklaması
yapan İmran Khan; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı överek, Pakistan'da seçime
girmesi halinde kazanacağını ifade etmesi çok büyük bir ses
getirmişti.
Kısacası
Pakistan demokrasinin gereği seçimle iş başına gelen iktidarlar ile
yönetilmelidir. Dış kaynaklı cin fikirler sonucu gerçekleşen askeri ya da sivil
darbeler sonucu oluşturulan iktidarlar istikrarı sağlamakta yetersiz
kalacaktır.
Buraya
kadar ortaya koyduğumuz değerlendirmemizin yanında Türki Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın ve kabinesinin değerlendirmesi ve Pakistan’da gerçekleşen bu
durum karşısında ülke politikası anlamında izlenmesi gereken yol haritası bizim
için rehber olacaktır.
Bekleyip
göreceğiz…
12.04.2022
[1]İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Vakar Padişah ve Türkiye-Pakistan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Ali Şahin’nin birlikte kaleme aldıklarıbir makaleden alınmıştır.
[2]https://www.yenisafak.com/gundem/imran-hana-maarif-tesekkuru-3446819, Ankara, Erişim Tarihi: 11.04.2022