Emperyalizme karşı birlik olma zamanı
Kusura bakmayın hiç öyle savaş çığırtkanlığı yapmayacağım. Emperyalizmin merkezi, insanlığın en büyük düşmanlarından biri olan Amerika, bir ülkenin adamını havaya uçurdu diye sevinç çığlıkları atacak değilim.
Varsın, “İran, Husi füzeleri ile Arabistan tesislerini havaya uçuracak” diyen kabızlar savaş senaryoları yazmaya devam etsin.
Varsın, “İrancılığın adı Amerikan karşıtlığı olmuş” türünden gevşek yorumlar yapılsın. Bu bilinç bulanıklığı elbet bir gün durulacak.
Sevinçten mutluluk gözyaşı döken arkadaşlarımız belli ki Amerika’nın FETÖ eliyle 17-25 Aralık’ta başlattığı büyük operasyonun en temel bahanesini unutmuş.
O gün CIA’yı destekleyenlerin bugün İran’ın yanındaymış gibi görünmeleri bir tıynet bozukluğunun da ötesinde etki ajanlığıdır. Bu kaçık adamlar sizi yanıltmasın.
Neyse ben size başka bir şey anlatacağım;
Evvela, 200 yıldır Orta Doğu’yu kan ve gözyaşı ile sulayan küresel emperyalist çetenin dünyasında, lügatinde insanın yer etmediğini bilmek için uzman olmaya gerek yok.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nden K.T. McFarland’a göre; bundan böyle düşman ne bir millet ne de bir siyasi birimdir. Tarihteki en şiddetli ve ölümcül olan düşman, “Radikal İslam’dır.
“Ve Radikal İslam belasını yok etmezsek” diyor McFarland, “En sonunda Batı medeniyetini yok edecek... Ve içtenlikle taşıdığımız değerleri...”
Bannon da farklı düşünmüyor. O da; “Çoktandır küresel olan bir savaşın” içinde olduğumuzu ifade ediyor. “Cihat yanlısı İslami faşizme karşı kesin bir savaş! ‘’
“Yahudi-Hıristiyan Batı… Yani insanoğlunun gerçekten süsü olan bir kilise ve bir medeniyet ile “Radikal İslam’ın (gerçek İslam) “yeni barbarlığına karşı savaşı!” diyor.
Trump, ‘’ 20.yüzyılda Birleşik Devletler; faşizmi, Nazizm’i ve Komünizmi mağlup etti.” demişti. “Daha önceki tüm devirlerde karşılaştığımız tüm tehditleri mağlup ettiğimiz gibi radikal İslam terörizmini de mağlup edeceğiz.”
Yani sıra artık İslam’da demektir bu. E hatırlayınız, 1970 yılında yeni Bolşevizm; İslam’dır dememişler miydi?
Bush, 20 0cak 2001 yılında yaptığı bir konuşmada Türkiye’nin de içinde bulunduğu Suriye, Arabistan İran gibi ülkeler için tam 32 kez “hürriyet” kelimesini kullandı.
Meseleyi kısaca özetleyen ABD Eski Başkanı T. Roosevelt oldu. “Her türlü savaşı selamlarım. Savaş ABD’nin sağlık sigortasıdır. Her on senede bir dışarıda savaş yaşamaz isek bu savaşı içimizde yapmak zorunda kalabiliriz” diyordu.
Demem o ki son 200 yıldır, “Yeni Dünya Düzeni” uğruna Hristiyan (Evanjelizm) ve Yahudi (Siyonizm) ittifakının tehdidi altındayız. Ömer Lütfi Mete’nin tabiriyle bir şeytan ordusudur bu. Tanrısı şeytan olan “küresel Karunlar çetesi…”
Bilindiği gibi İngilizler 1901 yılında İran petrolünü 60 yıllığına kontrolüne almıştı. 1933’te yapılan bir anlaşmayla bunu iyice garanti altına aldılar. 1950 yılına gelene kadar da tekellerine aldıkları İran petrolünün ancak %16’sını İranlılara ayırmışlardı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan ilk demokratik seçimlerde iktidara gelen Musaddık bu duruma itiraz edince ve ülke petrolünü millileştirmeye çalışınca olanlar oldu.
CIA’nın Orta Doğu sorumlusu Kermit Roosevelt ile İngiliz MI6’dan John Sinclair darbe ile vazifelendirildiler. Ajax operasyonuyla Musaddık indirilmiş ve 25 yıl süren despot Şah dönemi de başlamıştı.
Malumunuz o yıllarda 27 Mayıs 1960’dan sonra Türkiye de kendi bağımsız politikasını üretme imkânından men edilmişti.
Bu sürede İran, İsrail’in müttefiki ve bölgedeki jandarmasıydı. Öyle ki SAVAK’ı İsrail istihbaratı MOSSAD çekip çeviriyordu. Türkiye’de de yaptığı gibi!
Kısacası küresel emperyalist sistem için din, mezhep, ırk, ülke ayrımı yoktur. Evvela bunu bilmemizde fayda var.
İslam ülkelerini çözüp dağıtmak ve kendi dünyalarında hapsetmek isteyen Amerika’nın nihai amacı; İslam dünyasında gerçekleşmesi muhtemel bir siyasi, ekonomik ve askeri birlikteliğin tesis edilmemesidir.
Bunu neden göremiyoruz?
“Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslâm'dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir. " diyen Erdoğan’ı işte bu yüzden istemiyorlar.
Çünkü küresel saldırı hepimize yönelik. Çünkü Türkiye bu ayrışmanın farkında. Çünkü birlik olamazsak bizi dağıtacaklar.