Emperyalistlerin taşeronları
Emperyalistlerin Türkiye distribütörlüğünü, bayiliğini, taşeronluğunu “Türk Solu” yapar.
“Türk Solu”, büyük bir cambazlık, madrabazlık, hokkabazlıkla kendini millete “anti-emperyalist” diye de yutturur.
Peki;
“Sol” ile “Emperyalizm”in temel felsefi zıtlığına rağmen pratikte, “Türk Solu” ile emperyalistleri dostlukta buluşturan, kaynaştıran ortak payda nedir?
“İslâmofobi”dir.
Her ikisi de amansız İslam düşmanıdırlar.
“İslamofobi” bu ikiliyi ayrılmaz partner yapmıştır.
“Türk Solu”, “Jön Türk” geleneğinden gelir.
“Jön Türk”ler ülkemize zembille inmediler.
“Jön Türk”ler, azınlık/yabancı okullarının misyoner-papaz öğretmenlerinin ürünleridirler.
Misyoner/papazların, öğrencilerine, İslamofobik tohumlar ekmeleri beklenmedik bir şey değildi.
“Jön Türk” geleneği, evrile evrile, İttihat Terakki-CHP-Türk Solu olarak sürüp
gelmiştir.
Emperyalizmin Türkiye’deki birinci kolu Rum ve Ermeni tüccarları, ikinci kolu yeni Osmanlı bürokrasisiydi.
Yeni Osmanlı bürokrasisi, azınlık/yabancı okullarının eseriydi.
Vaktiyle, emperyalistlerden “damızlık erkek getirmedikçe kalkınamayız” diyerek “damızlık emperyalist erkek” ithali öneren CHP’li Abdullah Cevdet ile, kocasının 7 dakikada bir domuzu yemesiyle övünen Canan Kaftancıoğlu aynı geleneğin sürdürücüsüdürler.
Her ikisi de emperyalizmin eziğidirler; biri, erkeğinin, diğeri domuzunun...
“Gezi” rezaletinde ve son İstanbul seçimlerinde, CHP-HDP-ABD-AB-SOROS’u bir araya getiren payda neydi?
Elbette;
“İslamofobi” ve “İslam nefreti”dir.
Peki;
İslâm’dan neden nefret edilir?
Çünkü;
İslam, yerel ve global statükoya çomak sokmaktadır.
Emperyalistlerin kurup hazırladıkları “global statüko”ya, “sömürgecilik”e en büyük tehdit “İslâm”dan gelmektedir.
Bu, insanlık tarihi boyunca hep böyledir.
Adem-Şeytan,
Habil-Kabil,
Musa-Firavun,
İbrahim-Nemrut,
Hz. Muhammed (sav)-Ebu Cehil arasındaki esas mesele;
“Allah’ın sistemi” mi?
“Şeytan’ın sistemi” midir?
“Şeytan’ın sistemi”nin günümüzdeki adı “Emperyalizm”dir, “Sömürgecilik”tir.
Uzun peygamberler tarihi boyunca en çok dikkati çeken nokta şudur:
Ne zaman Allah’ın bir peygamberi “Allah’tan başka ilah yoktur” dese, bütün şer kuvvetler onun aleyhinde birleşmişlerdir.
Eğer peygamberin çağrısı, sadece, insanların mukaddes yerlerde Allah’a, ve o yerler dışında statükoya boyun eğmeleri manasına gelseydi, idareci zümrelerin kendi sadık teb’alarının mevcut rejime bağlılıklarını bozmayacak, böyle basit bir meseleden dolayı peygamberle çatışmaları pek büyük bir aptallık olurdu.
Şu halde peygamberlerle onların muhalifleri arasındaki anlaşmazlığın özü budur.
Şeytan’ın temsilcisi emperyalist-sömürgeciler, Türklerin “İslam’ın Kılıcı” misyonuna dönmelerinden paniktedirler.
Geçtiğimiz günlerde Ertuğrul Özkök, ders kitaplarında, “Allah” yerine “Doğa” denmesine karşı çıkan Akit yazarı Ali Erkan Kavaklı’ya saldırdı.
“Allah” ismi tam yukarıdaki sebeple Özkök’ü rahatsız ediyor.
“Neo-statüko”nun, “Yeni Dünya Düzeni”nin, “emperyalizm”in yerel elemanları, taşeronları Özkökler, böyle durumlarda otomatik devreye giriyorlar.