Emperyalist ülkelere karşı İslam Birliği
Gazze’de sivil katliamı yapıp soykırım uygulayan İsrail’i, emperyalist ülkeler destekliyor. Bu zalimlere karşı İslam Birliği’nin kurulması şart.
Filistin
bizim acımız, Kudüs, Gazze ve diğer mazlum bölgeler bizim sancımız. Sistemli
bir şekilde 1948’den bu yana Filistinli Müslümanlara zulmeden İsrail, Batılı ülkelerin
şımartılmış azgın çocuğu. Başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa ve Almanya
gibi Müslümanları sömüren emperyalist ülkeler İsrail’i hayâsızca destekliyorlar.
ABD, özgürlükler ülkesi öyle mi? Kim inanır? Eski Başkanları Tramp yeni
açıkladı: “DEAŞ’ı kuran Obama. 2016’da kurdu. Kurucu ortağı da Hillary
Clinton.” Her şey ayan beyan ortada. Maymuncuk gibi kullandığı DEAŞ’ı kuran
Amerika’dır. Peki, sadece bu kanlı örgüt mü? PKK’yı da, FETÖ’yü de kurup başımıza
bela eden aynı ülke değil mi? ABD’nin savaş gemisiyle bölgeye gitmesinden sonra
İngiltere de koşar adım Akdeniz’e kraliyet gemisiyle iniyor. Yangına benzin döken, demokrasinin
sahtekâr ülkesi ABD, Avrupa’daki uydularını da peşine takıyor. En başta da
tarih boyunca Müslümanlara kin bileyen, ezelî düşmanımız İngiltere! Osmanlı’nın
da hasmı… Büyük mütefekkirimiz Cemil Meriç’in tabiriyle: “Şeytan insan
için neyse, İngiltere dünya için o.”
Sömürgeciler Kenetlendi
Peki,
yıllarca Afrika’da, bilhassa Cezayir Müslümanlarını sömüren Fransa bu görevden geri
durur mu? O da açıklama yaptı. Ya Almanya? Zor günlerinde Türkiye’nin ekonomik
desteğini gören bu nankör ülke de yıllardan beri Türkiye’ye hasım olan terör
örgütlerini himaye etmekte diğer emperyalist ülkelerden geri kalıyor mu? Ne
güzel buyrulmuş: “Küfür tek millettir.” Bugünlerde bütün vicdan sahipleri aynı
soruyu soruyor: “Küfür tek millet de Müslümanlar niçin tek ümmet değil?”
Aslında ümmet ipine yapışmayan Müslüman, bilerek veya bilmeyerek kâfirlere
destek oluyor, onlara yardımda bulunuyor. Değirmenlerine -Allah korusun- şuursuzca
su taşıyor. “Ümmet” kavramını hâlâ idrak edemeyen cahil Müslümanlara sormak
lazım: “Siz Müslüman olduğunuzu iddia ediyorsunuz, Peygamber Efendimiz Hazret-i
Muhammed’in ümmeti değil misiniz?”
ACIMIZ BÜYÜK
Bir
şehir böyle vicdansızca, ahlaksızca, hunharca cezalandırılabilir mi? Gazze’de
ekmek yok, su yok, elektrik yok! Ve utanmadan tehdit ediyor İsrail: “Bu şehri
hemen terk edin!” Şehri bombardımana tabi tutan katil devlet, yüzlerce çocuğu,
kadını, yaşlıyı öldürüyor, ağır yaralıyor. Ben İlahi adalete inanıyorum: Çocuk saflığı ve fıtratı, bütün kötülükleri
yenecek. Siyonizmin kanlı merkezi İsrail’i ve diğer kötülük odaklarını da… Masum
çocukların kanlı gözyaşları, dünyanın eline bulaşıyor! İnsanlar bunun farkında
mı? Direnen Gazzeli yiğit çocuklar, İsrail'i ve destekçisi soysuzların
kendilerine reva gördüğü zulmü unuturlar mı sanıyorsunuz? Günü gelince bunun
hesabını sormayacaklar mı? İman ederiz: Küfür devam eder ama zulüm etmez.
Eşkıya dünyaya hükümdar olmadığı gibi Siyonist İsrail de Gazze’ye hâkim
olamayacak. Zalimler hiç payidar olur mu? İnsanlık şaşkın, dehşet içinde,
vahşet kabul edilebilir mi? İnsan olan, zulme en azından kalben karşı olur. Bebeklere
kıyılır mı? Gazze'de çocuklar katlediliyor. Soykırıma sessiz kalana insan denilir
mi?
İnsanlığın Giriş Kapısı
Türkiye’nin
büyük mütefekkirleri, kültür sanat adamları, vicdanına güvenilen edebiyatçıları
Kudüs, Filistin konusunda hep dik durmuşlar, İsrail’in saldırganlığına karşı Hakk’ı
savunmuşlardır. Onlardan biri merhum
Nuri Pakdil’di. Rahmetli yazarımız Mescid-i Aksa’ya İsrail’in saldırısı üzerine,
“Kudüs sevilmeden insanlığa girilemez. Tutsak Kudüs’e borcumuz Kudüs’ü savunmaktır,
özgürlüğüne kavuşturmaktır” demişti. Ve imanın bir cevheri olan o ölümsüz
muhteşem sözleri: “Yüreğimizin yarısı Mekke, geri
kalanı da Medine’dir. Üstünde ise bir tül gibi Kudüs vardır. Kudüs’ü savunmak,
gerçek bağımsızlığı savunmaktır.”
Diriliş Nesli’nin öncüsü, fikir ve sanat adamı rahmetli üstat
Sezai Karakoç da, hayatı boyunca İslam dünyasının birlik ve beraberliğini bize hatırlatmıştır.
Başta Kudüs’ün, sonra Filistin topraklarının, ardından yeryüzündeki bütün
mazlum İslam topraklarının ancak bu şuur ve sağlam duruşla kurtarılabileceğini
belirtmiştir. Karakoç, bu mübarek beldenin yüceliğini şu satırlarında şöyle ifade
etmişti: “Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere
indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.”
Kudüs Gücü
Mescid-i
Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, ışığı, sevinci, göz nurudur. Kâbe gibi
mukaddestir müminlerin gözünde ve gönlünde. Oraya ilişmek sadece bütün
Müslümanların yüreğini yaralamaz, Gayretullah’a da dokunur. Cuma günü Kudüs’te Müslümanlara,
yine İsrail askerleri tarafından hoyratça saldırıldı. Mübarek mabedimizde, masumların
kanına bulaşmış kirli postallar dolaştı. Müslümanların yüreği kırık, gözleri
yaşlı. Bir hüzün kasırgası sardı dört bir yanı. Dünyanın
en güzel camilerinden Mescid-i Aksa’yı,
sefil güruh hep istilâ ediyor, pervasızca ibadet eden Müslümanların kanını
döküyor. Bu suç, karşılıksız kalmaz elbet. Çocuklar yaralı, anneler mahzun.
Kudüs ve Gazze yine matemlere bürülü. Rahmetli Pakdil, gaflette olanları
uyandırmaya çalıştı hep: “Adam baba olunca/Bir
Kudüs canlanır içinde/Yürü kardeşim/Ayağına bir Kudüs gücü gelsin”
Edebiyatçının Görevi
Kudüs’ü Savunmaktır
Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan, “Edebiyatçının görevi Kudüs’ü
savunmaktır” diyor. Kudüs’le birlikte Gazze’yi, Filistin topraklarının tamamını
ve işgale uğrayan bütün İslam topraklarını… Şairlerimiz,
yazarlarımız, aydınlarımız, sanatçılarımız, velhasıl vicdan taşıyan herkes, İsrail’e
karşı duruyor. Bakalım bu terörist devlet, cinayetlerine daha ne kadar devam
edebilecek? İslam âlemi, büyük bir acı, derin bir kin ve sınırsız öfke ile
bekliyor. İsrail savaş suçu işliyor ve Gazze’deki sivil Filistinlilere soykırım
uyguluyor. Suyunu kesiyor, karanlığa mahkûm ediyor, gıdasını engelliyor. 2
milyon insan bombardıman altında ölümü bekliyor. Bakıyorum da bizim zaman zaman
bahane uydurarak eylem yapan sahtekârlardan hiç ses seda çıkmıyor. Âdeta
dillerini yutmuşlar. Ne demokrasi umurlarında, ne barış, ne de insanlık suçu!
Demokratlığınız batsın sizin, barışseverliğiniz de… Yaşasın, mazlum Filistin
halkının yanında duran onurlu insanlar!
Utanç Sahneleri
Gazze’de
hastaneler doldu. Yerdeki yaralılar tedavi edilemiyor. Şehitlerle dolu morglar
soğutulamıyor. Gazze susuz, elektriksiz ve aç. Bir şehir, dünyanın gözü önünde
yok ediliyor. Netanyahu’yu şeytana, Firavun’a, Hitler’e ve Stalin’e benzetenler
var. Haksızlar mı? Ben savaş suçu işleyen ve insanlık tarihini lekeleyen bu
kişinin er geç yargılanıp cezasını çekeceğine inanıyorum. Bugün olmazsa yarın.
Zira dünya ABD’den de, İsrail’den de, birkaç Avrupa ülkesinden de büyüktür.
Keşke Filistin topraklarına aralıksız saldıran İsrail Terör Örgütü’nün
kadınlarına, Gazze’de bombalar altında ölen çocuklarla annelerin yaşadıkları
gösterilebilse! Onlar görmek istemese de dünya göz önünde olan biten her şeyi görüyor.
Ve bu kanlı sahnelerin, bütün İsraillilerin her vakit kâbusu olacağına yürekten
inanıyorum.
Kudüs Ve Filistin Kitapları
Filistin
hakkında çok kıymetli eserler yazıldı, yazılmaya devam ediyor. Peki bunları
okuyor muyuz? Tam da şimdi “Filistin Kitapları Okuma Kampanyaları”
başlatılmalı. Valilikler, Kaymakamlıklar, Belediyeler, Vakıflar, Dernekler ve
diğer Sivil Toplum Kuruluşları bu kitapları aldırıp okutmalı, vatandaşları
aydınlatmalıdır. Millî ve manevi değerlere bağlı vakıflarda “Filistin Kitapları
Okumaları” başlatılmalıdır. Üniversitelerin açıldığı dönemde böyle hayırlı bir
işin büyük ilgi çekeceğini düşünüyorum. Peki, hangi yazarların kitaplarını
okumak ve okutmak gerekiyor? Bu sahada çok kıymetli eserleri kaleme alan bazı yazarlarımızın
ve eserlerinin alfabetik isimleri şöyle:
Ahmet
Turgut: Kalbim Kudüs’te Kaldı; Anthony
Bruce: Son Haçlı Seferi Filistin Cephesi;
Bülent Temel: Selahaddin Eyyubi Kudüs
Fatihi; Cavit Ersen: Kudüs Fatihi
Selahaddin Eyyubî Arslan Yürekli Rıchard’a Karşı; Corci Zeydan: Selahaddin Eyyubi ve Haşhaşiler; Eyüp
Güzel: Okumadan Kudüs Kurtarılmaz; İhsan
Süreyya Sırma: Selahaddin Eyyûbî; İsmail
Bilgin: 57. Alay Filistin, Kudüs’teki Son Osmanlı Iğdırlı Hasan Onbaşı;
Kemal Erkan: Kudüs Fatihi Selâhaddin
Eyyûbî; Merve Safa Likoğlu: Direniş
Pusulası: Kudüs; Namık Kemal: Kudüs
Fâtihi Selâhaddin Eyyûbî; Nurettin Taşkesen: Nekbe 1948 Büyük Felaket, Özgür Kudüs’ün Şifresi, Yüzyıllık Hasret Kudüs 1917; Yusuf
Güldür: Selahaddin Eyyubi Aşk-ı Kudüs.
İttihad-I İslam Zarureti
İsrail’i
ve destekçilerini durduracak tek güç, İttihad-ı İslam, yani İslam Birliği’dir.
Dünyadaki 57 İslam ülkesinin topraklarında yaşayan 2 milyar Müslüman, bu birlik
ve beraberliği sağlamak zorunda. Aksi takdirde bugün Gazze’yi tahrip eden şer
güçler, yarın Cidde’ye, öbür gün diğer İslam başkentlerine yönelecektir. Bundan
hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yeryüzündeki bütün Müslümanlar, “Müminler
kardeştir” ayetindeki buyruğa uyarak zilletten, meskenetten, işgalden ve
acınmaktan böylece kurtulabilir. Aksi takdirde Haçlı zihniyetliler ve Siyonist
güçler, onları hiçbir rahat bırakmayacaklardır, vesselam!