Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2971.95
BIST 100
9961.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Mart 2021

EMP: Dünyayı karartabilecek teknoloji

Bir sabah ya da öğleden sonra belki de akşam saatlerinde elektriklerin birden kesildiğini ve elektriğe bağlı tüm teknolojilerin o anda çöktüğünü düşünün.

İnternet ve tüm iletişim ağı çökmüş, otomobiller, toplu taşıma araçları, gemiler, metrolar ve uçaklar çalışmıyor. Seyir halindeki uçaklar havada kilitlenmiş ve bir bir yere çakılıyor.

Marketlerde, bankalarda, devlet dairelerinde olan insanlar şaşkın. Hastanelerdeki hastalar ölmeye başlıyor. Bir müddet sonra yiyecek, içecek sorunları baş gösteriyor. Açlık, hastalıklar, ilaç ve tedavi yetersizliği, iç savaş, su azlığı ve iletişim zorluğu… Tam bir kaos hali değil mi?

Niyetim içinizi karartmak ya da korku pompalamak değil. Sadece şunu sormak istiyorum. İçinizden hanginiz bu senaryo için “bu kadar da olmaz” diyebilir?

Bundan bir yıl kadar önce birileri çıkıp; tüm dünya insanları aylarca eve kapatılacak, sokağa maskesiz çıkılmayacak, tüm işletmeler, cafeler, restoranlar, okullar, kutsal mekanlar kapalı tutulacak deseydi inanabilir miydik?

Bilim kurulları oluşturulacak, medya ise günün yirmi dört saati korku pompalayacak, salgın üzerine aykırı bilimsel tezler öne sürenlere yasak getirilecek, Türkiye dört renge ayrılıp kısıtlamalar buna göre belirlenecek dünyada dijital aşı pasaportları düzenlenecek denseydi belki de inanmayacaktık.

Sevgili dostlar, şu hayatta olmaz dediğimiz her şey oldu. Bir kaos senaryosu yarışması düzenlenseydi bu kadar kötüsünü yazan çıkmazdı sanırım. Ancak yaşadıklarımız bir gerçek ve içindeyiz.

Covid-19 üzerinden tüm insanları esaret altına almaya çalışan bir mekanizma var dünyada. İnsanlar da çaresiz itaat etmeye başladılar.

Şimdi kimse bana, şu yukarıda bahsettiğim kaos senaryosuna olmaz diyemez. Kaldı ki küreselciler bu senaryoyu dergilerine kapak bile yaptı. Ve bugüne kadar çektikleri en az yirmi film ve dizide bu senaryoya yer verdi.

Los Angeles'tan Kaçış adlı John Carpenter'ın kült olmuş filminin son sahnesinde tüm uyduların sistemine girip dünyanın elektriğini kesmekten bahsediyorlardı.

2012 yılında Amerika’da NBC televizyonu için çekilen ve iki sezon yayınlanan Revolution dizisinde de tüm dünyada kesilen enerji kaynaklarından sonra yaşanan olaylar anlatılıyordu.

Keza Matrix ve Ocean's Eleven ve daha birçok filmde örneklerini gördük. Burada esasen EMP denilen bir teknoloji işleniyordu. EMP (Electromagnetic Pulse) yani elektromanyetik darbe.

EMP, 1962 yılında ABD tarafından Johnston Adası’nın yakınlarında gerçekleştirilen Starfish Prime isimli nükleer bomba testinde keşfedildi.

Nükleer bombanın patlatılması sonucu ortaya çıkan elektromanyetik patlama, yaklaşık olarak 1400 km uzaklıkta bulunan Hawai’de sokak lambalarının patlamasına, telefon santrallerinin iş görmez hale gelmesine ve çalışır durumda bulunan araçların motorlarının durmasına neden oldu.

Bombanın uzayda infilak etmesiyle çok güçlü elektromanyetik darbeler radyasyonda yayılarak büyük bir alana yayılıyor. Uydu sistemlerini bozan bu teknoloji her türlü elektronik cihazı durduruyor.

EMP saldırıları sonucunda hedef alanında tüm bölge hatta daha da gelişmiş olarak tüm dünyayı karanlığa gömebiliyor.

Kanadalı küreselci iş adamlarından Maurice Strong “dünyayı kurtarmanın tek yolu; endüstriyel medeniyeti çökeceği noktaya getirmektir” diyordu. Ve ilaveten tek dünya hükümetinin mutlaka vaktinin geleceğini de ekliyordu.

ABD eski temsilcilerinden Newt Gingrich, 2009 yılında tam olarak bu teknolojiden bahsederek yeni dünya hükümetinin çerçevesini belirliyordu.

Yeni dünya hükümetinin kurgucuları çocuk ile aile, devlet ile vatandaş, insan ile toprak, insan ile ruhu arasındaki bağı kopartıp tüm geçmiş tarihi ve kültürel birikimi de dejenere ederek zihinlere yeni bir format atmak peşindedir.

Bunu şimdilik salgın ile korkutarak, insan psikolojisini etkileyerek yapmayı sürdürüyorlar ve üzülerek ifade etmeliyim ki başarıyorlar.

Bu korkuya kapılan yenilgiyi kabul etmiş sayılır. Yapay zekâlarla ve dijital para birimleriyle insanlık arka planda yeni bir medeniyete ve devlet şekline doğru sürükleniyor. Ortak bir insanlık dininin temellerinin atılacağı yepyeni mekanik, teknik, dijital bir dünyaya doğru yol alıyoruz.

Buraya kadar bahsettiğim; korkunç teknolojileriyle insanlığı her geçen gün felakete doğru sürükleyen şeytani aklın ürettiği planlar. Peki, biz Türkiye olarak bu işin neresindeyiz?

Bu korkunç kıyamet senaryolarına karşı aldığımız bir önlem var mı? Ya da gerçekten bu senaryoları bir komplo olarak mı görüyoruz? Eğer öyleyse Allah yardımcımız olsun.