Emniyet açıkladı: Dev bonzai operasyonları geliyor!..
Milat yine yaptı yapacağını!..
Uzun yıllar oluyor makam, mevki, şöhret hırslarını geride bırakmışım.
Etrafımızdaki nice dost, bir takım imkanlara yaklaşmak için birilerine daha fazla yakın olmamı tavsiye eder.
Ben de onlara şu Hadis-i Şerif'i dile getirerek karşılık veririm:
"Bir kimse alim ve derviş olup da zenginlerin kapısına varır ve halini arz ederse Din'inin üçte biri gider!"
Ben alim veya derviş değilim.
Sıradan bir Müslümanım, ilmini, irfanını, takvasını her geçen gün arttırma çabasındaki bir Müslüman.
Doğrusu, mesleğimi, konumumu, inancımı, bir takım imkanları ellerinde bulunduranlardan menfaat kopartmak için kullanmayı kendime yakıştıramam.
Pek çoklarını görüyorum, "bizden" nicelerini; üç kuruşluk menfat için kırk takla atıyor, makam önlerinde yatıyorlar.
Bunlar bana ters.
Mesele, hedef meselesi, ben defalarca köşe dönenlerden olmak istemiyorum.
Makam, mevki hırsım yok, televizyonlara çıkmasam da olur, çağırırlarsa gidiyorum ve "Şöyle takılayım da bir daha çağırsınlar!" hesaplarının içine girmiyorum.
Bu tavrım da beni mutlu ediyor, iç huzuru veriyor, aynadaki surattan utanmıyorum.
Bereketi de ona göre oluyor bu tavrın.
Bugüne kadar şükürler olsun pekçok şerrin ortadan kalkmasına, pekçok hayrın da kuvvet kazanmasına vesile olduk haber ve yazılarımızla.
Milat gazetesindeki yolculuğumuzu görüyorsunuz; Cenab-ı Allah nasip etti, KKTC'de cami arazilerine kondurulan "kötü evler"in kapatılması yönünde karar çıkmasına vesile olduk, Milat'ın seri haberleri sağladı bunu.
Milli Eğitim'deki "müfredat" rezaletinin son bulması için bastırıyoruz, inşallah katkımız devam edecek.
Cenab-ı Allah'ın nasip ettiği son hizmet ise, okul önlerindeki "uyuşturucu mafyası"na şavaş açmak oldu.
Geçtiğimiz günlerde, bunu yazdık.
"Bonzai" tacirlerinin önünde cirit attığı okullara dikkat çektik ve Emniyet Genel Müdürümüz Sayın Selami Altınok'tan bu konuda daha da etkin "tavır" beklediğimizi ifade ettik.
Sağ olsunlar; gösterdiğimiz adreslerdeki uygulamaların artması yönünde irade buyurdular.
Önceki gün Emniyet- Uyuşturucuyla Mücadele Daire Başkanı Sayın Sayın Cengiz Erişir aradı.
Hassasiyetimizden dolayı teşekkürlerini ifade etti.
Verdiğimiz adreslere zaman zaman operasyonların yapıldığını belirterek, yazımızın ardından yeni "uygulamaların" da gerçekleştirildiğini, gerçekleştirileceğini belirtti.
Sağ olasın Emniyet.
Büyük mutluluk bizim için.
Biz böyle çalışmaya devam edeceğiz.
Siz de desteğe devam edin, duaya devam edin.
Lütfen!
TRUMP GELDİ BAŞA, KATLANMAK GEREK!
ABD'nin en büyük anket şirketlerinin itibarlarını sıfırlayarak seçimi kazanan Trump, kampanya stratejisini "kavga, çatışma, kamplaşma, kutuplaşma" üzerine kurdu.
ABD'lilerin birikmiş öfkelerinin ve "Yoksa artık süper güç değil miyiz?" kaygılarının üzerinde sörf yaptı.
Osmanlı İmparatorluğu için Viyana kapılarındaki ilk mağlubiyet nasıl "dünya hakimiyetinin" sonunu işaret ettiyse, ABD için de 11 Eylül sonrasında Afganistan ve Irak operasyonlarından istediği neticeleri alamamak da böyle bir "tehlike"yi haber verdi.
Sovyet tehdidi bitti derken, Rusya-İran-Çin hattında kurulan ve "Süper Güç" olarak Çin'in önderlik ettiği devasa organizasyon ABD halkının korkularını tırmandırdı.
Mortgage krizinin yıkıcı etkilerini üzerinden atamayan ABD'liler, Demokrat Parti zihniyetinin "faizleri arttırma" konusundaki ısrarının ekonomiyi iyice dara sokacağına inandı.
DAEŞ'in (göstermelik) kafa kesme operasyonları ile iyice korkutulan ABD halkı, Obama'nın İslam ülkelerini ziyaretlerle başlattığı "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh"çu yaklaşımının "düşmanları" cesaretlendirmekten başka işe yaramadığı yönündeki propagandanın da etkisiyle Trump dedi.
FEMİNİST TEPKİLER FAZLA İŞE YARAMADI
Trump söylemleriyle bir yandan başta Meksikalılar olmak üzere göçmenlerin tepkisini çekerken diğer yandan da feministleri kızdıran laflarıyla tepki çekti.
Hillary'nin zaferden emin olmasının en önemli sebebi kadın seçmenin oyunu "çantada keklik" görmesiydi.
Bu olmadı ya da istediği seviyede olmadı.
"Clinton Ailesi", kadınları çekebilecek evsafta değildi, bir dolu çirkinliğin adresiydi.
"Monica" ihanetini "sindirebilen" bir kadın tiplemesi, ABD'li kadınları yeterince çekemedi.
ABD'LİLER FİLMLERDEKİ GİBİ DEĞİL
Her giden bunu söyler; filmlerdeki ABD'liler gayet güçlü, şık, fit filanu2026
Sokaktaki ABD'li ise, obez, dağınık, pis.
Zeki değil, çevik değil, ahlaklı değil.
Trump, "Birini öldürsem bile seçmenim benden vazgeçmez!" derken, karşısındaki seçmenleri çılgınca alkışlıyordu kendisini.
Kendisine hakaret edilmesinden zevk alan tipler!
TÜRKİYE HEP "İYİ GEÇİNMEK" İSTEDİ AMA!..
"Zafer" konuşmasında "Bizimle iyi geçinmek isteyen her ülkeyle iyi geçineceğiz!" dedi Trump.
İyi, Türkiye bu işe aday.
Bugüne kadar müttefiklik ilişkisine zarar verecek tek bir adım atmadı Türkiye, ihanetler hep ABD'den geldi.
Türkiye'nin başına her türlü belayı açtı ve her türlü belayı destekledi.
Umarız Trump bundan vazgeçer.
Zira, Türkiye de 'kendisiyle iyi geçinmek isteyen ve bunu icraatıyla gösteren her ülkeyle iyi geçinmek ister!..'
OBAMA KOCA BİR HAYAL KIRIKLIĞI
ABD'nin demokratlarının, Türkiye'yi bölme çabasında Cumhuriyetçileri gölgede bıraktığını gördük ne yazık ki.
Obama büyük umutlarla geldi, İslam ve Türkiye düşmanlığına son verecekti.
İlk ziyaretlerinden birini bizim ülkemize yapması iyiydi ama sonrasında, herhalde ABD derin devletine gücü yetmediğinden saptı.
Katil Esad yönetimini devirmeye yeltendi, Türkiye'ye bu yönde sözler verdi, bizimkiler bu sözlere aldanarak Esad yönetiminin "6 ay içinde gideceğini" söyledi.
Obama sözünden çark edince Türkiye'nin bütün hesapları şaştı, büyük güvenlik riskleriyle ve süper güç ekonomilerinin bile başa çıkmakta zorlanacağı büyük mali yüklerle karşı karşıya kaldı.
Obama yönetimindeki ABD'de İslam düşmanlığı gittikçe arttı, İsrail terörü de her vakit olduğu gibi destek bulmaya devam etti.
Demokratlar bu dönemde, başımıza örülen en büyük çorap niteliğindeki FETÖ'yü de sonuna kadar korudu, kolladı.
Hiç şüphe yok ki, Gezi Kalkışması'nın da, 15 Temmuz darbe girişiminin ardında da "Bir Kısım ABD" vardı, ABD bu süreçte en yaman düşmanımız oldu.
VE TRUMPu2026 BU İŞ BİZİ NASIL ETKİLER?
Ben, genel kanaati paylaşmıyorum.
Trump yönetiminin Türkiye için OBAMA'nınkinden daha kötü olacağını hiç zannetmiyorum.
Clinton yönetimi, ilk iş olarak "faiz artışına" gidecekti.
Bu da, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına sebep olacaktı.
Trump, herhalde bunu yapmayacak.
İzlediğim kadarıyla, son derece oportünist bir politikacı.
Duruma göre manevra yapacaktır.
"Sert söylemi" iş hayatında sökmez, iş hayatı tavizlerle yürür.
Seçim kampanyasının ruhu ise farklıdır, orada atar tutarsın, ama iş başına geldiğinde "dengeyi" bulursun.
"Taç giyen baş akıllanır"mış.
Bizim liderimiz Recep Tayyip Erdoğan, "dikleşmeyip" de karşılıklı oturur konuşursan aklın yolunu bulursun.
Damarına basarsan yamultur!..
Trump, seçim meydanlarındaki "abuk sabuk" tavırlarından uzaklaştıkça Sayın Erdoğan'dan "ılımlı" tavır görecektir.
