“Eminağaoğlu yalnız değildir!”
Hukukçu olmadığım gibi hukukla çok ilgili de değilim. Bizimki gibi herkesin az biraz hukukçu, tarihçi, ilahiyatçı, siyasetçi vs vs olduğu bir toplumda hukukla bir yakınlığımın olmadığını peşinen belirtmek isterim.
Zaten hukukla ilgili bilirkişilik yapıp Danıştay’ın görev ve yetkilerine ilişkin ahkâm kesecek, hüküm verecek değilim. Sadece and konusu üzerinde ortaya çıkan tartışma ortamında, yıllardır büründükleri sessizlik zırhını aniden fırlatıp iç seslerini kelimelere dökenlere karşı şaşkınlığımızdan bahsedeceğim.
CHP’li Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun, “and” üzerinden geliştirdiği refleksle “Türkçe ezan” hayalini deşifre etmesi sadece bir temsil; bu ülkede ne kadar çok kripto Eminağaoğlu olduğunu bilseniz hayret edersiniz!
Bunca yıllık iktidara nedensiz, sadece kendi siyasi görüşünün dışındaki bir parti olduğu için öfke besleyenler mi dersiniz, yıllardır öteledikleri, yok saydıkları, küçümsedikleri zihniyetin sınıfsal katmanı aşarak eşitlenmelerine kızgınlıklarını gizleyenler mi…
Bakmayınız “eşitlenme” dediğimize, hakikatte gerçek eşitlenme dahi tam olarak sağlanamamışken “öteki” addedilenin kazandığı prestije dahi hazımsızlık yaşayanların sayısı hiç de az değil!
Elbette kötü ve karamsar bir tablo çizme muradında değiliz! İnsana dair inanç ve umudunu diri tutan biri olarak bu gerçekliğe ayna tutmak zorunda olmamız acı verici…
Her ahval ve şerait içerisinde “ben” ve “öteki” algısını sürdürmeye ahidli gibi görünen buna karşılık dilinden hümanizma, insan hakları, özgürlük vs vs modern dünyanın kişiye itibar kazandıran ve her yanlışa kılıf uyduran havalı sözcüklerini eksik etmeyenleri hatırlatmak üzücü!
Her ne kadar bu hatırlayış, umumiyetle, söz konusu zevatın ara sıra böyle durumlarda heyecanlanarak otokontrol mekanizmalarını kaybedip sesli düşünmeleri sebebiyle husule geliyorsa da tanıklık etmek hayli şaşırtıcı!
Bir absürt dillendirmenin ardındaki desteğin kim zaman sırf ideolojik kimi zaman hazımsızlık kimi zaman öteki olana duyulan örtük nefretin kaynaklık etmesi mayasını kardeşliğin oluşturduğu bir milletin başına gelebilecek en kötü şeylerden biri!
Bugün and üzerinde kinlerini kusanlar, öfkelerini boşaltanlar, nefret ve hazımsızlıklarını püskürtenlerin yarın en küçük bir iktidar tablosu değişikliğinde nasıl bir yol izleyeceklerini kestirebiliyor musunuz?
Sayın Eminağaoğlu’nun malum and kararı üzerine duyduğu heyecanla attığı tweetin ne izahı ne de savunusu mümkün: “Andımıza kavuşmuşken elbette hiç kuşkusuz ki ‘Bir gün Türkçe ibadete Türkçe ezana da’ diyelim!”
And ile ilgili bir konuda Türkçe ezan hayallerini faş edenler hangi pozisyonda tekrar başörtüsü yasağı düşlerini konuşmaya başlayacaklardır dersiniz!
Hani bu zat-ı muhteremler alınları secdeden kalkmayıp Türkçe ibadet etmekten ayakları nasır tutmuş, dizleri bükülmüş, dilleri uyuşmuş kişiler olsa içlerindeki özlemi belki o vakit, belki birazcık anlayacağım da ne mümkün!
Twitter.com/sabihadogann