EMİN BELDEDE FACİLARI ÖNLEMEK İMKANSIZ MI?
İnsanlığın fıtrat dini olan İslam'ın son zinciri, Mekke'de Alemlere Rahmet olarak gönderilen İslam Peygamberi'ne vahyedilen Kur'an'la tamamlandı. Mekke, şehirler arasında herhangi bir şehir değildir. Mekke, Şehirlerin Anası, yani Ümmü'l Kura'dır. Şehirlerin Anası olan Mekke, dünyanın ve insanlığın merkezi durumdadır.
İnsanlığın ve dünyanın merkezi olan Mekke'de en özel yapı olan Ka'be bulunmaktadır. Müslümanlar için Kabe Allah'ın Evi'dir, yani Beyt'ullah'tır Mekke, insanlığın merkezi olduğu gibi, Kabe'de insanlığın kıblesidir. İnsanlığa, günde beş vakit Allah'ın huzuruna çıktığı namazda Kabe'ye yönelmesi emredilmiştir. Dünya ve insanlığın, Mekke, Kabe ve İslam ekseni etrafında bir hayat ve yön takip etmesi gerekmektedir.
İslam, insanın Allah'la günlük buluşması olan namazın kıblesi olarak Kabe'yi tayin ettiği gibi, insanlığın küresel düzeyde Allah'la buluşması demek olan Hac'ın da Mekke'de Kabe merkezli olarak gerçekleştirilmesini emretmiştir. Hac, insanlığın küresel ibadetidir ve buluşmasıdır. Milyonlarca insanın Hac için bir araya geldiği Mekke ve Kabe, insanlığın en özel şehri ve yapısı durumundadırlar.
Hac ibadeti, her yıl bütün dünyanın hayret ve hayranlık duyguları arasında takip ettiği büyük bir küresel olaydır. Milyonlarca insanın içten ve yalın bir şekilde Allah'a kulluklarını göstermek için bir araya gelmeleri, bütün dünyada hayranlıkla ve ilgiyle takip edilmektedir. Ancak bu sene yaşanan büyük facia, her şeyi değiştirdi. Bütün dünya, bu sene, hac ibadetinin olağan üstü maneviyatı karşısında hayrete ve hayranlığa kapılmak yerine, yüzlerce insanın hayatını kaybettiği facialarla dehşete düştü ve sarsıldı.
Hac ibadeti sırasında yaşanan insani faciaların korkunç bir geçmişi vardır. Şeytan taşlamasında ezilme ve tünel faciası olarak adlandırılan olaylar sırasında binlerce insan hayatını kaybetti.1990 yılında gerçekleşen tünel faciası sırasında 1462 insan hayatını kaybetti. Her sene onlarca insan şeytan taşlama sırasında hayatını kaybetmektedir.2015 Yılında vinç kazası, daha doğrusu cinayeti sırasında hayatını kaybedenlerin sayısının 210 olduğu söylenmektedir. Gene kurban bayramının son günlerinde şeytan taşlaması sırasında ezilenlerin sayısının 770 olduğuna dair haberler gelmektedir. Son yirmi beş yılda yaşanan facialar sonucunda hayatını kaybedenlerin toplam sayısı üç bin beş yüzü aşmaktadır. Haccın ve Mekke'nin facialarla ve ölümlerle gündeme gelmesi, Müslüman dünyanın Allah ve insanlık karşısındaki utanç verici durumunu göstermektedir.
Suudi Arabistan, hac ibadetini huzur ve güvenlik içinde yapmayı gerçekleştirememektedir. Suud diktatörlüğünün Mekke, Kabe ve hac üzerindeki tekeli sorgulanmalıdır. Mekke-Medine için özel bir yönetim kurulmalı ve Hac işlerini bütün Müslüman ülkelerin katkı sunduğu bir organizasyon yönetmelidir. Mekke-Medine'nin idaresi ve hac organizasyonu için özel bir bütçe ayrılmalıdır. Hac organizasyonu ve Mekke-Medine, Suudlulara bırakılmayacak kadar önemlidir.
Şeytan taşlama sırasında gerçekleşen insani facia üzerinden Hac ibadeti aleyhine İslamofobik bir kampanyanın oluşturulması anlaşılır bir şey değildir. Burada sorun olan, Hac ibadetinin kendisi değildir. Sorumlu ve sorunlu olan suçlu, günümüz dünyasında elindeki büyük servetlere ve zenginliklere rağmen güvenli bir şekilde Hac organizasyonunu sağlayamayan beceriksiz Suud diktatörlüğüdür.
Suudlu yetkililerin, olan insani faciaları insani kontrolün ötesinde olaylar ve ilahi kaderin kaçınılmaz sonucu olarak göstermeleri, Allah'a atılan büyük bir iftiradır. Suudluların kendi sorumluluklarını örtmek için kadere sığınarak Allah'ı yaşanan faciaların sorumlusu olarak gösteren teolojik gerekçeler üretmeleri, tam bir saptırmadır. Suudlu yetkililer, Allah'ı suçlamaları yetmiyormuş gibi, yaşananların sorumluluğunu Afrikalı hacıların üstüne yıkan açıklamalarda bulunmaktadırlar. İslam dünyasında artık sorumluluğu Allah'a, İslam'a ve masum insanlara atma saptırmasından vazgeçilmeli, her kişi, grup ve güç, yaptıklarının sorumluluğunu sonuçlarıyla beraber üzerine alma erdemine sahip olmalıdır. Yaşadığımız facialar, ilahi kader yüzünden değil, Suud diktatörlüğü gibi İslam coğrafyasını kurutan ve sömüren ilkel kabilevi otoriter yapılar yüzündendir.
Şimdiye kadar yüzlerce insanın hayatını kaybettiği onlarca facia yaşandı. Yaşadığımız acı facialardan ders alınmadığı ve güvenli bir hac organizasyonunun yapılması konusunda başarısız olunduğu görülmektedir. İslam ülkelerinde her yapılanın yapanın yanına kar kaldığı anlayışı değişmelidir. Artık, hiçbir şey, yapanın yanına kar kalmamalıdır. Suud yönetiminin, insanlığa ve Müslümanlara hesap vermesi için küresel düzeyde kampanyalar düzenlenmeli ve Suud yönetimi üzerinde uluslararası baskı oluşturulmalıdır. Faciaların oluşmasında ihmali, yetersizliği ve tedbirsizliği olan herkes cezasını çekmelidir.
Mekke, hiçbir canlıya zarar vermemenin emredildiği, herkesin ve her şeyin kendisini güvende hissetmesi gereken emin beldedir. İnsanlar, Kabe'de ibadetlerini icra ederken bile güvende değiller ve hayatlarını kaybetmektedirler. Mekke-Medine konusunda icraatlar yapan ve hac organizasyonunun düzenlenmesini kontrolünde tutan otoriteler, eleştirel olarak sorgulanmalı, daha güvenli bir hac organizasyonu için rasyonel ve bilimsel tedbirler alınmalıdır. Mekke'nin tekrar emin belde olması için katılımcılığa, açıklığa, akla, bilime, özgürlüğe ve şeffaflığa ihtiyaç vardır.