Emeklilikte Yaşa Takılanlar'a veda!..
Şu meşhur Emeklilikte Yaşa Takılanlar meselesi hakkında en
fazla yazı kaleme alan, konuşma yapan, twit atan gazeteci olabilirim.
Gözümden kaçmadıysa, öyleyim.
İşe alınamayacak
kadar yaşlı, emekli edilemeyecek kadar genç olan insanlarımız, gelip gelip dertlerini bize açtı.
Etrafımızdaki her üç kişiden ikisinin -bu arada kendimizin
de- EYT’li olması konuyu hep gündemimizde tuttu.
Kısa sürede örgütlenen EYT’lilerin eylemlerini yakından
takip ettik; yazdık, çizdik, haberleştirdik.
Bir gün sakin adam olduk, bir başka gün “Kızgın Adam.”
***
Televizyonlarda, IMF
baskısıyla yapılan “Yaşa Takma”
düzenlemesinin mimarı, şimdilerin hızlı CHP’lisi Yaşar Okuyan başta olmak üzere, maçın 85’inci dakikasında kural
değiştirilmesini savunan kim varsa mümkün mertebe takıştık, tartıştık.
Konunun başta Sayın Erdoğan olmak üzere iktidar önde
gelenlerinin gündemlerinde olması için
kendimizce gayret sarf ettik.
Bu arada, birçok meselede olduğu gibi, EYT meselesinde de “çirkin politika”nın tezahürlerini
gördük.
Emeklilikte Yaşa Takılanların haklarını savunma bahanesiyle
ortaya çıkanlardan bazılarının, bu işi sırf “iktidara oy kaybettirmek” için yaptıklarını gördük.
Bazı gruplardaki bir takım tipler, “iktidara” karşı nefret dalgası oluşturmaya
çalışıyorlardı.
Oysa, maksadı bağcı dövmek değil de üzüm yemek olanlar böyle
yapmazdı.
Biz, “saygısızlık
etmeden güzel güzel ikna etmeye çalışma” yöntemini izleyenlere destek
verdik, diğerleriyle de mümkün mertebe takıştık.
EYT meselesini sırf “iktidara
zarar vermek için” kullanan istismarcılarla mücadele ettik!
Sonuçta…
Evet, bir vakitler “asla
olmaz” denilen oldu.
Emeklilikte Yaşa Takılanlara emeklilik yolu, Sayın
Cumhurbaşkanı’nın “müjde”siyle
açıldı.
Konunun ayrıntılarına dair birçok yayın izlediniz bugüne
kadar; uzmanlar emeklilikte yaşa takılanların, takılmayanların durumlarına dair
bütün sorulara ayrıntısıyla cevap verdiler.
Bendeniz de, emeklilikle yaşa takılanlardan biri olarak ve
emeklilik hakkını emeklilikte yaşa takıla takıla hayli vakit önce hak etmiş bir
gazeteci olarak, bu konuda izleme moduna geçtim.
Yani, bu düzenlemenin şahsen
hiçbir şekilde işine yaramadığı bir vatan evlâdı olarak…
Bu izleme ameliyesi sırasında, benim gördüklerimi sizler de
görmüşsünüz.
Düzenlemenin mimarıyla birlikte siyaset yapan Eski SSK
Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu..
İş başında olduğu dönemde, “mezarda emeklilik” olarak nam
salan uygulamaları teklif eden pek muhterem parti başkanı, “Ben teklif ettim, oldu!” ya getiriyor
işi!..
(İstanbul’daki pek muhterem “manevî oğlu” da, önceki dönemlerde büyük kısmı bitirilmiş
olanların tamamını kendisine mâl etmekte mahir, malûm.)
Ne mevzu; batıran kendileri, yapan başkaları…
Yükü çeken başkaları, havasını atan kendileri!
*
Öte yandan efendim;
Altılı Masa’daki oyu küçük partilerden birinin ekonomici
ağır isimlerinden birini de, “Elbette
haksızlık vardı ve giderilmesini destekliyoruz ama önce üretim arttırılmalı”
filan derken gördük.
Efendi, efendi!
Genel başkanınız uzun süre iktidarın önde gelenlerindendi,
kısa sayılamayacak bir süre de başındaydı.
O vakitler, emeklilikle yaşa takılanlara yönelik haksızlığın
giderilmesi için neler yaptı?
Ya da üretimin aniden patlaması için…
Bir şey yaptı mı?
Hem sonra, 23 yıllık mesele bu…
Emeklilikte yaşa takılanlar 23 sene önce, AK Parti henüz yok
iken, mağdur edilmişler…
Bunca yılın ardından…
Kapıda da seçim varken…
Üretimin iyice artmasını mı bekleseydiler, devam mı etseydi bu
durum böyle?
*
Sigortalı oldukları tarihten itibaren devletin kendileriyle
yaptığı anlaşmanın gereği olan bütün yükümlülükleri yerine getirmiş insanlardan
bahsediyoruz.
Siz devletinize güvenerek sigortalı olmuş ve ona göre bir
yol haritası çizmişsiniz…
İşte “Şu kadar yıl
prim ödersem şu yaşta emekli olurum, ondan sonra da şöyle yaparım” diyerek
cüzi irade dahilinde bir şeyler plânlamışsınız.
Zamanın iktidarı,IMF’nin baskısıyla “küüüt” kural değiştirmiş ve sizin bütün plânlarınızı alt üst
etmiş.
Düzenlemeyi geriye işletip, sizi mağduriyete uğratmış…
Yıllar içinde mağduriyete uğrayanların bir kısmı, büyük bir
kısmı yani, yeni kuralları da karşılayıp emekli olmuş, yani uğradıkları
haksızlıktan kaynaklanan “cezalarını”
çekip emekli olmuş…
Geriye hâlâ emekli olamayanlar kalmış…
Devlet de, “haksızlığa bari bunlar için son verelim” diyerek
bir düzenleme çıkartmış.
Şimdilerde bunlara “hak etmedikleri maaşı alacaklarmış” gibi
davrananlar, hakaret edenler var.
Ayıptır!..
Günahtır!..
Efendim 42 yaşında emekli mi olunurmuş?
Yapmayın; birçoğu 50’sinden az önce, az sonra emekli oluyor…
Sanki hepsi 42, 43, 44’de emekli oluyormuş gibi bir havayı
pompalayanlar var...
Ayıptır!..
Günahtır!..
Devlet’in sunduğu tarifeden sisteme girmiş bunlar.
Hani, “katılım
bankası”na borçlandı diyelim biri…
Borcunu hangi vadede, ne kadarlık taksitlerle ödeyeceğine
dair bir anlaşma yaptı katılım bankasıyla.
Bankanın, günün birinde şartları değiştirip, borçluyu ek
mükellefiyetlere sokması hukuka, adalete uygun olur mu?
“Senin borcun iyice
yaşlanmadan bitiyor, böyle olmaz!” diyerek vadeyi uzatabilir mi?
Uzatamaz.
Yani uzatırsa haksızlık yapmış olur.
Ha, merak edilmesin…
Emeklilikte yaşa takılanlar, aldıkları maaşçıkları götürüp
Las Vegas’ta, Pensilvanya’da
yemeyecekler!
Esnafın cebine gidecek, vergi olarak Devlet’in kasasına
gidecek aldıkları…
*
Neyssse…
Akşamdan kalanlar vardır, bu Pazar gününü “dingin”
kafayla geçirmek isteyenler vardır…
EYT meselesinden bıkmış usanmış olanlar vardır…
Yılın bu ilk gününde, daha fazla uzatmayalım.
Bir aksilik olmazsa, bu, EYT konusundaki son yazım olsun.
Binlerce teşekkür mesajı gelmiş, efendim ne önemi var,
görevimiz.
Ha bu arada;
Bir vakitler, “EYT
düzenlemesinin çıkmasına zinhar karşı olan” Öz Reisçi, En Hakiki Reisçi
görünümlülerden bazıları, şimdi sıkı “EYT savunucusu” olmuş durumda.
Bunlar, İstanbul Sözleşmesi işinde de böyle yapmışlardı.
Biz “İptal edilsin” diye yırtınıp dururken, içlerinden böyle
yapıyoruz diye sataşanlar, kaş kaldıranlar, olmadık şeylerle itham etmeye
kalkışanlar vardı.
Sayın Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ni iptal edince, birden dönüvermişlerdi.
Hep derim ya,
Kavanoz dipli dünya!