Emeklilik
Çalışmak insan hayatını düzene sokar, disiplin kazandırır. Can sıkıntısına zaman kalmaz. Ayrıca bir kimlik kazandırır, kendine olan güveni, saygıyı artırır. Sosyal ilişkiler, yeni dostluklar ve arkadaşlıklar demektir. Beyni ve bedeni uyarır, aktif tutar ve meşgul ederek mutlu kılar.
Yaşlı, görevinden emekli olup meşguliyeti kalmayınca kendini
işe yaramaz ve boş hissedebilir. Burgess bu konuda, “Emeklinin rolü, hiçbir rolü oynamamaktadır” demektedir. Emekliliğe
ayrılan kişinin saygınlığı azalır, toplumsal faaliyet alanı daralır.
Aynı zamanda ekonomik kazançta da bir kayıp söz konusudur.
Ayrıca toplumumuzda emekli yaşlı olarak görülmekte ve bu da
kişinin kendisini yaşlanmış görmesini artırabilmektedir.
Emeklilikle birlikte duygusal bir çöküntü, davranış ve
konuşmalara yansıyan öfke ve kızgınlık, keyifsizlik, işe yaramazlık duygusu ve
ümitsizlik, yeme ve uyku bozuklukları, heyecan ve ilgi kaybı görülebilir.
Bu belirtiler emekliliğe hazır olmayan bireylerde daha
şiddetli hissedilir. Zihinsel ve fiziksel çöküş hızlanabilir. Çünkü toplum
içinde statü sağlayan ve rolleri belirleyen mesleki kimliğin kaybı, bireyin
aktif ve üretken hayat sürmesine engel olabilmektedir.
Aslında emeklilik yılları; artan boş zaman, aile ve iş
sorumluluklarının azalması gibi sebeplerle yaşlılık için planlar yapmak ve
yeniden sosyalleşmeyi başarmak üzere kullanılabilir. Yani emeklilik iyi
değerlendirilirse yaşlı için yeni açılımlara fırsat olabilir. Az sayıda ama
yakın arkadaşlıklar kurulabilir, aile bağları güçlendirilebilir. Yaşlanmayı iyi
yönetenler daha az gerilimli, daha huzurlu, sakin ve mutlu bir emeklilik dönemi
yaşarlar.