Emanet ve liyakat sahibi olmak!
Mümin ve emin kelimelerinin emanet kökünden gelmesi, emanetin ne kadar derin manalar içerdiği hakikatini bize sunmaktadır.
El-mümin olan, Allah (c.c.) inanan insandan, imanın gerçeği sadakat içinde yaşamasını istemektedir.
Sadık olmak insanın güvenilir olduğunun delilidir.
Güvenilir olmak, verilen her nimetin bir emanet olduğunu ve dikkatinin her zaman bu emanetlerin üzerinde olması gerektiğinin bilinmesidir.
Bu hal bir farkındalık halidir. Bu farkındalık hayata kalite katar.
Her an ölümle burun buruna olunması, verilen emanetlerin her an elden alınma korkusu insanı daha dikkatli hareket etmeye itecektir.
Emanet insanın gerçek malı değildir. Emaneti veren ya denemek için ya da güvendiği için vermiştir.
Emaneti alan kişi; ya bu güvene layık olur emanete ihanet etmez. Ya da sadakat gösterir, emaneti sahibine sağlam iade eder.
Denemek için verilen emanetler insan ile Allah arasındaki ilişkidir.
Güvenilerek verilen emanetler de insan ilişkisinin bir parçasıdır.
Bu durumu Hak Teala Nisa suresinin 58. Ayetinde şu şekilde ifade etmiştir.
"Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt verir. Allah dinler ve görür."
Emanetin emin kişiye verilmesinin yanında bir de layık bir kişiye verilmesi de şarttır. Emanete layık olmak bir basiret ve feraset işidir.
Bilgi ve tecrübeleri ile ferasetlerini genişletmeyenler basiretli olamazlar.
Teslim edeceğiniz emanetinizin, ehliyet sahibi birine verilmesi, emanet sahibinin önceliği olmalıdır. Bunun için de feraset ve basiret gerekmektedir.
Tecrübelerden faydalanmayanlar yanlış kişilere emanetleri teslim edeceklerdir.
Emanetin emin ellerde olmaması anarşiyi gündemde tutacaktır. Fesada sebep olacaktır. Ayaklar baş, başlar da ayak olacaktır.
Allah Resulü; "işler ehil olmayan kimselere verildiği zaman kıyameti bekleyin" buyurmuştur. (Buhari, ilim,2)
Ehil olmak; Allah'a karşı sorumluluk bilinci içinde, üstleneceği görevin bilgisine ve yeteneğine sahip olmaktır. Aklını iyi ile kötüyü seçmede kullanırken, "iyiyi seçmek" ehil olmanın göstergesidir.
Emanet edilen güvenilir ve adil olmalıdır. Adaleti koruma gayreti içinde olmayanlar güvenilir de olmayacaktır. Dost ve düşmana karşı güvenilen kişi emin bir kişidir.
Kişinin dini vardır, devletin dini yoktur. Devlette asıl olması gereken; yöneticilerin adil olması ve adil davranmasıdır.
Devletler küfürle değil, adaletsiz davranmakla, zulüm yapmakla yıkılacaktır. Zira anarşi bu şekilde oluşacaktır.
Hak Teala bizleri özü sözü bir olmayan ikiyüzlüler gibi olmamamızı istemiştir. Yağmurun yağmadan önce belirti vermesi misali münafık olmanın da belirtileri vardır.
Allah Resulü şu şekilde özetlemiştir;
"Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder".(Buharu00ee, İman, 24)
Müminlerin özellikleri anlatılırken emanet ve ahitlerini yerine getirmeleri anlatılmaktadır.
Yine Kur'an'da Mü'minu00fbn süresinde gerçek müminlerin özellikleri sıralanırken, bunlar arasında da emanete riayet ve ahitleri yerine getirme de zikredilmektedir.(Mü'minu00fbn, 23/8)
Emanetlerin ehliyetli ehil kişilere verilmesi büyük acıların yaşanmamasına sebeptir.
Hayat iniş ve çıkışlardan oluşmaktadır. İnişlerde pes etmelerde, yoldan dönmelerde sabırsızlıklar vardır.
Sabırsızlıklar zamanla sevgiyi, saygıyı ve güveni de bitirecektir. Hiç bitmemesi gereken ümit de biterse tutunacak dal kalmayacaktır.
Tutunacak dalı olmayanlar depresyona ve anaşiye daha meyillidir.
Bu günümüzü ve geleceğimizi karartmamak için anlık yatırımlar yapılmalıdır. İkinci şansı olmayan hayatın içinde hata yapmama gayreti içinde olunmalıdır. Ne zaman, ne para, ne de insan insafı yapılmamalıdır.
Hasılı Kelam; verilen her nimetin emanet olduğu bilincinde yaşanmalı ve sorumlulukların yerine getirilmesi gerekmektedir.
Sorumlulukların yapılmaması, ehil olmayan kişilerin yönetim pozisyonunda olmasını, bu da başların ayaklar, ayakların da başlar olmasını doğuracaktır.
Ayakların baş olduğu hiçbir yerde istikrar, emniyet, huzur yoktur. Huzurun olmadığı hiçbir yerde ehil insanlar da olmayacaktır.