Elitler faizin düşmesini neden istemiyor?
Hatırlarsanız, Gezi kalkışmasının tam ortasında Alman Deutsche Bank, TCMB'na faiz yükseltmesi için baskı ediyordu. Keza ABD Finans devlerinden Citi de Türkiye'nin faiz arttırması gerektiğini aksi takdirde durumun gittikçe kötüleşeceği uyaRIsında bulunmuştu.
Gezi Olayları Türkiye’deki olumlu havayı birdenbire tersine
çevirmiş ilk aşamada %8’lere,
sonrasında 17/25 Aralık Yargı Darbesi
ile birlikte %12’lere fırlamıştı. Şimdi ise yüzde 19’lardan %15’lere ancak
düşürülebildik.
Bugün de Merkez Bankası faiz indirimine gidince bu sefer de
“Saray ekonomiyi ateşe attı”
diyenden tutun, “Tüm dünya akılsız, bir
biz mi akıllıyız” diyene varana kadar bir yığın tepki geldi.
Bu duruma en çok da TÜSİAD
bozuldu. Peki, neden faiz indiriminden rahatsız oluyorlar?
Geçenlerde Sevgili Dostum Doç. Dr. Mehmet Hakan Sağlam ile bir görüşme yaptım. Mehmet Hakan
Sağlam, son 30 yılın(1991-2020) faiz tablosunu
detaylı bir şekilde incelemiş. Birazdan yazacağım rakamları duyunca eminim
siz de çok şaşıracaksınız.
Mehmet Hakan Hoca diyor ki; “85 milyon insanın gece gündüz demeden var gücüyle çalışıp devlete
ödediği yüz milyarlarca doların, sayıları 100’ü bile bulmayan bir takım finans
baronlarının cebine akıp gitmesine, bu kişilerin servetlerine servet katmasını
“dur” demenin artık zamanı gelmiştir.”
Şimdi evvela Türkiye’nin son 30 yılına damga vuran dış
borçların kimler tarafından alındığını ve bu borçlar için Türkiye olarak ne
kadar faiz ödemesi yaptığımıza bir bakalım.
Yurtdışındaki banka
ve çeşitli finans kuruluşlarından yıllar içinde temin edilen bu borçlara 30 yıl
içinde ödenen faiz tutarı ise tamı tamına 139 milyar 411 milyon dolarıdır.
2020 yılında toplam
tutarı 450 milyar dolar olan dış borç için 4,7 milyar dolar faiz ödemesi yapan
Türkiye, aynı yıl içerisinde toplam tutarı 185 milyar dolar olan iç borç tutarı
için 14,6 milyar dolar faiz ödemesi yapmıştır.
İşin daha acı yanı son 30 yılda yurtiçinden temin edilen
borçlar için yaklaşık 622 milyar dolar
faiz ödemesi yapılmıştır.
Yurtdışından temin edilen dış borçlar için 30 yılda 139
milyar dolar faiz ödemesi yapan Türkiye, yine aynı dönemde yurtiçinden yaptığı
borçlanmalar için tamı tamına 622 milyar dolar faiz ödemesi yapmıştır ki, bu ikisinin toplamı 761 milyar dolar
etmektedir.
Peki, iç borç faizi
olarak ödenen 622 milyar dolar kimlerin cebine girdi? Bu paranın 488 milyar
dolarını bankalara yani Türkiye’nin beyaz Türkleri olarak bilinen banka
sahiplerinin ceplerine gitmiştir.
83 milyar doları ise
büyük aile şirketlerine gitmiştir.
Anlayacağınız, 85 milyon Türk vatandaşından toplanan
vergilerin yaklaşık 622 milyar dolarlık kısmının sadece ve sadece 6 milyar dolarlık kısmı devlete borç
veren küçük tasarruf sahibi Türk vatandaşlarına ödenirken, geri kalan 615
milyar dolar bankaların ve özel sektör şirketlerinin kasasına girmektedir.
Dünyanın diğer ülkeleri ortalama % 1-2 faiz oranıyla
borçlanabilirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz oranlarını % 15-20
seviyelerinde tutmasının nedenini anlamak mümkün değildir.
Mehmet Hakan Hoca, tam da bu noktada çok çarpıcı başka bir
rakam veriyor. Yurtdışından temin edilen dış borçlar için 30 yılda 139 milyar
dolar, iç borçlar için ise 622 milyar dolar olmak üzere toplamda 761 milyar para
ödenmiştir.
Şimdi sıkı durun, acaba bu paranın bugünkü değeri ne
kadardır?
Son 30 yılda iç ve
dış borç faiz gideri olarak ödenen 761 milyar dolar, ödeme tarihlerindeki ons
fiyatı üzerinden hesaplandığında tam olarak 47.250.089 kilo külçe altına
karşılık gelmekte olup, bu kadar altının bugünkü altın fiyatı üzerinden
karşılığı da 2 trilyon 732 milyar dolardır.
Bu parayla neler yapılabilir biliyor musunuz? Peki, bu para
kimin cebinden çıktı? Elbette, hepimizin. Kime gittiklerini biliyorsunuz!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz indirim politikasına neden bu
kadar karşı çıkıyorlar şimdi anladınız mı?