Eli kulağında
Dünyada Siyonizm’e karşı bir duruş söz konusu, halklar nezdinde… Bu durumun, İsrail’in en ÇEKİNDİĞİ MESELE olduğu ise muhakkak. O yüzden başından beri; “Hamas, masum sivillere saldırdı” yalanını pazarlayarak, mağduru oynamayı deniler hep. Ancak çıkan görüntüler ve İsrailli askerlerin “ANNİBAL PROTOKOLÜ' itirafıyla, sivilleri kendi öldükleri ortaya çıkınca her şey bir anda değişti. Birçok Batılı ülkede çatlat sesler yükselirken, İsrail aleyhinde protestolar dinmek bilmedi. Ayrıca Siyonist markalara yönelik “BOYKOT” da buna eklenince, uğradıkları zarar bu kan emici vampirlerin canını hayli acıttı. Çünkü hedefleri büyüktü ve Nil’den Fırat’a kadar olan toprakları, ele geçirmek için yapmayacakları şey yoktu. Haliyle kamuoyundaki baskıyı kırmaları adına, ülkeleri kendi DERTLERİYLE MEŞGUL ETMEK gibi bir yöntem seçtiler. Akabinde de ilk andan itibaren İsrail’e karşı tavır alan, İrlanda’da ve Belçika’da terör saldırıları gerçekleşti zaten hatırlarsanız. Ama Türkiye önlemlerini çok önceden aldığından, bunun BENZERLERİNİ İÇERİDE DENESELER de başaramadılar. Onun yerine tasmalı müptezelleri arayıcılığıyla, sosyal medyadan aslı olmayan ithamlarla Devlete olan güveni sarsmaya soyundular. O’da istenileni tam olarak vermedi. Ama durmaları da beklenemezdi elbette. Keza durmadılar da…
İşte bu perspektifte belli mihrakların Meclisimizde,
terörist başını öven açıklamalar yapması ve tehditkâr ifadeler kullanması göz
ardı edilmemeliydi. PKK/YPG’nin son dönem sınırlarımıza saldırı başlatması da,
zamanlaması bakımından manidardı. Ne alakası var demeyin sakın! Daha birkaç
hafta öncesine kadar, bu teröristlerin ABD ile yaptığı tatbikat basına sızınca,
“BU NEYİN HAZIRLIĞI” demedik mi çoğumuz? Peki, tam bu esnada Suriye’nin
kuzeydoğusundaki sözde özerkliklerin, idari bölge olarak birleştirme girişimlerine
ne dersiniz? Yapmayın Allah aşkına! Bunların eş anlı BİR PLAN dâhinde olduğunu,
idrak etmek için kâhin olmaya hiç gerek yok. Ama bunlar, Türkiye’yi sadece
cezalandırmak istedikleri şeklinde de algılanmamalı kesinlikle. Onunla beraber,
içeride Türk/Kürt konulu huzursuzluklar çıkarmak, devlete olan güveni sarsmak
ve en önemlisi de, terör devleti için zemin hazırlamak temelinde seyrettiği şüphe
kaldırmaz. Zaten 12 Şehit verdiğimiz üzücü
olayların hemen sonrasında, birilerinin sosyal mecrada KAOTİK TWETLER atması, DEVLETİ
ZAAF ALTINDA GÖSTERME ÇABASI ve malum şarlatanlarca, insanların DAMARINA
BASILMASI özetle bunu işaret ediyor. Tabi 3-5 oy uğruna duyar kasıp, PKK’nın
adını anmadan kınama mesajları yayınlayanların ise, işin TRAJİK tarafını
oluşturduğu açık.
Anlayacağınız Gazze bir anahtar hüviyetindedir, Siyonizm’in ARZ-I MEVID hayalleri adına.
Türkiye’nin bu davadan vaz geçmesiyse, güney sınırlarımızın güvenliğini direk TEHLİKEYE
sokacağı aşikâr. Öyle ki Gazze, Golan Tepeleri, K. Suriye toprakları ve K.Irak
bölgesi birleştirilerek, “VOLTRAN’ı” tamamlama niyetleri artık sır da değil. O
nedenle bilmemiz gereken yegâne gerçek; “DEVLETİMİZİN YARINA BIRAKSA DA, HİÇBİR
ŞEYİ YANLARINA BIRAKMAYACAĞINDAN” ileri geliyor. Nitekim K. Irak ve K.
Suriye’de olası bir büyük harekâtın, Siyonizm’in tüm planlarını ÇÖPE ATILACAĞI ayan
beyan ortada. Zannediyorum ki bunun da zamanı kollanıyordur. Belki de eli
kulağında… Fakat bizim dikkat etmemiz gereken asıl husus İÇERİSİ. Zira içerideki
bir olumsuzluğun, çok ağır yansımaları olacağından abanmaları muhtemel
görülüyor. Tıpkı bazılarının eskide kalmış tartışmaları hortlatması,
değerlerimize kast etmesi ve Gazze’yi suiistimal etmesi gibi kısaca… O sebeple onlara
istedikleri ortamı sunmamak için, SAĞDUYULU hareket etmek çok önemli. Tabi ki BOYKOT’a,
“GAZZEKOST” u lanetlemeye, PKK/YPG ve türevlerine karşı DİK DURMAYA ve Devletimize
GÜVENMEYE DEVAM ETMEK de hep birlikte… Neticede bunu geçmişte başardık Milletçe.
İnanın yine başarmamak için ise hiçbir engel bulunmuyor. Sadece biraz sabır. Gerisi
zaten malumunuz.