Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Haziran 2022

Eleştiri hakkı

Eleştiri yapıcı ve olumlu olduğu müddetçe faydalıdır, gereklidir. Ancak yıkıcı ve kırıcı eleştiri, hele de hakarete varan boyutlara ulaşıyorsa, zararlıdır, gereksizdir. Bize ait değerler, yıkıcı, bölücü, kırıcı hatta hakaretamiz eleştiriyi hoş görmez. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözünün mucibince hareket etmek hem eleştiriyi yapana hem de eleştiriye muhatap olana çok şey kazandırır. Buradan hareketle eleştiri yapacak olana ve eleştiriye muhatap olana düşen bazı vazifeler olduğu kanaatindeyim. Öncelikle eleştiri yapan taraftan başlayalım.

Öncelikle eleştiri yapacak olan tarafın adil, hakkaniyetli, birikimli, insaflı ve yapıcı olması beklenir. Zira meşhur Müslüman filozof Kindî’ye göre adalet “varlıklar aleminde her bir eşyayı hakettiği yere koymaktır.” Burada eşyadan kasıt sadece bilinen anlamıyla tabii ki mobilya sınıfına giren, taşınabilir malzemeler değildir. Kindî’nin bu sözden muradı herkese hak ettiği şekilde ve hak ettiği ölçüde değer vermek, her eşyaya hakettiği miktar ve ölçüde değer vermek, eşyayı layık olduğu yere konumlandırmaktır. Mesela pek çok arifin para konusundaki yaklaşımı şudur: “parayı kalbinize değil cebinize koyun.” Sanırım kastımız anlaşılmıştır.

Eleştiri yapan kişinin eleştiri yaptığı konuda yeterli bilgi birikimine sahip olması, eleştiri yaptığı konuya vakıf olması gerekir. Akis halde eksik bilgiyle, zanla, ihtimaller ve tahminler üzerine eleştiri bina edilmez. Zira yüce dinimiz de zannın çoğundan kaçınmamız gerektiğini beyan buyuruyor. Kesin bilgi sahibi olmadığımız, kulaktan dolma bilgilerle sağa sola salvolar savurmak ahlak sınırlarını aşmakla eşdeğerdir.

Yapıcı eleştiride bulunmanın gerekliliğine gelince, burada da yıkıcı, tahrip edici bir üsluptan ziyade, her şeyin daha iyi, daha güzel olması için proje, teklif, öneri gibi onarıcı vasıtalar kullanarak eleştiride bulunmak her zaman kıymetli, her zaman değerlidir. Bu üslupla yapılan eleştiri hem karşı tarafın nefretini kazanmanıza sebep olmaz hem de yaptığı işin, aldığı kararların yanlış olduğunu anlayarak hatalarından dönme şansı yakalar. Ancak kırıcı, yıkıcı ve tahripkâr eleştiri hem karşı tarafın nefretini kazanmanıza hem de sözünüzün değersizleşmesine sebebiyet verir. Eleştiriye muhatap olan taraf hakarete uğradığını, incitilmek istendiğini hissederse kurduğunuz 100 cümleden 99’u boşa gitmiş olur, dikkate alınmaz, çöpe gider. Zira incitilmek istendiğini fark eden taraf direkt olarak iletişim kanallarını kapatır ve muhatabınızla olan iletişiminiz kesiliverir. 100 cümle içindeki bir kırıcı ve hakaretamiz cümle 99 doğrunun dikkate alınmamasıyla sonuçlanır.

Eleştirilen tarafa gelince. Eleştirilen taraf da her şeyden önce tahammül sahibi olmalı, yapılan eleştirinin kendisinin ve çalıştığı alanın iyileştirilmesine katkı sadedinde olduğu düşüncesiyle eleştiriyi kabullenmelidir. Eleştirilen kişi hoşuna gitmeyecek sözler dahi duysa bu sözleri kişiselleştirmemeli, hemen üzerine alınmamalı, eleştirinin yapıcı taraflarına odaklanmalıdır. Bazı insanlar gerçekten de en küçük eleştiriye dahi tahammül edemeyecek yapıdadırlar. Bu kimseler nezdinde yapılacak eleştirinin dozunu iyi ayarlamak, eleştiriyi bir katkı sadedinde sunmak, muhatabın hatasını direkt olarak yüzüne vurmak yerine yapıcı bir üslupla, gerektiğinde çeşitli kıssalar anlatarak sözü yumuşatmak yoluna gidilmelidir. Eleştiriye tahammülü olmayan insana eleştiride bulunmak kişiye baldıran zehiri içirmek gibidir. Hele dekompleks sahibi insanlar belli bir güce sahipseler verecekleri reaksiyonlar gerçekten acı sonuçlar doğurabilmektedir.

Eleştiriye muhatap olan kişinin demokrat bir yaklaşımla, eleştiriye konu olan alanda doğru bilgiye ulaşabileceği düşüncesiyle eleştiriyi karşılaması gerekir. Konuşulan, yazılan her şeyde bir kuru kuruya muhalefet etme niyeti arayan insanlar söylenen sözlerden, yazılıp çizilenlerden yeteri kadar nasiplenemezler. Dinlemek büyük bir erdemdir. Muhatabını dinlemeye tahammülü olmayan insan muhatabından hiçbir şey alamaz. İletişim kanallarını ta en baştan kapatan, dinlemeye tahammül edemeyen insanlar her zaman kendi akıllarının başkasından üstün olduğunu, en doğru düşünce, fikir ya da projeye sahip olduklarını zannederler. Oysaki akıl akıldan üstündür ve hiç umulmadık insanlardan umulmadık fikirler çıkabilir. Eleştiri kapısını kapatan insan aslında aklını, zihnini, fikrini dış dünyaya kapatmış demektir. Hele hele eleştirilen insan sosyal, siyasi ya da iktisadi hayatta etkili bir yerde ise, güç sahibi ise eleştiriyi yapanlara karşı bir cezalandırma, öç alma cihetine giderse çok büyük bir hataya imza atmış olur ki bazı hataların uzun vadede bazen telafisi mümkün değildir. Sanırım meramımız anlaşılmıştır.