Elem verici intihardan olmadık sonuçlar çıkarmak
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, girdiği bunalım sonucu intihar ederek hayatına son verdi. Bu trajik hadise, ailesi başta olmak üzere vicdan sahibi hemen herkesi derinden üzdü. Bu tür vakaların aşinası olan bir ruh hekimi olarak ben de derinden sarsıldım. Sosyal medya mecralarında, yazılı ve görsel medyada bu konu farklı tarz ve yaklaşımlarla ele alınarak bir takım çıkarsamalarda bulunuluyor. Bilhassa sol ve ateist tandansı ile öne çıkan üç gazetede bu konunun çarpıtmalarla ve din, cemaat, İslam düşmanlığı ile manşete çekildiğini müşahede ettik.
Bu yazımızda
Enes Kara’yı intihara sürükleyen sebep ve saiklerin yanı sıra hadisenin ele
alış biçimini irdelemeye çalışacağız:
*Öncelikle
Enes Kara’nın ilk yayınlanan videosunun eksik olduğu, tamamı dinlendiğinde
kaldığı mekân dışında başka hususlardan da çok rahatsız olduğu anlaşılmaktadır.
Kara, gelecek kaygısından bahsetmekte, “Bir
şeyler için çabalama enerjim kalmadı. Motivasyonumu kaybettim. İçinde
bulunduğum duruma Türkiye’deki gençlerin çok büyük kısmı hâkim. Hepsinin işsiz
kalma, geçinememe korkusu, dertleri sıkıntıları var.” demektedir.
*Yine
hekimlerin durumuna işaret ederek, “Herkes
kaçmaya çalışıyor doktorluktan, kimse tavsiye etmiyor. 36 saati bulan nöbetler,
mobbing, hastalarınızdan şiddet görme ihtimaliniz var. Köle gibi
çalıştırılıyorsunuz. Böyle bir gelecek istemiyorum” ifadelerini
kullanmaktadır.
*İddia
edildiği gibi cemaat yurdunda değil cemaatten olan arkadaşları ile birlikte evde
kalmaktadır.
*Babasının
anlatımına göre ise, “Dertlerinden bize
hiç bahsetmedi. İçe kapanıktı, çok telefon bağımlısıydı, gece gündüz telefonla
uğraşıyordu. Ailesiyle, bayramlarda akrabalarla çok şey paylaşmıyordu, değişik
bir çocuktu. Zekiydi ama sosyal yönü zayıf bir çocuktu.”
Görüldüğü
kadarıyla bağımlı, psikolojik problemleri olan bir gençle karşı karşıyayız. Başaramamak
korkusu içini sarmıştır ve karamsar bir ruh haline bürünmüştür. Kısacası
intihar olayını sadece kaldığı eve bağlamak aldatıcıdır ve konuyu saptırmadır.
Çünkü intihar tek bir faktörle ortaya çıkmaz. Böyle bir sonuç için birçok
sıkıntılar üst üste gelir. Yaşadığını söylediği baskılar, kendini yalnız ve
çözümsüz hissetmek ancak zaten dolmuş olan bardağı taşıran damlalar olarak etki
edebilir.
Gencecik bir
insanın, bir tıp öğrencisinin yürek yakan ölümü üzerinden kin ve nefret
mesajları vermek, ideolojik hesaplaşma ve ayrışma üretmek, toplumun inançlarını
aşağılamak çok çirkin tepki şekilleridir.
Bu intihar
olayından bizim çıkarsamalarımıza, almamız gereken derslere gelince:
*Bugünün
muhafazakâr gençleri düalite yaşamaktadır. Bir yandan aile ortamı, diğer yandan
dışardaki ve internetteki hedonist, mukaddes değerleri dışlayan, seküler
kurgulu ayrı bir dünya arasında bocalamaktadırlar. Enes de son üç yıldır
Müslüman olmadığını söylemiştir. Necip Fazıl’ın deyişi ile,“Her devrin mağduru ve mazlumuyuz.”
*Enes tıp
talebesidir ve yoğun çalışması gerektiği halde kaldığı mekânın bunu
sağlamayışı, kimsenin bu problemi görmeyişi üzücü bir başka husustur.
*Yeni
yetişen neslin zihin dünyasını anlayıp ona uygun tebliğ metotları geliştirmek
icap etmektedir. İşin özü şudur: Hizmet kaygısı taşıyan şahıs ve bireylerin
geleneksel metotlarını gözden geçirip “yeni
insan-yeni hizmet” dengesini kurmalıdır.
Elim vefatı
dolayısıyla Enes Kara’nın ebeveynine başsağlığı diler, sabr-ı cemil niyaz
ederim.