Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Aralık 2020

Elçiye zeval olmaz!

Geçtiğimiz hafta yazdığım “Eğitimin Aşısı” başlıklı yazım sonrasında bir matematik öğretmeni beni aradı. İnsanlarla iletişimde önce ses tonuna dikkat ederim. Kendini nasıl ifade ettiğine bakarım. Baktım ses tonu biraz öfkeli ve sitemli, biraz da mağdur ve mağrurdu. Kendini tanıttıktan sonra konuya girdi.

“Yoğun çalışmalar sonrasında ALES’ten ve Yabancı Dil Sınavı’ndan yüksek puanlar alarak yüksek lisansa yerleştim. Kendi bulunduğum ili değil, akademik eğitimine ve kadrosuna daha çok güvendiğim için komşu bir ili yazdım. Amacım kendi mesleğimde ve alanımda akademik olarak ilerlemek ve derinlemesine çalışmalar yapmaktı…”

Tam bu sırada ses tonu titredi. Ağlamaklı oldu. Sükûnetle dinliyorum: “Ama ne yazık ki şehir merkezine 90 km uzaklıkta bir ilçenin, yine ilçe merkezine 30c km uzaklıkta olan bir köyün ortaokulunda çalıştığım için ulaşım nedeni ile lisansüstü eğitimlerine gidemedim. Üniversite hocalarım da devam zorunluluğunu getirince devamsızlıktan kaldım. Sonraki sene ise bulunduğum ili tercih ettim. Ama yaklaşık 120 km uzaklıkta olunca tekrar devam edemedim. Ve tekrar devamsızlıktan kaldım ve bu durum 3 sene devam etti. 3 keredir yüksek lisansa yerleşiyorum ama ulaşım sıkıntısı nedeni ile eğitimi tamamlayamıyorum.”

Araya girip “Yasal hakkınız yok mu? Belli bir süre izinli veya idare edilebilecek tarzda bir imkan tanınmıyor mu size?” dediğimde “Var ama az. Yüksek lisans eğitimi alan öğretmenler için sanırım mevzuatta iki yarım veya bir tam gün şeklinde bir fırsat verilmiş. Ama bu da yetmiyor, çünkü üniversite hocalarımız 3 gün üniversiteye gidip eğitim almamız çalışmalar yapmamızı istiyor. İki yarım gün veya 1 tam gün de olsa uzak olduğum için sürekli gidemeyeceğim ama ola ki gidebilsem dahi yine yeterli eğitimleri tamamlayamayacağım için tekrardan ya devamsızlıktan ya da notlardan tez aşamasına geçemeyeceğim” diyordu.

3 yıl boyunca verdiği çaba ve emekten ötürü öfkeli idi. Alanında başarılı olduğu ve 3 yıl peş peşe yüksek lisansa yerleştiği başarıyı gösterdiği için mağrur ama aşağıda değineceğim şekliyle kendilerine farklı imkanlar sunulmadığı için de sitemli ve mağdur idi.

“Sesime ses olur musunuz lütfen, köşenizde yazar mısınız” diye ricada bulunuyordu. “Çözüm ne peki?” diye sorduğumda “İki yarım veya bir tam gün imkan verilmek yerine hazır Öğretmenlik Meslek Kanunu da gündemde iken, biz öğretmenlere ait bir yasal düzenleme yapmaları ve yüksek lisans yapmak isteyen öğretmenlerin kadrolarının bulunduğu okulda kalması şartı ile yüksek lisans eğitimi boyunca fiilen okula gitmek ve derse girmekten muaf tutulmaları ve görevlendirme ile üniversiteye gönderilmesi ve oradaki akademisyenlerin uhdesine bir asistan olarak verilmeleri ve çalışmalarını orada devam ettirmelerini istiyorum açıkçası. Benim gibi birçok kişi var eminim... Tıpkı doktorlar gibi, uzmanlık yaptıklarında kadrolarının bulunduğu hastanede kalıp ihtisas süresi boyunca oraya gidip hasta bakıp ilaç yazmaktan muaf tutuluyor ve uzmanlık eğitimi bitene dek üniversitenin bünyesine veriliyor ise biz öğretmenler için de benzer bir uygulama hayata geçirilebilir” diyordu.

Hem Öğretmenlik Meslek Kanunu gündemde, hem YÖK’ün de MEB’e bağlı olması nedeni ile böyle bir çalışma daha rahat hayata geçirilebileceğini düşününce neden olmasın, alanında ilerlemek isteyen öğretmenlere neden bu fırsat ve imkan tanınmasın ki. Tıpkı doktorlar gibi öğretmenler de yüksek lisans eğitimleri boyunca fiilen öğretmenlik yapmaktan muaf tutulup tamamen akademik çalışmalara yoğunlaşmak üzere üniversite bünyesine görevlendirilebilir açıkçası. Hatta eleme yöntemine gidip bu konu ile ilgili merkezi bir sınav yapılıp başarılı olanlara bu imkan tanınabilir. Böylece hem akademik çalışmalara talep edenlerin seviyesi, kalitesi artar, hem de akademik camianın havası değişmiş olur. Alanında ilerlemek isteyen öğretmenlere fırsat tanınacağı için MEB’e bağlı öğretmenler içerisinde yüksek lisanslı olan öğretmen sayısı da artacağı nedeni ile okullarımızın da eğitim kalitesi artmış olur. Hem de alanında çalışmak isteyen bu tür öğretmenlerin şevk ve motivasyonları da kırılmamış olur.

Elçiye zeval olmaz. Bana ulaşan mağdur bir öğretmenin sesine kulak vermek istedim. Umarım yetkililer bu konuda bir çalışma başlatır.

Kalın sağlıcakla...