Elçiye zeval olmaz!
Geçtiğimiz
hafta yazdığım “Eğitimin Aşısı”
başlıklı yazım sonrasında bir matematik öğretmeni beni aradı. İnsanlarla
iletişimde önce ses tonuna dikkat ederim. Kendini nasıl ifade ettiğine bakarım.
Baktım ses tonu biraz öfkeli ve sitemli, biraz da mağdur ve mağrurdu. Kendini
tanıttıktan sonra konuya girdi.
“Yoğun
çalışmalar sonrasında ALES’ten ve Yabancı Dil Sınavı’ndan yüksek puanlar alarak
yüksek lisansa yerleştim. Kendi bulunduğum ili değil, akademik eğitimine ve
kadrosuna daha çok güvendiğim için komşu bir ili yazdım. Amacım kendi
mesleğimde ve alanımda akademik olarak ilerlemek ve derinlemesine çalışmalar yapmaktı…”
Tam bu
sırada ses tonu titredi. Ağlamaklı oldu. Sükûnetle dinliyorum: “Ama ne yazık ki
şehir merkezine 90 km uzaklıkta bir ilçenin, yine ilçe merkezine 30c km
uzaklıkta olan bir köyün ortaokulunda çalıştığım için ulaşım nedeni ile
lisansüstü eğitimlerine gidemedim. Üniversite hocalarım da devam zorunluluğunu
getirince devamsızlıktan kaldım. Sonraki sene ise bulunduğum ili tercih ettim.
Ama yaklaşık 120 km uzaklıkta olunca tekrar devam edemedim. Ve tekrar devamsızlıktan
kaldım ve bu durum 3 sene devam etti. 3 keredir yüksek lisansa yerleşiyorum ama
ulaşım sıkıntısı nedeni ile eğitimi tamamlayamıyorum.”
Araya
girip “Yasal hakkınız yok mu? Belli bir süre izinli veya idare edilebilecek
tarzda bir imkan tanınmıyor mu size?” dediğimde “Var ama az. Yüksek lisans
eğitimi alan öğretmenler için sanırım mevzuatta iki yarım veya bir tam gün şeklinde bir fırsat verilmiş. Ama bu da
yetmiyor, çünkü üniversite hocalarımız 3
gün üniversiteye gidip eğitim almamız çalışmalar yapmamızı istiyor. İki
yarım gün veya 1 tam gün de olsa uzak olduğum için sürekli gidemeyeceğim ama
ola ki gidebilsem dahi yine yeterli eğitimleri tamamlayamayacağım için
tekrardan ya devamsızlıktan ya da notlardan tez aşamasına geçemeyeceğim”
diyordu.
3 yıl
boyunca verdiği çaba ve emekten ötürü öfkeli idi. Alanında başarılı olduğu ve 3
yıl peş peşe yüksek lisansa yerleştiği başarıyı gösterdiği için mağrur ama
aşağıda değineceğim şekliyle kendilerine farklı imkanlar sunulmadığı için de
sitemli ve mağdur idi.
“Sesime ses olur musunuz lütfen,
köşenizde yazar mısınız”
diye ricada bulunuyordu. “Çözüm ne peki?” diye sorduğumda “İki yarım veya bir
tam gün imkan verilmek yerine hazır Öğretmenlik Meslek Kanunu da gündemde iken,
biz öğretmenlere ait bir yasal düzenleme yapmaları ve yüksek lisans yapmak
isteyen öğretmenlerin kadrolarının bulunduğu okulda kalması şartı ile yüksek
lisans eğitimi boyunca fiilen okula gitmek ve derse girmekten muaf tutulmaları
ve görevlendirme ile üniversiteye gönderilmesi ve oradaki akademisyenlerin
uhdesine bir asistan olarak verilmeleri ve çalışmalarını orada devam
ettirmelerini istiyorum açıkçası. Benim gibi birçok kişi var eminim... Tıpkı
doktorlar gibi, uzmanlık yaptıklarında kadrolarının bulunduğu hastanede kalıp
ihtisas süresi boyunca oraya gidip hasta bakıp ilaç yazmaktan muaf tutuluyor ve
uzmanlık eğitimi bitene dek üniversitenin bünyesine veriliyor ise biz
öğretmenler için de benzer bir uygulama hayata geçirilebilir” diyordu.
Hem Öğretmenlik
Meslek Kanunu gündemde, hem YÖK’ün de MEB’e bağlı olması nedeni ile böyle bir
çalışma daha rahat hayata geçirilebileceğini düşününce neden olmasın, alanında
ilerlemek isteyen öğretmenlere neden bu fırsat ve imkan tanınmasın ki. Tıpkı
doktorlar gibi öğretmenler de yüksek lisans eğitimleri boyunca fiilen
öğretmenlik yapmaktan muaf tutulup tamamen akademik çalışmalara yoğunlaşmak
üzere üniversite bünyesine görevlendirilebilir açıkçası. Hatta eleme yöntemine
gidip bu konu ile ilgili merkezi bir sınav yapılıp başarılı olanlara bu imkan
tanınabilir. Böylece hem akademik çalışmalara talep edenlerin seviyesi,
kalitesi artar, hem de akademik camianın havası değişmiş olur. Alanında
ilerlemek isteyen öğretmenlere fırsat tanınacağı için MEB’e bağlı öğretmenler
içerisinde yüksek lisanslı olan öğretmen sayısı da artacağı nedeni ile
okullarımızın da eğitim kalitesi artmış olur. Hem de alanında çalışmak isteyen
bu tür öğretmenlerin şevk ve motivasyonları da kırılmamış olur.
Elçiye zeval olmaz. Bana ulaşan mağdur bir öğretmenin sesine kulak vermek istedim. Umarım yetkililer bu konuda bir çalışma başlatır.
Kalın sağlıcakla...