Elçilik mi, mezbaha mı?
Elçilik bir ülkenin özetidir. O ülkenin ne tür değerlere sahip olduğunu gösterir. Bir devletin ve milletinin nelere sahip olduğunu anlamak için özet durumunda olan elçiliklere gitmek ve bakmak yeterlidir. Elçilikler bir insan için yabancı ülkelerde baba evi gibi güvenilir olmalıdır! Elçilik, insanlara ve kendi vatandaşına bir ana ve baba kucağı gibi açılmalı; akla şüphe getirmemeli, katledilme korkusunu hiç yaşatmamalı!
Cemal Kaşıkçı’nın tuzak kurularak öldürülmesi elçiliklere ve özellikle Suudi Arabistan elçiliğine bundan sonra şüphe ile bakmayı getirmiştir. Bu katliamda unutulmayacak bir şey daha var ki Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı için dalga geçer gibi beyanlarda bulunması özellikle o dolap kapakları vs. gibi ama Türkiye’nin hakikatin ortaya çıkması için devlet ciddiyeti göstermesidir. Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi'nin dolap kapaklarını açıp göstermesi o tuhaf yüzünde ki ifadelerde döndürülmüş dolabı aslında bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Amerika’nın yalandan üzgün görünmesi ise başka bir soytarılık ve dolaptır...
Elçilikten Cemal kaşıkçı’yı arayarak gelişini teyit etmeleri bir nevi; hadi gel gel ölüm seni bekliyor, senin için alçakça bir tuzak kurduk gibi davranmaları Suud yönetiminde devlet ciddiyeti olmadığını ortaya koymuştur. Kaşıkçı’nın bu alçaklığa bilmeden gitmesi ve katledilmesi Arabistan’ın bitişe yaklaştığını gösterir! Bir ülke, kendi özeti durumunda olan elçiliğinde hukuksuzluk yapar duruma gelmiş ise aslının bittiğini gösterir. Cemal Kaşıkçı'nın elçilik gibi güvenilir bir yerde öldürülmesi kusura bakmasınlar ama gerçekten Suudi Arabistan’ın yönetim çöküşünü gösterir... Gerçi gözleri önünde katledilen Filistinliler için kıllarını kıpırdatmayan ve İsrail korumacılığı üstlenen bir ülkenin elçiliği çok rahat bir şekilde mezbaha olabilir, çağırıp kıtır kıtır doğrayabilirler!...
İlmin Kapısı ve Velilerin şahı ünvânına sahip Hz. Ali’nin şahsına düşman olan ve faziletlerini inkâr eden Vehhâbilik, Hz. Peygamber şefaatini inkâr etmekle, çalımlı ve edepsiz, hayâ delen gökdelenleri Kâbe etrafına dikmekle, sünneti inkârla zaten değerleri katletmiştir... Kâbe’ye gereken hassasiyetin ve sahabeye hürmetin olmadığı yönetimin her türlü sefahatte zirveyi yaşaması ve sadece yemek için var olması, Müslümanların sıkıntılarına sağır olması zaten devlet olmayı sağlamamıştır. Bu şatafat, sefahat ve Amerikan esiri Suud yönetimi elbette elçiliğine gereken ciddiyeti ve güvenirliği veremez ki... Hakiki manada Mekke ve Medine’in hizmetkârı olmayı beceremeyip, küre etrafında katil turp - Tramp ile ahitleşen Suud yönetimi haydi haydi bir mazlumu elçiliğinde parçalara bölebilir…
Elçilik mi yoksa mezbahamı olduğu belli olmayan Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu'nda katledilen ve parçalara ayrılan Cemal Kaşıkçı gerçekten Suud yönetiminin ne kadar laçkalaştığını ve Amerikan menfaati için İslam’ın böğrüne saplanmış hançer olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu hançer ise Arap kardeşlerimizin şuurlu bir şekilde bir araya gelmesiyle çıkarılabilir! Suud yönetiminin özeti durumundaki elçilik mezbahaya dönmekle yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni dönemde ise Kâbe, Arafat ve Ravza-i Mutahhara gerçekten vicdanlı ve hizmetkâr ellerde ve yönetimde olacaktır…