Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2968.40
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Ocak 2020

Elazığ''dan yükselen ses

“Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,

Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.

O gün yer, bütün haberlerini anlatır.” (Zilzal Sûresi- 1-4)

Doğal afetler, savaşlar, yokluk ve darlık zamanları gönülleri bir duada kilitleyen, zamanın ruhunda acı bir tesir bıraksa da bütünlük doğuran hadiselerdendir.

Kul ne ile meşgulken ne ile karşılaşır, acziyetiyle nasıl yüzleşir, Hak tabiatın diliyle ne söyler halklara; yeniden tefekkür imkânı buluruz. Kâinatın korkutucu ve gürültülü uğultusu karşısında yakarışına yaslanan insanın sükûtu, tefekkürü, zayıflığını yeniden okuyarak gidenler için rahmet talebinde bulunması ve kalanlar için acı duymaktan başka ne yapabileceğini düşünmesi anlamlıdır.

Toplumsal felaketler, fert iradesinin üzerinde duran kaza ve kader hakikatinin yeniden hatırlanması için olanak sağlarken, dayanışma ve yardımlaşma duygularını da harekete geçirir. Gitmekle kalmak arasında çırpınan bir can için elem taşımayı, o cana merhamet duyan bir empati geliştirmeyi zorunlu kılar.

İnsanların, kendi fıtratlarının özelliklerinden uzaklaştığı zamanlarda yeniden hatırlaması ve paylaşmaya yaklaşması, onu yaratılış amacıyla karşı karşıya getirir. Dünyadaki pek çok tabiat harikasının tsunamilerden, sel ve depremlerden sonra ortaya çıkması tesadüfî değildir. Öyle ise görünür âlemde büyük değişikliklere neden olan bu küçük kıyamet provalarını ilâhî bir ikaz olarak kabul etmek kadar, derlenip toparlanma, dağılıp parçalananlardan yeni ve güçlü yapılar inşâ edebilmek adına bir imkân olarak görme zarureti de doğmaktadır.

Kısa süre önce yaşanan ve Adana, Hatay, Osmaniye, Tunceli, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Mardin, Samsun, Tokat, Çorum, Mardin, Kayseri ile Suriye'nin kuzeyinden hissedilen Elazığ depreminde 22 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini, 1030 kişinin de yaralı olduğunu biliyoruz. Gönlümüz Elazığ’da çarparken, bu rakamların ileri taşınmaması için dua ediyoruz. Enkaz altında kalan ve kurtarılmayı bekleyen, anne babası için kaygı çeken, evlatları ve yakınları için endişe duyan, kaybolan, kaybeden her ses, âteş yüklü birer yağmur tanesi olarak düşüyor sadrımıza. Her yörenin, her şehrin, her insanın bu milletin bir uzvu olduğunu hatırlatan bir “uzak yakın” olarak…

Korkularını, umutlarını, hayal kırıklıklarını, beklentilerini, yaşanmamışlıklarını burada bırakarak ebedî âleme göç edenlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Elazığ halkı için inşirah temenni ederken, bu depremin ölü yanlarımızın dirilmesi, uyuyan yanlarımızın uyandırılması için bir vesile teşkil etmesini niyaz ediyoruz. Kavga ve çekişmeleri nihâyete erdiren, içimizde köklü bir yükseliş gerçekleştiren, sulh ve sükûnet bahşeden…

Bir ince merhametle, kalbimizin kuyusuna seslenerek;

Sana sevgili cân, acıya gönlünü katık etmemen gerektiğini söylüyorlar. Bir başkasının sızısını içselleştirmenin kendine haksızlık, hastalıklara davetiye olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. “Yetişebilir mi, dindirebilir misin?” diye ekliyorlar fakat seni sende devleştiren o ego sancısının, bir başkasının derdinde eriyeceğini bilmiyorlar. İnsan olmanın sırrını arayan bir çağın içinde isen, o çağrının acısını içinde ağırlamaktan başka çaren kalmamış demektir.

Selam ile