EKONOMİYE GÜVEN SAĞLANMALI
ABD Merkez Bankası(FED) başkanlarının faiz artışına ilişkin çelişkili açıklamaları ve Çin ekonomisinde yavaşlama sinyalleri, yurtiçinde siyasi belirsizlik ve güvenlik endişeleri, ekonomide güven ortamının giderek kaybolmasına yol açıyor.
Tüketicilerin mali durumlarını, genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmelerini, gelecek dönem beklentilerini ve yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerini ölçen Tüketici Güven Endeksi'nin Eylül ayında, 2009'dan bu yana en kötü düzeyine inmesinin ardından Reel Kesim Güven Endeksi'ninde Aralık 2012'den beri ilk kez ekonomik faaliyetlerde kötümser anlamına gelen 100 seviyesinin altına inerek 99,1 düzeyine gerilemesi, bu tespiti doğruluyor.
Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada, "Gelecek 3 aydaki üretim miktarı, genel gidişat, gelecek 3 aydaki ihracat sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması, gelecek 3 aydaki toplam istihdam miktarı ve toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkilemiştir" denildi.
Bu ifadeyi şöyle tercüme edebiliriz; sanayicilerin büyüme, ihracat, yatırım ve istihdama ilişkin beklentilerikötümser.
Geçen hafta açıklanan Tüketici Güven Endeksi'ndeki keskin düşüş karşısındaüreticilerin de benzer tutum sergilemeleri doğal.
Her ne kadar İmalat Sanayi Kapasite Kullanım oranının Eylül'de bir önceki aya göre 1,1 puan, geçen yılın aynı dönemine göre 1,5 puan artmış ise de yine de bu artışın ekonominin genel gidişatı hakkındaki olumsuz görüşleri değiştirmeye yetmiyor.
Nitekim Ekonomik Güven Endeksi de Eylül'de Ağustos'a göre yüzde 16,7 gerileyerek tarihinin en düşük değerine indi.
Üretici ve tüketicileri kötümserliğe iten sebeplerin başında siyasi istikrarsızlık gelmektedir.
7 Haziran seçimlerinden sonra hükümetin kurulamaması üzerine erken seçim kararı alınması piyasaları tedirgin etmiştir.
Bu gergin ortamda;
Kurlar aşırı oynaktır.
Dolar sürekli rekor tazelemektedir.
2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi son 1,5 yılın zirvesine çıkmıştır.
Borsa tat vermemektedir.
Fazla miktarda sıcak para çıkışı yaşanmaktadır.
Makro göstergeler de iç açıcı değildir.
Yıl sonu büyüme hedefinin tutması şüphelidir.
İşsizlik yükselişe geçmiştir.
Enflasyon pusuda beklemektedir.
İhracat kan kaybetmektedir.
Bunlara ilaveten TBMM çalışmadığından genel bütçe kanun tasarısı kadük olacaktır.
Bu sene Türkiye'nin normal süreçte bütçesini yapamayacağının altını çizen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, "Türkiye'de siyasi belirsizlik uzun süre devam ederse mali disiplin buna dayanamaz" dedi.
Şimşek'in tabiri ile "Tek çıpa mali disiplin"i korumalıyız.
Sorunların tamamını siyasi istikrarsızlığa bağlamak da yüzeysel bir yaklaşım olur.
FED, Çin, küresel durgunluk gibi dış dinamiklerin yanı sıra içeride jeopolitik riskler ve terör olayları da güven kaybına sebep olanetkenler.
Ama her şeyden önce 1 Kasım seçimlerinden sonra vakit geçirmeden güçlü bir hükümetin kurularak ekonomiye güvenin tesisi ve arkasından bir takvim belirleyerek yapısal reformlara girişilmesi öncelik arz ediyor.