Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2430.10
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Temmuz 2022

Ekonomiye fazlası lazım

Gün geçmiyor ki ekonominin çarkları ile ilgili bir sorun yaşanmasın.

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler...

Ama o zamana kadar çok çalışmak gerekiyor.

Ekonomide kısa yoldan zengin olmak kapitalizmin sunduğu bir nimet...

Ya da öyle bir nimet olarak görülüyor.

Zenginlik ve para biriktirme hırsı kapitalizmin etki alanını büyüten en temel unsurlar aslında...

Bunu değiştirememenin arkasındaki en büyük dinamik ise ahlâk toplumunun oluşturulamaması olsa gerek.

Kişilerin maddiyatı öncelemeyen bir karakter gösterdiği söylemine tutunmasına rağmen para merkezli bir yaşamın toplumun büyük kesimi tarafından sürdürülmesi, insanların mevcut durumu kabul edemediği hatta belki daha kötüsü bunun farkına bile varamadığı anlamına geliyor.

İşte bunu iyi bilen hükümetler, kapitalist sistem içinde insanların zengin olması için çalışmayı telkin eder ve buna göre bir düzen kurmaya çalışır.

Hırsızlık, yolsuzluk yapmak devlet tarafından engellenmeye çalışılırken en kısa yoldan zengin olmanın yolu olan bu yöntemleri gücü elinde tutan yozlaşmışların uygulaması ise daha anlaşılır olacaktır.

Çünkü sorun her zaman için ahlâktır.

İnsanların emekleriyle sermaye biriktirmesi bir ömür gerektirirken bu sermaye ile işletme kurmak ancak sonraki nesillere sunulabilecek bir fırsat oluyor.

Bu da aslında bankacılık sisteminin aile içinde uygulandığı bir durumu meydana getiriyor.

Sisteme zenginliği zerk edebilmek için sermayenin güvenli liman olan bankalara emanet edilmesi ve bankalarında da emek göstererek zenginlik elde etmek isteyenlerin parlak fikirlerine kredi sağlaması kapitalizmin sunduğu nimet olarak görülüyor.

Ortaya çıkan ticaretin, girişimciliğin, yatırımın yayılması ise kapitalizmin büyüyen bir ekonomi kurmasını sağlıyor.

İşte burada hükümetlerin ekonomideki çarkı hızlandırması için elinde birkaç araç bulunuyor.

Bunlardan biri vergi bir diğeri de devlet eliyle yapılan yatırımlar...

Çin’in 2000’lerin başında kentleşmeyi artırarak zenginliğin hızlandırmak istemesi gibi yatırımlar yapılır.

Benzer yolu ABD’nin de yürüttüğü bunun alt kırılmalarında çıkan yolsuzluklarla 2008’de Mortgage Krizi ile ulaştığı sonucun bir benzerini şimdi de Çin yaşamaya başladı.

Sistemi gereği zaten sermaye kontrolleri uygulayan Çin’in bankalar üzerinden ortaya çıkacak bir krizi bastırma çabası esasında beyhude kalacak.

Çünkü ekonominin yüzde 25’ini oluşturan konut yatırımları hem ekonominin lokomotifi hem de büyük sorunu oluyor.

Bunu aşabilmek için sermaye destekleri kalemini kullanan Çin’in yaptıkları kendine göre akla ve mantığa uygun olsa da Türkiye’nin konut ve yatırım krizini çözmek için daha kolay yöntemler var.

Geçenlerde Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği CHP Ekonomi Masası üyelerinin iktidar olmaları halinde yapacaklarına ilişkin bir toplantıya katıldım.

Bolca makro hedeflerin gündeme getirildiği toplantının sonuna kadar bekledim.

Sorduğum son soru rakam vererek neler yapacağı ve kaynağı nasıl bulacakları oldu.

Yani yeni vergi mi koyulacak yoksa kamu kaynakları mı satılacak yoksa tasarruf yapıcı tedbirlere mi öncelik verilecek.

Anlamlı bir cevap alamadım.

Daha sonra geniş açıklama yapılması için sözler verildi.

Çin elindeki araçlarla hem iç ekonomiyi geliştirmeyi hem de enerji dönüşümünü sağlamaya çalışırken Türkiye Avrupa’ya yakın Çin olmaya çalışıyor.

Bu kararın getirdiği ekonomik dönüşümün yükünü sabır telkini ile zamana yayan karar vericiler bir yanda dururken alternatifleri ise hazırlıksızlıklarıyla gerçekten büyük şaşkınlığa neden oluyorlar.

Türkiye’nin kaderinin daha fazlasını yapabilecek bir zihniyete emanet edilmesi gerektiği ortadayken daha nitelikli muhalefete de ihtiyaç olduğu ayan beyan ortada duruyor.

Bugünü anlamayan geleceği dizayn edemez.

Geleceği hedeflemeyen yarını kontrol edemez.

Ekonominin gerçekleri siyaset yapmaktan fazlasını ister.

Fazlasını verebilenlere ihtiyaç var sanırım...