Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ağustos 2020

Ekonominin asıl ihtiyacı…

Bu meslekte anlamadığım bir şeyi dile getirmek istiyorum:

Bazı gazeteciler “mesleğin gereklerini” yerine getirmeye çalışmaktan ziyade siyasilere “olması gerekenden” daha yakın durmayı neden tercih ediyorlar?

AK Parti, MHP, CHP, İYİ Parti ve daha adı sayılamayan birçok siyasi partiye gönül vermiş gazeteciler var.

Bunda yanlış bir şey yok. Oldukça insani bir durum... Neticede herkesin oy hakkı var.

Lâkin bazı gazetecilerin işi abartıp partilerin sözcülerini geçmesini anlayamıyorum.

Gazeteciler partinin politikalarına yönelik analizde bulunabilir.

Bazen “siyaseten açıklanamayan” şeyleri açıklamayı “görev” bilebilirler ama özellikle “bazı” isimleri parlatmak için bu tarz işler yapılması oldukça tuhaf bir duruma neden oluyor.

Herkes de neyin ne için yapıldığını çok iyi biliyor, anlıyor.

Siyasi parti yöneticileriyle bu konuyu konuşuyorum.

Onlar da bu durumdan “rahatsız”.

Gazetecinin “doğruları” yazmasını istiyorlar.

Tamam, herkes hemfikirse neden böyle oluyor.

Bu konuya biraz değinmek istiyorum.

***

Yeni işsizlik rakamları açıklandı.

Türkiye’de an itibariyle “işsizim, iş arıyorum” diyenlerin oranı yüzde 0,1 artışla 12,9’a ulaştı.

Bu işsiz kitle içerisinde meslek olarak başı “gazeteciler” çekiyor.

İşsiz kalma korkusu bazı gazetecilerin kalemini satmasına neden oluyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, yeni bir Basın Kanunu için düğmeye bastı. Sektördeki tüm muhatapları dinleyerek herkesin memnun olacağı ve Türkiye’ye hizmet eden bir basın

için gerekli düzenlemeler yapılacak. Ben de bu anlamda mesleki olarak üzerime düşeni yapmak için geçtiğimiz günlerde basın kanununda yapılması gerekenleri kaleme aldım.

Önerilerimi ayrıca Cumhurbaşkanlığındaki dostlarıma da ilettim. Her zaman söylüyorum: Basında yapılacak düzenlemelere herkesin ihtiyacı var. Basın, modern devletlerde dördüncü güç olarak nitelendirilir ama buna rağmen diğer üç gücün sistemde varlığını korumasına yardımcı olacak imkânlardan faydalanamaz.

Bunun önemini ve ne anlama geldiğini “YENİ BASIN KANUNUNA ÖNERİLER” başlıklı yazımda detaylı bir şekilde ele aldım. Buradan ekonomi gazetecilerini ve diğer tüm meslektaşlarımı konu hakkında “makul, uygulanabilir ve ihtiyaca cevap veren” önerilerle sürece katkıda bulunmaya davet ediyorum.

PİYASALARDAKİ OYNAKLIĞIN SEBEBİ

Ekonominin işleyişini bilen bilmeyen herkesin birinci gündemi ekonomi. Anketler de bu durumu onaylıyor. Kredi hacmi, tasarruf, yatırım gibi reel ekonomiyi ilgilendiren konulardan kur, altın başta olmak üzere değerli maden, petrol gibi finans piyasalarının odaklandığı diğer konuların birbiri ile ilgisini anlamadan yapılan ekonomi analizlerini bu sıralar sıkça duyuyoruz.

“Ülke battı. Borçları ödeyemeyeceğiz. Yeni bir Duyun-u Umumiye kurulacak. IMF bile bize para vermez.” gibi korku dolu, temelsiz düşünceler YouTube yayınlarında bolca dile getiriliyor.

İnsanoğlu karamsar tablolara bayılır. Evet, ekonomide yol oldukça zorlu bir viraja girdi. Ama bu sadece Türkiye’nin girdiği bir viraj değil ki…

Pandeminin tüm dünyayı getirdiği ortak bir durumu sadece Türkiye’ye özgüymüş gibi lanse etmek hiç doğru değil.

“Efendim, Türkiye’nin CDS risk primleri uçtu. En riskli ülkeler arasındayız.” diyenler dünyanın güçlülerinin kurduğu parametreleri “fazla” ciddiye alıyorlar.

Yakında rezerv para ve hidrokarbon merkezli doğal kaynaklar konusunda Türkiye’nin elini

rahatlatacak adımlar gelebilir.

Biraz sabır…

Daha açıklanacak şeyler var.