Ekonomiler nasıl dönüşecek?
Enflasyon Canavarı’nın ne kadar büyük bir bela olduğunu Türkiye’ye parmak sallayan tüm Batılı
devletler de gördü.
Piyasa dinamiklerinin büyük küçük demeden herkesi vurduğu kurulu düzen, geçtiğimiz gün bu
gerçeği yeniden hatırlattı.
Uzun zamandan sonra ABD Doları ile Euro (Avro)’nun
dengelenmesi şok etkisine neden oldu.
ABD ekonomisinin sistemin temel taşı olduğu tekrar vurgulandı.
Küresel Değer Zinciri’nde Avrupalıların Avrupa Birliği kurumu
ile ABD’nin önüne geçtiği açıkça ortadayken paraların
dengelenmesinin sebebi, enflasyonun öngörülenden daha fazla artması ve ABD’nin
dünyada yürüyen ekonomik sistemin temelini oluşturması olarak özetlenebilir.
Finansal yönüyle derinleşip nitelikli
üretim araçları geliştirebilmiş verimli ve şeffaf ekonomilerin bu kaderi
yaşaması epey ilginç geldi.
Ama büyük bir fark da ortaya çıktı.
Türkiye gibi finansal duruşu ve
bilançosunu sürdürülebilir bir dengeye oturtamamış ülkelerin, sistemsel
kırılmalara olan tepkisi bir seneden daha kısa sürede kendisini gösterirken
Batılıların ise bu kıstasın dışında kalarak Mortgage Krizinden bu
yana 2013’te yaptıkları düzeltme dışında pandemiye kadar zamanları olduğunu
gördük.
Ne enflasyon arttı ne de finansal düzen
bozuldu.
Belki pandemi olmasaydı
ve parasal genişlemeler kontrolsüz bir aşamaya ulaşmasaydı, o
zaman Batılılar enflasyon canavarını hiç görmeyebilirdi.
Ekonominin hesap verebilir olmasının
ne kadar önemli olduğunu ve üretim araçlarının maksimum
verimlilikte oluşturulmasının nasıl da uzun zaman aldığını buradan
görmemiz gerekiyor.
Gerçi Türkiye’de ekonomiden anlayan
insanlar, neler yapılması gerektiğini 1970’lerden bu yana biliyorlar ama
dertlerini bir türlü anlatamıyorlar.
Siyaset, ülkemizde sistemin çok üzerinde
yürüyor.
Gelişmiş ülkelerde ülkenin değerlerini yuvarlak
masada bir araya getirdiğinizde siyaset kurumu ancak bu masanın
moderatörlüğünü yapabiliyor.
Ancak bizde siyaset kurumunun her konuda
konuşup, her kararı kendi başına verdiği garip bir refleks var.
Bunun ne olduğunu ya da neden olduğunu
sorgulamayan sistemimizin her ferdi, bu garabet duruma açıkça çanak
tutuyor.
“Hele bir yetkileri devredeyim, sonra
onlar her şeyin en iyisini yaparlar.” düşüncesiyle
iradesini de teslim edenlerin getirdiği bir durum aslında bu...
Hâlbuki devletin, kaynakları adil
dağıtması için denetlenmeye muhtaç olduğu gerçeği bir an bile unutulmasa bakın
görün o zaman siz ekonomik istikrarı...
Uzay ve robot ekonomilerinin konuşulduğu yüksek teknolojilerin planlandığı bir
dünyada ucuz iş gücü kalemi ile yer almak artık Çin’in bile
gündeminde değil.
Karma ekonomik model ile tam liberal piyasa arasında dağılan devletlerin
kafa karışıklığını katmerleyen küreselleşmeden bir adım geriye
gidiş yokken hâlâ gelenekçi ekonomik yaklaşımlarla ilerleme
beklentisi pek de makul değil artık.
Pandeminin yediği liderleri bir kenara
koyarsak sistemi kavrayamayan liderlerin çıkan yıkım tablosu karşısında bir
bir istifa etmesini pek de garipsememek gerekiyor.
Zor olanın aslında doğru olanda dirayet
göstermek olduğunu, sebeplerin ve sonuçların naslara karıştığı düzlemde
sabit kaldığını görmezden gelmemek gerekiyor.
BAYRAKTAR, TOGG geleceğin nitelikli yüksek teknolojide
olduğunu ortaya koymuşken daha neyi konuşuyoruz anlamak gerçekten güç...
Rusya’nın Ukrayna’ya
saldırısını cezalandırmak isteyen Avrupa’nın bu duruşu anlamlı olsa
da enerji konusundaki çabası gerçekten büyük bir
yıkım getirecek gibi...
Alım güçlerini enerji kalemlerine
harcamayı gözüne kestiren Avrupalıların enerji
dönüşümünü zorlamak gibi bir amacı yoksa bütçe kalemlerinde değişikliğe
neden olacak adımları yakında görebiliriz.
Artan enflasyonun yanında artan vergilerle
birlikte Avrupalıların Türkiye'den mal talebinin düşeceği çıkarımı
ortadayken iç tüketimi güçlendirecek ve ortak pazar
hamlelerini sıklaştırmaktan başka çözüm olarak sunulan 60 milyar
dolarlık Arap sermayesi ancak 2023’ü kurtarır.
Peki ya sonrası...
Artık ortak para ve pazardan daha ötesini
de konuşmak gerekiyor.
Ortak borsalar, ortak tahviller ile borçlanma araçları da sistemik bir
hâle büründürülmeli...
Yapacak çok iş, engel olan çok şey, geride
kalmamak için motive edecek çok değer var.
Siz hangisini seçenek olarak görüyorsanız gelecekte de bulacağınız o olacak.