Ekonomik tetikçiler
John Perkins, bir ekonomik tetikçidir. “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” isimli kitabında ekonomik tetikçiliği (ET) şöyle tarif eder:
“Ekonomik tetikçi (ET) dediğim kişiler, birçok ülkeyi trilyonlarca
dolar dolandıranyüksek ücretli
profesyonellerdir.
Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler, Kalkınma Ajansı ve
diğer yabancı ‘yardım’ kuruluşlarına,
büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarıyorlar.
Kullandıkları araçlar arasında; sahte finansal raporlar, hileli
seçimler, rüşvet,
zorbalık, seks ve cinayet vardır”.
Ekonomik tetikçiler; medya, bürokrasi, politika, akademi dünyası, çok
uluslu şirketler içinde siper alırlar.
Ekonomik tetikçilerin büyük katkılarıyla kurulan günümüz Dünya’sında 26
kişinin serveti, diğer 4,5 milyar insanın servetine
eşittir.
Geçtiğimiz günlerde, Dünya’nın ekonomi dalında sayılı bilim adamı olarak
tanıtılan, Türkiye kökenli bir
akademisyen, bir toplantıda yaptığı konuşmada, Türk Ekonomisini, sanayisini, ihracatını yerden yere vuruyordu. Akademisyene bakarsanız,
ölmüşüz haberimiz yoktu. Türkiye’ye yol
gösteriyor rolü yaparken, aslında ekonomik tetikçilik yapıyor, hem kafaları ve hem mideleri bulandırıyordu.
Bunlar hiç de az sayıda değiller. Yerli malı ET’ ler, John Perkins’ inkilerin aksine çok küçük, çok komik
meblağlara hizmet sunarlar.
Bizde, bu ekonomik tetikçiliğin kökleri, ta 1800 lere dayanır.Şimdilerdeki laikçi kesimlerin dedelerinden bazıları, Padişah’ı
Avrupa’dan borç almaya zorluyor, İngiliz
büyükelçisi Stratford Canning’ le işbirliği halinde, ta o zamanlar “ekonomik tetikçilik” yapıyorlardı.
Hani bir zamanlar da, Can Dündar’a, yine İngiliz Büyükelçisi, babasının
hayrına(!)sahip çıkmamıştı ya...
O zamanlar, Sultan Abdülmecid, İngiliz Büyükelçisi Stratford Canning’
in, kurnazca öne sürdüğü dış borç
fikrine uzun süre karşı çıktı.
Büyükelçi, Ağustos 1850’de, Sultan’a bir muhtıra sundu. 25 yılda geri ödemeli % 4 faizle 5-6 milyon sterlin borç alınabileceğini
öne sürüyordu.
Yönetimdekilerden bazıları Sultan’ı bir oldu-bittiye getirmek istediler,
ama Sultan borcun koşullarını öğrenince
onaylamayı reddetti.
Ekonomik tetikçiler, neticede Sultan’ı pes ettirdiler. Sultan’ın direncini kırdılar, 1854 de ilk borç alındı.
Borç verirken yalvaran Canning, sıra borcun tahsiline gelince, Sultan’a,
bu kez diş gösterip, “İngiliz ve
Fransız çıkarlarının hafife alınamayacağını, Osmanlı yönetiminin bizzat
varlığının tehlikeye girebileceğini” hırladı.
İkide bir siperden kafa gösterip Türkiye’ye borçlanma öneren,
Türkiye’nin ekonomisini yerden yere
vuran, medya, siyaset, akademi, bürokrasi, diplomasi dünyasından ET’ ler ortalarda kol geziyor.
ET’lerin ekranlardan, gazete köşelerinden yaydıkları virüs, Corona gibi
akciğerlerideğil, beyinleri tahrip
ediyor.ET’lerle maske ve
mesafemizi koruyalım.
***
Hangi Arınç?
Bülent Arınç’ın 90’larda bir salon konuşmasının video kaydını
izlemiştim. Gayet ikna edici, kavlileyn, mülayim
bir tarzı vardı. Konuyu hatırlamıyorum. Refah Partisi adına konuşuyordu.
Refah Partisi’ni, İslam’a gönül veren insanlar
canla başla destekliyorlardı. Çünkü o günlerde her yerde itilip kakılıyor, dışlanıyor, aşağılanıyorlardı.
Başörtülülere kan kusturuluyordu.
Refah onlara sahip çıkıyordu. Refah Partisi’nin ekonomik
programları falan kimsenin umurunda değildi. Arınç bu duygulara dokunuyordu.
Arınç bugünse; Müslüman Kürtleri
“Zerdüşt” lüğe zorlayan, kadın teröristlere tavizsiz başörtüsüyasağı koyan PKK’ nın, Marksist-Leninist kurucusu Apo için, “Başkan Apo’
nun heykelinidikeceğiz” haykıran
Demirtaş’ın kitabı “Devran” ı methediyor.
Nerden nereye...
Siyaset insana neler yaptırıyor.
Hangi Arınç?