Ekonomik kalkışma
Baştan söyleyeyim ki bu; içinde fazlaca rakam geçmeyen bir ekonomi yazısıdır.
2007 yılından beri yaşadıklarımızı tek tek ele aldığımızda başarılı olmaları durumunda koca bir ülkeyi yıkabilecek güçlü sarsıntılar yaşadığımızı görüyoruz.
Öyle ki Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başındaki isim olan Hakan Fidan'a yönelik "ifade verme" adı altındaki KALKIŞMA başarılı olsaydı iş uzayıp dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'la bitecek olan sürecin yani bir DARBENİN ilk adımı olacaktı.
Sonra dinlemeler dönemi başladı. Cumhurbaşkanımızın ofisi ve evi başta olmak üzere bakanlar, milletvekilleri, sanatçılar birçok kişi yasal görünen soruşturmalar kılıfıyla DİNLENDİ. Bazıları da tamamen GİZLİ SERVİS usulü böceklerle -tıpkı Cumhurbaşkanımız da olduğu gibi- izlendi.
Bütün bunların da diğer tüm olaylardan bağımsız olarak başarılı olması durumunda sonuç aynıydı. Siyasi irade geri adım atsaydı DARBEYE BİLE GEREK KALMADAN iş hal olmuş oluyordu.
Gezi sürecinde durum biraz daha farklıydı. Ağacı mağacı geçtim. FETÖ önderliğinde memleketin uyuyan terörist hücreleri harekete geçirildi. Amaç Taksim Meydanı'nda toplanan bir kaç bin kişiyle 80 milyonun iradesinin esir alınmasıydı ve bunu da gayet acımasız kanlı yöntemlerle yapabilirlerdi.
17 - 25 Aralık sürecinde ise şiddetten çok AKIL vardı. Yargı darbesi başarılı olsaydı bütün bunlara (15 Temmuz vs.) hiç gerek kalmadan hükümet indirilecekti.
25 Aralık'ta ise direkt olarak Erdoğan'a yönelik bir eylem yapılmıştı
Bütün bunlardan sonra 15 Temmuz kanlı ihanet girişimine şahit olduk. Amaçları kesinlikle ama kesinlikle hükümet devirip yerine başka bir hükümet getirmek değildi. İstikrarsız bir yönetim getirilip Türkiye parça parça bölünecek ve ÜST AKLIN Ortadoğu'daki bütün planlarına alan açılacaktı.
İşin buraya kadarki kısmı net. Ama maalesef bizlerin "görmeden inanmam!" düşünce tarzımız yüzünden olayın olmasını ve sonunda ZARAR görmemizi beklememiz yüzünden birçok şeyi önceden söyleyenler dışlanıyor.
Şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntı açık ve net olarak söyleyebilirim ki bir kalkışmadır.
İhanet gecesinde ülkemizi bölüp parçalamaya çalışanlar neler yaptıysa şu anda Türkiye'de bir ekonomik krizin derinleşmesi için piyasa şartlarında değirmene su taşıyanlar var. Neyse ki hepsi takip ediliyor. Hepsi biliniyor.
15 Temmuz da ne yapıldıysa, ekonomik anlamda şu anda o yapılmaya çalışılıyor. Devletin ilgili birimleri 15 Temmuz'daki silahla verilen mücadelenin benzerini piyasalarda veriyor. Müdahale edebildiği kadarına müdahale ediyor.
Dolardaki manipülatif artış ekonomik verilerle alakalı değil. Tamamen Türkiye üzerinde oynanan oyunun bir parçası.
Neyse ki ekonomimiz güçlü ve biz de artık krizlere şerbetliyiz.
"Dolar bozdur" kampanyasının ana amacının ekonomik nedenler olmadığının altını o günlerde çizmiştim.
Şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Dolarını bozduran vatandaş kurun yükselmesiyle ya da düşmesiyle ilgilenmiyordu. Egemen güçlere karşı bir başkaldırıydı o ki halen o başkaldırış devam ediyor.