“Ekonomik İktidar” - “Elit Güç”
Herhangi bir AVM’ ye gidin, mağazaların isimlerini alt alta yazın.
Mağazaların kime/kimlere ait olduklarını araştırın.
Birkaç cılız marka dışında, tekstil sektörünün kahir ekseriyetle laikçi-ulusalcı kesimin tekelinde olduğunu göreceksiniz.
Aynı listelemeyi inşaat sektöründe yapabilirsiniz.
Fayans, musluk, boya, kağıt, kablo, cam v.s., v.s. yine listeleyin, sonuç yine aynıdır.
İnşaat sektöründe kullanılan yüzlerce ara ürünün/malzemenin üreticisi, ithalatçısı kimdir bir bakın bakalım yine aynı sonuca ulaşacaksınız.
İnşaatta da kremanın üzerine laikçi-ulusalcı kesimin oturduğunu göreceksiniz.
Aynı tetkiki bankacılık, medikal, ilaç, enerji, beyaz eşya, mobilya, otomotiv, denizcilik, özel eğitim sahalarında da yapabilirisiniz.
Yine, aynı sonuca ulaşacaksınız.
Ülkenin “ekonomik krema” sı “laikçi-ulusalcı” kesimin avuçlarındadır.
Bankacılık sektörü %95 oranında laikçi-ulusalcı kesimdedir. Yani Türkiye’nin parasının %95 i laikçi-ulusalcı kesimin cebindedir.
Peki, neden böyledir?
Laikçi-Ulusalcı kesimler özel yeteneklerle mi doğuyorlar, özel meziyetleri mi vardır, diğer kesimler yetenek kıtlığıyla mı doğuyorlar, doğuştan kusurlular mı?
Hayır!
Bu bir organizasyondur, örgütlenmedir.
Bu, Mina Urgan’ın “Ben toplumsal haksızlığın ürünüyüm” itirazıyla dillendirdiği, tam bir “toplumsal haksızlık” durumudur.
Böyle bir tekel;
Nasıl, ne zaman, neden oluşmuştur?
Bu tekelleşme “tek parti” döneminde oluşmuş olabilir mi?
Laikçi-ulusalcı “Ekonomik Elit” “tek parti” ye diyet ödüyor olabilir mi?
Bu “laikçi- ulusalcı” “Çıkar Grubu” müşterek menfaatlerinin farkında olup müşterek ve organize hareket etmektedirler.
Siyasette tepkileri beklenenlerin iktidarlarına zımni iktidar deniyor.
Çoğu kez zımni iktidar ortaya çıkmaz. Bu nedenle zımni iktidarı bilmek güçtür. Eğer siyasal karar alanlar, bu güçlü kişilerin tepkilerini tahmin edemezlerse, bu kişiler gerçek iktidarlarını gösterirler.
“Gezi” de olduğu gibi...
“Zımni iktidar” için, Mills şu yorumu yapmıştır;
“Amerika toplumu üzerine yapılan araştırmalarda, seçimle gelmemiş bir “Güç Eliti” nin, hükümeti ve devleti idare ettiği ve kararların alınmasında bu “Güç Eliti” nin söz sahibi olduğu görülür., Modern toplumun büyük kurumlarını -şirketler, ordu, devlet kuruluşları vb.- hiyerarşik mevkilerini ellerinde tutanlar, eliti meydana getirmektedirler. Bu eliti oluşturanlar, müşterek menfaatlerinin farkında olup, birlikte hareket etmektedirler.”
Evet, bu kesimler diğer kesimlere göre daha eğitimlidirler.
Eğitimli olmak bu ekonomik piramidin en üstünde olmanın sebebi midir, sonucu mudur?
Bu kesimler neden, çoğunlukla CHP’de ve onun değişmez ilkeleri çerçevesinde örgütlenmişlerdir?
Laikçi-ulusalcı kesimin tabanının, bu kremadan payları nedir?
Laikçi-ulusalcı piramidin tepesindekiler dozerle götürürlerken laikçi-ulusalcı taban çay kaşığıyla iktifa etmeye nasıl razı edilmişlerdir?
Sözde sosyal demokrat olan “laikçi-ulusalcı” taban piramidin tabanı olmaya “ne” karşılığında “rıza” göstermektedirler.
Onlara sağlanan nedir?
Laikçi-ulusalcı taban, neden piramidin tepesindeki “krema” nın fanatik ve radikal fedaisidirler?
Buna nasıl ikna edilmişlerdir?
Laikçi-ulusalcı taban piramidin “ilkelerine” bu denli neden biat ettirilmişlerdir?
Seçilmiş iktidarlar, zımni “ekonomik iktidar” la uyumlu olabildikleri ölçüde iktidar olabilmektedirler.
Bu ulusalcı-laikçi elit, CHP muhalefetteyken de iktidardır. Hacıyatmaz gibi hep iktidardırlar.
Sizin, yani Anadolu’nun oyları, sadece, iktidarın ortağını olabilmektedir.
“İktidar kayıtsız şartsız milletin” değildir!
Ulusalcı-laikçi kremanın, seçilmiş iktidarlar için, kayıt ve şartları vardır.
Acaba anayasanın değişemeyen ve değişmesi teklif dahi edilemeyen maddeleri, “ekonomik krema” nın “zımni iktidarını” kayıtsız ve şartsız korumak için midir?
Neden bu “ekonomik elit” ya da “güç eliti”, global emperyalist güçler/ülkelerle hep “kanki” dir?
Bu “Ekonomik Elit” Türkiye’deki “Batı Lobisi” midir?
“Ekonomik Elit”, neden, emperyalizme biatlıdır?
“Ekonomik Elit”, ne karşılığında Türkiye’nin başına “Gezi” çorabını örmüştür?
“Ekonomik Elit” in tekstil sektöründeki elebaşlarından biri, “Gezi” de, ne uğruna “çapulcu” olup Taksim’e seğirtmiştir?