Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2459.68
BIST 100
9832.92
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Kasım 2022

Ekonomik güvenliği tehdit

Türkiye’nin gerek yurtiçinde gerekse sınır ötesinde terörle mücadelesi kararlılıkla devam ediyor.

Türkiye, cumartesi gününü pazar gününe bağlayan gece sınır ötesine yönelik gerçekleştirdiği Pençe Kılıç Hava Harekâtı ile hem terör örgütlerine, hem de onların yurt içi ve yurt dışındaki destekçilerine önemli bir mesaj vermiş oldu.

BM antlaşmasının 51. maddesinden doğan meşru müdafaa hakkını kullanarak gerçekleştirdiği bu harekât ile terörle yerinde mücadeleye devam ettiğini ilan etmiştir.

Türkiye’nin son yıllarda yükselen güç olarak görülmesi sebebiyle mevcut güçlerin bu durumdan rahatsız oldukları ve Türkiye’nin yükselişinin önüne geçmeye çalıştıkları bilinen bir gerçektir.

Özellikle son yirmi yıldır büyüyen ekonomisi, nitelikli insan kaynağı, askeri gücü, “dünya beşten büyüktür” diyerek küresel yönetişim için alternatif fikir ortaya koyması, tahıl koridoru gibi diplomatik girişimlerle küresel yönetimde daha etkili bir rol oynaması, büyüyen uluslararası finans gücü, artan ihracatıyla birlikte küresel ekonomiyle artan entegrasyonu ve siyasi istikrarı sebebiyle yükselen güç olarak görülmektedir.

Özellikle savunma sanayinde dışa bağımlılığını büyük ölçüde azaltan Türkiye, enerji yatırımları ve keşifleriyle dışarıya bağımlılığını da azaltma çalışmalarını sürdürüyor.

Yeni ekonomi modeliyle birlikte üretim, yatırım, istihdam, ihracat ve cari fazla politikası diyerek ekonomik güvenliğini de sağlama yolunda büyük bir adım attı. Nitekim 2021 yılı Ekim ayı gibi başlayan yeni modelde Merkez Bankası faiz indirimi yaptıkça döviz kuru hızla yükselirken son yapılan faiz indirimi kararı sonrası döviz kurunda herhangi bir hareketliliğin yaşanmadığı görüldü.

Geçen yıllarda terör saldırıları olduğu zaman borsa düşüşe geçer, döviz kuru yükselirdi. Son yaşadığımız ve hepimizin ciğerini yakan İstiklal caddesinde yaşanan hain terör saldırısı sonrası döviz kurunda yükseliş olmadığı gibi borsa düşmeyip aksine yükselişe geçti.

Uygulanan faiz politikası sebebiyle sıcak paranın büyük ölçüde ülkemizden çıkması Türkiye’ye dışarıdan gerçekleştirilecek döviz kuru saldırılarını engellemeye başladı. Aynı şekilde KKM politikası da cari fazla verilmesi sürecine kadar içeriden döviz talebinin artmasının önüne geçmekte ve döviz kuru atağı yaşanmasını engellemektedir.

Askeri güvenliği gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yapılan operasyonlar ve harekâtlarla büyük ölçüde başarılı bir şekilde sağlayan Türkiye, ekonomik güvenliğin sağlanması konusunda da büyük bir başarıya imza atıyor.

Döviz kurunun yükselmemesi, faiz oranlarının düşük olması sebebiyle tasarruflarını Borsa’ya yönlendiren vatandaşlarımız enflasyon karşısında reel getiri elde etmeye başladı.

Ancak maalesef bir siyasetçinin çıkıp borsanın yükselişinin gerçek olmadığı, döviz kurunun zorla sabit tutulduğu gibi asılsız iddialarla ortaya çıkıp, adeta dış güçlerin ekonomik tetikçiliğini yapmasına şahit olduk.

Sanayi üretiminin, sanayi ciro endeksinin, ihracatın, işletme kârlılıklarının artarak devam ettiği bir ortamda borsaya ilginin artması kadar doğal bir durum olamaz. KKM ve diğer makro ihtiyati tedbirler ile dövize yönelmeyi engelleyen Merkez Bankası, BDDK ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın döviz kurunu zorla (döviz satışlarıyla) dengede tutmak gibi bir gayreti olmayacağını anlamak zor olmamalı. Kaldı ki Merkez Bankası’nın rezervlerindeki artış bu iddiaları zaten yalanlar nitelikte.

Borsa, işletmelerin ucuz, faizsiz, vatandaşlarla ortaklık kurarak finansman sağlama yoludur. Bu nedenle bankalardan faizle borç almaya kıyasla çok daha mantıklıdır. Döviz kurunun dengelendiği, faiz oranlarının enflasyon karşısında çok düşük olması sebebiyle borsaya yönelimin arttığı bir ortamda borsanın suni bir yükselişte olduğunu iddia etmek en hafif tabirle cehalettir. Eğer bu şekilde değilse ekonomik tetikçiliktir. Böyle bir ortamda birçok kişi borsanın kumar olmadığını, oyun olmadığını ve yatırım aracı olduğunu öğrendi.

Küresel ekonomi enflasyonu düşürmek için faiz artırımı, bilanço küçültme politikalarıyla büyümeden, istihdamdan taviz verirken borsaları düşmektedir. Türkiye’de ise bu politikaların aksine büyüme ve istihdamı öncelediği için işletmelerin kâr etmesiyle birlikte borsanın yükseldiğini görüyoruz.

Böyle bir duruma rağmen dünya borsalarına göre hâlâ ucuz olan BİST, büyük ölçüde yerli vatandaşların yatırımlarıyla yükselişini sürdürüyor. İstikrarın sağlanmasıyla birlikte yabancı yatırımcıların gelmesinin BİST’in daha hızlı yükselmesini sağlayacağını görmemek için akıl tutulması yaşamak gerekir.