Ekonomik diplomasi
Küresel ekonomide yaşanan türbülans tüm dünyayı etkilemeye devam
ediyor.
COVID-19 Pandemisi küresel dengelerdeki değişmeyi katbekat
artırarak siyasi ve iktisadi dengeleri altüst etti.
Milliyetçi söylemlerle seçilen ABD eski başkanı Trump, COVID-19
pandemisinin neden olduğu ekonomik türbülans sebebiyle girdiği seçimlerde
seçilememiş yerini mevcut ABD Başkanı Biden’a devretmişti.
Pandemi sürecinin siyasi ve iktisadi etkilerinin yoğun bir şekilde
yaşandığı dönemde bir de Rusya-Ukrayna savaşı çıkınca uygulanan yaptırımlar
sebebiyle yaşanan dalgalanma şiddetini daha fazla artırdı.
Geçtiğimiz haftalarda İngiltere kabinesinde birbiri ardına gelen
istifalar sonunda İngiltere Başbakanı Boris Johnson da istifa kararı almak
zorunda kaldı.
Doğalgaz ve petrol başta olmak üzere enerji alanında büyük
problemler yaşanırken çeşitli emtia ve tahıl konusunda da büyük sorunlar
yaşanmaya devam ediyor. Tahıl sorununun çözümü için Türkiye devreye girmiş ve savaşın
yaşandığı bölgelerden tahıl ithal eden ülkelerdeki yaşanan sorunların çözümünde
aktif rol oynamaya devam etmektedir.
Türkiye’nin küresel problemlerin çözümünde aktif rol oynaması
Türkiye’nin bölgesel ve küresel gücünü giderek artırdığı söylenebilir. Nitekim
Türkiye’nin son dönemdeki diplomatik başarıları tüm dünyanın ilgisini çekiyor.
Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden yürütülen barış diplomasisi, tahıl
sorununun çözümü için yürütülen diplomatik adımlar, Ukrayna’ya TB2 SİHA satışı
ve bağışları Türkiye’nin son dönemdeki kritik diplomatik adımları olarak göze
çarpıyor.
Bu süreçlerin öncesinde COVID-19 pandemisinin ilk dönemlerinde
birçok Avrupa ülkesi maske ve temizlik ürünleri sorunu yaşarken Türkiye’nin bu
ülkelere maske ve temizlik ürünleri hibeleri göndermesi de Türkiye’nin
yürüttüğü diplomatik adımlara örnek olarak gösterilmektedir.
Türkiye, diplomatik ilişkilerini sadece yardım ve bağışlarla değil
aynı zamanda uyguladığı veto politikaları üzerinden de yürütmektedir. İsveç ve
Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto eden Türkiye imzalamak zorunda bıraktığı
mutabakat metniyle PYD/YPG ve FETÖ terör örgütlerinin uluslararası antlaşmalara
dahil edilmesini sağladı.
Türkiye’nin gerek sert güç gerekse yumuşak güç unsurlarını ihtiyaca
göre kullanmasıyla gerek bölgesel sorunların gerekse küresel sorunların çözümünde
ciddi boyutlarda yol kat ettiğini görebiliyoruz.
Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve
çeşitli etkenler sebebiyle Çin’den Avrupa’ya Rusya üzerinden giden lojistik
şirketleri bu yolu kullanmak istemediklerini belirtmeye başladılar. Rusya
üzerinden Avrupa’ya gitmeyen lojistik firmalarının yolunun Türkiye üzerinden geçmesi
bekleniyor. Bu bağlamda Türkiye’nin küresel boyuttaki etkinliği de giderek
artacaktır. Aynı şekilde Türkmen petrollerinin TANAP üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya
ulaştırılması konusunda da adımlar atıldığı taktirde Türkiye diplomatik gücünü
daha fazla artıracaktır.
Tüm bu diplomatik başarılar beraberinde ekonomik yatırımları
getirecek ve Türkiye’nin üretim, istihdam, ihracat ve büyüme gibi önemli
ekonomik verilerine olumlu yansımaları olacaktır.
Gerek bölgesindeki terörle mücadele gerek mavi vatan olarak
adlandırılan deniz sınırlarımızın korunması, gerekse yürütülen diplomatik
adımlar Türkiye’nin yeni küresel dengelerde etkisinin ve önemlinin çok daha
fazla olmasını sağlayacaktır.
Bazen gazete ve televizyonlarda Türkiye’nin yalnızlaştığı
söylemlerine şahit oluyoruz. Bu söylemlerde bulunanların göstermek istemediği
hatta görülmesini engellemek istedikleri husus şu; Türkiye, kendi hak ve
menfaatlerini korurken sert güç kullanırken ilişki düzeyini sağlıyor. Diğer
taraftan da maske, tahıl ve SİHA diplomasisiyle yumuşak güç kullanarak uluslararası
ilişkilerine farklı boyutlar katıyor. Kullandığı yumuşak güç unsurlarıyla
sadece doğrudan ilişkide olduğu ülkelerde değil dolaylı olarak bu süreçten
etkilenen ülkelerle de yeni diplomatik ilişkilerin kurulmasını sağlıyor.
Örneğin, Ukrayna ve Rusya’dan tahıl ithal eden Afrika ülkeleri başta olmak
üzere SİHA satış ve bağışlarıyla, ikinci ve üçüncü ülkelerle de ilişkilerine yeni
boyutlar kazandırıyor.
Diplomatik ilişkilerin birçok ekonomik faydaları olurken hak ve menfaatlerin korunmasında da önemli kazanımları oluyor.