Ekonomik denge ve adalet için İslâm
İsmi, görüntüsü ne olursa olsun, beşeri sistemler, zengini daha zengin, fakiri de daha fakir yapmaya göre programlanmıştır. Dolayısıyla her vesileyle fakirden zengine doğru aktarma yaparlar. “Enflasyon” “devalüasyon” “zam” “kredi” “bono” “tahvil” “ihale” vb. her uygulama bunun vasıtalarıdır. Ancak İslam, zengini de hiç yormadan gayet hikmetli bir şekilde, zenginden fakire doğru aktarır. Böylece gelir dağılımında bir denge meydana gelir. “Zekât” “fitre” “fidye” “kefaret” “sadaka” “hibe” “infak” ve her tür yardımlaşma yolları bunun vasıtalarıdır.
İlahi sistem, zekatı kazançtan değil
servetten almaktadır. Ama beşeri sistemler, vergiyi kazançtan almaktadırlar.
Dolayısıyla zekat, kazançtan değil servetten alınır. Beşeri sistemlerde yeterince
Allah (cc) korkusu taşımayanlar, değişik hile ve entrikalarla kazançlarını çok
az, hatta yok olarak gösterebilirler. Ancak servetlerini gizleyemezler ve
zekatlarını vermek zorundadırlar. Kaldı ki İslam toplumunda fertler, vergi
kaçırma telaşında değil, hayırda yarışma sevdasında olurlar. Birilerinin hayal
gibi gördükleri bu erdemler, asırlarca yaşanmış gerçeklerdir. Ve yine de
yaşanacaktır İnşallah. Hele bir ümmet ayağa kalksın ve İslam’ın adalet
sistemini gereği gibi ikame etsin…
70 Milyon 7 Milyar İnsandan
Daha Zengin
Zenginlerle fakirler arasındaki
gelir eşitsizliğinin artarak devam ettiğini belirten Oxfam, 2016 yılında
dünyanın yüzde 1'lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan
yüzde 99'undan (Yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olacağını
açıkladı.
Oxfam'ın raporuna göre 62 "süper zenginin" toplam serveti, dünyanın
nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla olduğu belirtildi. Bir yıl önce,
dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 "süper zenginin"
servetine denk geliyordu.
2010-2015 yıllarında dünyanın en
yoksul yarısının nüfusu 400 milyon artmasına rağmen servetleri yüzde 41
oranında geriledi. Yine aynı zaman diliminde dünyanın en zengin 62'sinin
serveti ise 500 milyar dolardan 1.76 trilyon dolara yükseldi.
En Yoksul Yüzde 20 Günde 1.90 Dolarla Geçiniyor
Oxfam'ın geleneksel olarak
yayımladığı rapora göre, dünya nüfusunun yüzde 20'si aşırı yoksulluk sınırı
olan günlük 1.90 dolar gelir ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Söz konusu
rakam 1988 ile 2011 yılları arasında neredeyse hiç değişmedi. Servet
piramitlinin en tepesinde yer alan yüzde 10'lük kesimin gelir düzeyinin bu
zaman diliminde yüzde 46 arttığı belirtildi.
Necip fazılın dediği gibi:
Allah’ın on pulunu
bekleyedursun on kul,
Bir kişiye tam
dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt
yapmaz kuzulara şah olsa
Yaşasın kefenimin
kefili karaborsa.
Bu
arada şunu da unutmayalım. Bu istatistikleri yapan kuruluşların, öyle gelir
dağılımında adaleti gerçekleştirmek falan gibi bir hedefleri yoktur. Bu
kuruluşlar yine küresel baronların malıdır. Sadece sömürü çarkı zedelenmesin
diye, tedbir amaçlı kimi araştırmalar yaparlar. Yani fakirler ne ölsün ne de
dirilsin. Ölürlerse kölelik yapacak kimse kalmaz. Bu durumda küresel emperyalistler
zarar eder. Dirilip ayağa kalkmaları durumunda da sömürülmeleri zorlaşır.
Firavun
da yedi yıl boyunca doğan tüm erkek çocukları öldürtmüştü. Bürokratları “sayın
kralımız! Böyle giderse kölelik yapacak kimse kalmayacak. Diye uyarınca, bir
yıl öldürülüp, bir yıl da sağ bırakılmalarını emretmişti. “Aman ya Rabbi! Bu
gece dün geceye ne kadar da benziyor.” Evet, maalesef firavunlar da firavni
düzenler de hep aynı. Filim fırıldak hep aynı… Sadece oyuncuların isimleri ve
senaryoların başlıkları değişiyor.
Sonuç
olarak, insanlık dünyada huzur ve güven, ahirette ebedi saadet ve cennet
istiyorsa, İslam’ın adaletine teslim olmak zorundadır. Gelir dağılımında denge;
İslam’ın zekât sisteminin tam olarak yerleştirilmesi ve faiz belasının def
edilmesiyle mümkündür. Sosyal barış ve sosyal adalet de yine vahyin ilke ve
prensipleriyle mümkündür.