Ekonomik Çatışmalar Şiddetlendi
Çağ açıp çağ kapatan ve dünya tarihine altın harflerle kazınan İstanbul'un fethinin 564. Yıl dönümü kutlu olsun.
Tarih boyunca çeşitli savaşlar yapılmış, savaşları kazanmak için daima entrikalar kurulmuş, savaşan taraflar birbirlerine oyunlar oynamıştır. Ancak binlerce yıllık tarih boyunca günümüzde yaşandığı gibi karmaşık bir savaş yaşanmamıştır. Günümüzde yaşanan savaş ne bir meydan savaşı ne de soğuk savaş. Tarafları keskin çizgilerle belli olmayan, ihanetlerle dolu, bir gruba vekalet verilerek yürütülen asimetrik bir savaş yaşanıyor.
Ekonomik, askeri, diplomatik, teknolojik, siber, medya ve daha birçok cephede yürütülen yeni nesil savaşta silahlar ve savaş yöntemleri çok değişti.
Yaşanan bu savaşın anlamak için haberleri farklı bir bakış açısıyla okumak gerekiyor. Çünkü savaşın adı geçmeden, liderlerin birbirlerinin yüzlerine gülerek, ortaklık ve mutabakat imzaları atarak yürüttükleri bir savaş yaşıyoruz.
Son günlerde, yaşanan savaşta çatışmaların şiddetlendiğini görüyoruz.
Geçen hafta İngiltere'nin Manchester kentinde bir konserde terör saldırısı yaşandı. Patlamada 22 kişi hayatını kaybederken, en az 59 kişi yaralandı. BREXIT süreci başladığından beri İngiltere'de terör saldırılarının arttığını görüyoruz. Bir diğer yandan 8 Haziran'da İngiltere'de seçim olacağını düşünürsek yaşanan küresel savaşın İngiltere'deki yansımalarını daha net görebiliriz.
Manchester saldırısının ardından savaşın cephesi bir anda ekonomiye kaydı. Mercedes'in Almanya'daki 11 merkezine 230 polis 23 savcı ile eş zamanlı baskın düzenledi. Hatırlarsanız Volkswagen ile başlayan emisyon skandalında Alman üretici şimdiye kadar 22 milyar Euro'dan fazla tazminat ve para cezası ödemek zorunda kalmıştı. Eğer Mercedes de olası bir tehditle karşı karşıya kalırsa bu Alman otomobil sektörüne vurulmuş ikinci büyük darbe olabilir.
Sonrasında ABD hükümeti, İtalyan otomobil üreticisi Fiat Chrysler aleyhine 2014 yılından bu yana satılan 104 bin adet dizel motorlu araçta gizli yazılım kullanarak egzoz emisyon kontrollerinden kaçtığı gerekçesiyle dava açtı.
Daha sonra ise emisyon davalarıyla başı dertte olan otomotiv devleri kervanına ABD'li otomotiv şirketi General Motors da katıldı. ABD'deki tüketiciler, otomotiv devi General Motors'a emisyon kurallarını ihlal ettiği iddiasıyla dava açtı.
Tüm bunların ardından Maliye Bakanlığı, Google'a Türkiye'deki reklam satış faturalarını İrlanda'dan kestiği ve vergi kaybına neden olduğu için 300 milyon TL ceza kesti. Önceki haftalarda ise İtalyan Rekabet ve Piyasa Kurumu, WhatsApp'ın Facebook tarafından satın alınması sonrası kullanıcıları, kişisel bilgilerini Facebook'la da paylaşmaya zorladığı gerekçesiyle 3 milyon euro ceza kesmişti.
Nitekim önceki yazılarımda da belirttiğim üzere şirketlere kesilen cezalar sadece yukarıda belirttiğim şirketlerle sınırlı değil. İngiliz enerji devi BP, Amerika'nın teknoloji devi Apple, Coca-Cola, Alman Deutsche Bank, JP Morgan Chase, Bank of America şirketleri de küresel savaşta kesilen cezalardan nasiplerini almışlardı.
Çatışmaların NATO liderler toplantısının hemen öncesinde olması elbette tesadüf değildi. Ülke liderleri bu zirvede ikili görüşmeler gerçekleştirdi bu görüşmelerde ülke güçleri ölçüsünde birbirlerine hamleler yaptılar. 21. Yüz yılda cephe savaşlarının bitmesiyle yerini alan hibrit savaşları asimetrik politikalar ile kurulan yeni düzende boy gösterdi.
NATO toplantısının temel hedefi terörizm ile mücadele olsa da ülke liderlerinin yaptıkları görüşmeler ile kurulan yeni düzende yapılacak pazarlıklar için bir buluşma bahanesi olmuştur. Zirve sonuç bildirgesine bakıldığı zaman NATO'nun bütün üye ülkelerinin koalisyonda olmasına rağmen NATO'nun koalisyona destek vereceği yönünde açıklama yapması bu fikrimi destekler niteliktedir. DAEŞ terör örgütü kurulan yeni düzende Ortadoğu coğrafyasında haritaların yeniden çizilmesi, yeraltı ve yer üstü kaynaklarının kimin ne kadar alacağı yönünde bir pazarlık vesilesi olmuş sadece Türkiye bu coğrafyada yaşanan insanlık dramına sessiz kalamamış, milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmıştır.
Türkiye'nin son bir ayda ABD, Çin, İngiltere, Hindistan, Fransa, Rusya, Almanya, AB ve daha birçok ülke lideriyle yapılan görüşmelere bakıldığında daha aktif bir dış politika izlediğini göstermektedir. Nitekim bu hareketlilik kurulan yeni düzende Türkiye'nin yeni konumunu da tayin edecektir. Türkiye'nin hem sahada hem de masada olması eski küresel güçlerin hoşuna gitmediği için Türkiye'ye karşı çeşitli entrikalar kurmakta ve becerebilirlerse masa dışı bırakmaya, bu mümkün olmadıkça da Türkiye'nin yeni düzendeki payını azaltmaya çalışmaktadırlar.
Görüldüğü üzere tarih boyunca insanlar değişse de insanlık değişmemiş, haçlı ordusu hala İstanbul'un acısını yaşarken entrikalarından da vazgeçmemiştir. Tarih boyunca olduğu gibi Türkiye bu entrikaların üstesinden gelerek yoluna devam edecektir.