Ekonomide neler olacak?
Ekonomik meseleler tartışılırken bazen gerçekleri görmezden gelip umutlar üzerinden yorumlar yapılıyor.
Türkiye’de bir kesim var,
hâlâ, “18 TL’ye çıkacak sakın dolarınızı bozmayın” çağrısı yapıyor. Bunların
derdi doların bozdurularak dövizin düşmesini engelleyip tekrar dolara olan
talebi artırarak 15 TL üzerinden aldıkları dolarları bozdurup zararlarını
telafi etmek. Bu ümitlerini de (analiz demiyorum) ABD Merkez Bankası FED’in
mart ayında büyük ihtimalle yapacağını ilan ettiği faiz artırımını yapması
durumuna dayandırıyorlar.
FED’in faiz artırımı
yapacağını duyurması sonrası piyasalar zaten bu durumu önceden fiyatlar.
Nitekim Türkiye dışında
birçok ülkede döviz hareketlerinin yaşandığını, Türkiye’nin bu durumdan en az
etkilenen ülke haline geldiğini görebiliyoruz.
Nedeniyse yine piyasanın
kendi iç dinamiklerine bağlı olarak sürecin ilerlemesidir.
Çünkü piyasada döviz kuru,
arz ve talep dengesine dayanır. Türkiye’de dövizin yükselmesinin iki yolu var. Ya
piyasada döviz azalacak yani Türkiye’deki sıcak para yurt dışına çıkacak veya
dövize olan talep artacak. Bu iki neden dışında döviz kurunu yükseltecek bir
etken yok.
Arz kısmına bakıldığında
Türkiye izlediği yüksek negatif faiz politikasıyla sıcak paranın büyük bir
kısmının Türkiye’yi terk etmesine zemin hazırladı ve nitekim öyle de oldu.
Türkiye’de sıcak para
miktarı oldukça azaldı. Kalan sıcak paranın bir kısmı ya vadesinin bitmesini
bekliyordur veya hiç çıkmaya niyeti yoktur. Çünkü bu kadar yüksek negatif reel
faiz durumunda Türkiye’den çıkmamasının başka bir açıklaması olamaz. Bu nedenle
kısa vadede arz tarafında önemli bir azalma yaşanmasını beklemiyorum.
Talep kısmına
bakıldığında ise 20 Aralık tarihinde açıklanan kur korumalı TL vadeli mevduat
ve katılım hesaplarına yönelmeyle beraber dövize yönelmek yerine bu politikaya
geçiş döviz talebini azalttı. Dövizin
son 2 ayda dengelendiğini gören vatandaşın kur korumalı TL vadeli
mevduat/katılım hesaplarına geçişlerinin hızlandığını görebiliyoruz.
Süreç içinde öncelikle
yeni kazanılan TL cinsinden yönelmeyle başlayan süreç devamında dövizlerin
bozdurularak TL’ye geçişinin yaşanmasına yol açtı.
Bundan sonraki süreçte bu
politikaya geçişin artarak devam edeceğini söylemek mümkün.
Neden mi?
Çünkü şu an Türkiye’de
yaşanan yüksek enflasyon durumunda döviz kurundaki yükselişin enflasyondan daha
az olması sebebiyle dövizde kalanlar TL cinsinden zarar ediyorlar.
Örnekle açıklamak
gerekirse; enflasyonun 3 ayda %15-20 seviyesinde olduğunu varsayarsak döviz
kuru %15’in altında yükselirse enflasyona karşı kendi parasını koruyamamış
olacak. Kur korumalı mevduat/katılım politikasıyla en azından faiz/kâr payı
alma imkânı var. Olur da zaten bu orandan fazla yükselirse kur korumalı mevduat
hesabına geçenlerin zararını devlet zaten karşılayacak. Ancak bu politikaya
geçişlerin olması nedeniyle kısa vadede dövize talebi artıracak başka bir etken
görünmüyor.
Tüm bu perspektiften
bakıldığında arz tarafında da talep tarafında da FED’in faiz artırması
durumunda Türkiye piyasasında döviz kurunu yükseltecek herhangi bir neden
görünmüyor.
Doların 14’ün altında
zorla tutulduğunu iddia edip 14 seviyesi kırıldığında tekrar 18’e çıkacağını
iddia edenler, beklentilerini hatta umutlarını dile getiriyorlar. Bunun yanında
kur korumalı TL vadeli mevduat/katılım hesaplarına yönelmeyi engelleyerek,
hükümetin de başarısız olmasını sağlamak için söyleniyor. Kendi zararlarını
azaltmak için başkalarını zarara sokacak her türlü işin içine
giren/girebilecek/hatta girecek olan bu insanların söylediklerine itibar
etmemek gerekir.
Hal böyleyken dövizde
kalmanın bir getirisi olmadığı/olmayacağı için, döviz almanın bir anlamı
yoktur. Evde yastık altında tutulan paranın ekonomiye bir faydası olmadığı gibi
zararı da oluyor. Paranın ister altın ister döviz, ister se TL cinsinden olsun
yastık altında tutulması paranın piyasadan çekilmesi ve atıl durmasına neden
olmaktadır. Yastık altındaki paraların kur korumalı TL vadeli mevduat/katılım
hesaplarında durmasıyla yatırım/üretim yapacak olan işletmelerin daha uygun maliyetle
finansman ihtiyaçlarının giderilmesine destek olurken üretimi, istihdamı,
ihracatı artırarak ekonomide istikrarın sağlanmasına destek olacaktır. Faiz
oranları düşer, yatırımlar artar, üretim artar, istihdam artar, işsizlik ve
enflasyon düşer.
Bu bağlamda yapılması
gereken tasarrufların yastık altında tutulmasından ziyade kur korumalı TL
vadeli mevduat/katılım hesaplarına geçmektir.