Dolar (USD)
34.47
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2953.35
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Eylül 2024

Ekonomide dalgalar ve durgunluk sinyalleri

Türkiye ekonomisinde son haftalarda dikkat çeken gelişmeler, ekonomi yönetimi açısından karmaşık bir tablo ortaya koyuyor. Hem olumlu hem de olumsuz sinyallerin bir arada olduğu bu süreçte, bankacılık sektöründen enflasyona, ihracat rakamlarından güven endekslerine kadar birçok başlık, gözlerin yeniden ekonomiye çevrilmesine neden oldu.

Geçtiğimiz haftaya kıyasla en dikkat çekici gelişme, Merkez Bankası rezervlerindeki artış oldu. 30 Ağustos itibarıyla 156,7 milyar TL seviyesinde olan toplam rezervler, 6 Eylül’de 166,4 milyar TL’ye yükseldi. Elbette, bu artış finansal istikrar açısından pozitif bir sinyal. Fakat soru şu: Bu artış, sürdürülebilir mi? Zira geçmişte benzer iyileşmelerin hızla geri döndüğüne şahit olduk. Rezervlerdeki artış, kısa vadeli dış borç ödemeleri ve döviz kuru dalgalanmaları karşısında bir tampon görevi görebilir, ancak rezervleri uzun vadede güçlendirmek için daha geniş çaplı yapısal reformlara ihtiyaç olduğu aşikâr.

Bir diğer dikkat çeken nokta, ihracat verileri. Ağustos ayında ihracatta %2,4’lük bir artış kaydedilmiş durumda. İlk bakışta sevindirici bir gelişme gibi görünse de, sektörler arası dengesizlikler bu artışın arkasındaki asıl hikâyeyi ele veriyor. Otomotiv sektöründe ihracat %3,4 artarken, çimento ve toprak ürünleri gibi sektörlerde %8,4’lük bir düşüş yaşanmış. Buradan çıkarılacak ders, Türkiye’nin ihracat portföyünün çeşitlendirilmesi gerektiği gerçeğidir. Sadece birkaç sektörde yaşanan büyüme, genel ihracat artışını sürdürülebilir kılmak için yeterli olmayacaktır.

Enflasyon cephesinde ise çanlar çalmaya devam ediyor. Ağustos ayında Yİ-ÜFE’deki %1,68’lik artış, özellikle enerji fiyatlarındaki %3,04’lük yükseliş ile birlikte değerlendirildiğinde, halkın cebini daha da zorlayacak gibi görünüyor. Enerji fiyatlarının yukarı yönlü baskısı, üretim maliyetlerini artırarak enflasyonu tetiklemeye devam ediyor. Üreticinin bu maliyeti tüketiciye yansıtacağı aşikâr. Bu da önümüzdeki aylarda TÜFE’de yukarı yönlü bir hareketin sinyallerini veriyor. Ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadelede daha proaktif olması gerektiği açık.

Tüm bu gelişmelere rağmen ekonomik güven endeksi ise düşüşte. Temmuz ayında 120,4 olan endeks, Ağustos ayında 117,1’e geriledi. Güven endeksindeki bu düşüş, piyasa aktörlerinin geleceğe dair endişelerini yansıtıyor. Belirsizlik ortamı, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve enflasyonist baskılar, yatırımcıları temkinli olmaya itiyor. Kısacası, güven zedelenmiş durumda ve bu durumun toparlanması için sağlam bir ekonomik programa ihtiyaç var.

İşsizlik oranı ise hafif dalgalanmalarla birlikte endişe verici bir tablo sergiliyor. Mevcut verilere göre genel işsizlik oranı %9,2 seviyesinde, genç nüfustaki işsizlik ise %17,7’ye ulaşmış durumda. Özellikle genç nüfustaki bu yüksek oran, iş gücü piyasasında kalıcı yapısal sorunların olduğunu gösteriyor. Hizmet sektörü dışındaki alanlarda yeterince iş imkanı oluşturulamaması, ekonomik büyümenin sosyal refah üzerindeki etkisini sınırlıyor. İnşaat sektöründe ve hizmetlerde yaşanan dalgalanmalar da iş güvencesizliği sorununu daha da belirgin hale getiriyor.

Sanayi üretimi tarafında ise karmaşık bir tablo karşımıza çıkıyor. Toplam sanayi üretimi geçtiğimiz aya kıyasla %0,4’lük hafif bir artış gösterse de, özellikle ara malı üretiminde %4,3 gibi ciddi bir gerileme yaşandı. Bu durum, üretim zincirindeki sıkıntılara işaret ediyor ve sanayi kapasitesinin tam anlamıyla kullanılmadığını ortaya koyuyor. Dayanıklı tüketim malları ve yatırım mallarında gözlemlenen artışlar ise, sanayi üretiminin bazı segmentlerinde toparlanma yaşandığını gösteriyor. Ancak, madencilik ve enerji üretimindeki gerileme, üretim yapısının çeşitlendirilmesi ve enerji arz güvenliği konusundaki sorunların çözülmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyor.

İç ticaret verileri incelendiğinde, perakende satış hacmi endeksi ve tüketici talebinde karışık sinyaller alıyoruz. Temmuz ayında iç ticaret hacmi bir önceki aya kıyasla %0,6 oranında azalırken perakende satış hacmi bir önceki aya göre %0,8 oranında artış gösterdi. Yaz dönemi ve tatilin etkisiyle vatandaşların yazın harcamalarını artırdıkları göz önüne alınırsa bu artışın çok sınırlı kaldığı söylenebilir. Ayrıca kapanan şirket sayısındaki artışın %42,9 gibi yüksek bir seviyede seyretmesi, ticari faaliyetlerde zorlukların devam ettiğine işaret ediyor.

Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi son haftalarda bir yandan toparlanma işaretleri verirken, diğer yandan belirsizliklerle mücadele etmeye devam ediyor. Rezerv artışları, kısa vadede umut verse de enflasyon ve güven endekslerindeki düşüşler, derin yapısal reformların aciliyetini ortaya koyuyor. İhracat cephesindeki sektörel dengesizlikler ise ülkenin dış ticaret stratejisinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Önümüzdeki haftalarda ekonomi yönetiminin bu sorunları ele alış biçimi, ülkenin ekonomik geleceğini şekillendirecek en önemli unsurlardan biri olacak.