Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Haziran 2023

​Ekonomi yönetiminin sıcak para planı

“Evet, faiz artışı da yapıldı. Ama olaylar hiç de beklendiği gibi gelişmedi” diye düşünenler hata ediyor. Aslında her şey normal sürecinde ilerliyor. Basit dille tane tane anlatalım. Ondan sonra da bizi bekleyen olası senaryoları, iyi ve kötü yanlarıyla birlikte tartışalım.

Malumunuz yeni ekonomi yönetiminin “rasyonele dönüş” başlığı altında yaptığı açıklamalar sonrası ciddi bir faiz artışı hususunda içeride ve dışarıda beklentiler oluştu. Fakat enflasyonla mücadele için faiz enstrümanının kullanılmasından önce halledilmesi gereken bir başka husus var. O da döviz kıtlığı. Dövizdeki varlığı problemi çözülmeden faiz enstrümanıyla enflasyonla mücadele etmek mümkün değil. Çünkü faiz oranlarını yükselterek enflasyona müdahale etmeye çalıştıkça kıtlıktan dolayı sürekli değerlenen ve yeni enflasyonların oluşmasına neden olan dövizi denklemden çıkarmanın tek yolu kıtlıktan çıkarılması yani bollaştırılması. İhtiyacımız olan döviz stoku düzeyine ulaştığımızda dövizin enflasyon oluşturma sürecinin önü kesilmiş olacak.

Peki döviz kıtlığı nasıl denklemden çıkarılacak?

Tabi ki de sıcak para ile… Ekonomi yönetimi Türkiye’yi son yıllarda terk eden Batı menşeli sıcak para ve yine son yıllarda Türkiye’ye ciddi teveccüh gösteren Körfez ülkelerinin parası ile döviz meselesini denklemden çıkarıp faiz enstrümanının güçlü şekilde çalışacağı 2. adım müdahalelerine geçmek istiyor.

Şimdi gelelim bu paraların hangi şartlarda bize geleceğine. Körfez ülkeleri olan münasebetlerimiz farklı olduğundan onların tarafını pas geçeceğim. İleri de başka bir yazıda detaylıca değerlendirir ve aramızdaki stratejik ortaklığın ne anlama geldiğini ekonomi penceresinden ifade etmeye çalışırım.

Batı’nın sıcak parasının girişi için ise plan şöyle işliyor. Öncelikle bu paralar döviz olarak gelip ardından TL’ye dönüşüp özellikle borsa, banka sendikasyon kredileri ve devlet iç borçlanma senetlerine yatırılacağından, dönem sonunda da yabancı kazancını döviz üzerinden hesaplayacağından bugünkü döviz kurunun öyle bir noktaya geldiğinde bu paralar sisteme girmeli ki, girdikten sonra döviz kurlarındaki artışlardan ötürü dönem sonunda yabancı yatırımcı yatırdığından daha az dolar alabilir duruma düşmesin.

Örneğin sene başında dolar 25 TL iken borsaya 100 milyon dolar yatıran, yani 2,5 milyar TL yatırım yapan bir yabancı fonun toplam değeri sene sonu 3 milyar TL olmuş olsun. %20 kar gibi gözüküyor. Fakat döviz kuru o esnada 30 TL’ye çıktıysa bu fon hiçbir şey kazanamadığı gibi, yani ülkesine sene sonunda yine 100 milyon dolarla döndüğü gibi, ülkesindeki %8’lik enflasyon yüzünden parasının değeri de %8 azalmış olacak.

Dolar kuru 35 TL’ye çıksaydı o zaman hem bizim borsamızdan hem de kendi ülkesindeki enflasyondan dolayı ciddi zarar etmiş olacaktı. Kimse böyle bir maceraya girmek istemez. Ülkesindeki faiz kaynaklarından yararlanmaya ya da daha elverişli ülkelerden faiz geliri elde etmeye çalışır.

Yani bu paraların ülkemize gelmesi için ona öyle bir teklif yapmalıyız ki, döviz kuru yüzünden parası eksilmemeli ve kendi ülkesindeki güvenli faiz kazancından çok daha fazlasını kazanabilmeli.

Buradan da anlayacağınız üzere döviz fiyatları öyle bir noktadayken bu dönüşüm sağlanmalı ki kur artışları nedeniyle yabancı yatırımcı zarar görmesin. Hal böyle olunca da birkaç haftadır gördüğümüz dövizi adil değeri için baskılamaya son verme operasyonu başladı. Döviz hızla dengeye doğru ilerledi. Fakat tabi ki bu durum da ayrı bir enflasyon komplikasyonuna sebep olacak. Onu da şimdilik burada not olarak düşmüş olalım.

Hareketlenmenin hemen ardına bu defa faiz hamlesi yapıldı. Bazı uluslararası kuruluşlar ancak şu oranlara göz kırparız manasında tahminler açıkladı. %20-%40 bandında açıklamalar yapıldı. Bizim planı okuyamayan ekonomistler de ciddi büyük artışlar istedi. Halbuki belirttiğim plan dahilinde dövizin biraz daha artması gerekiyordu. Bu nedenle hem faiz artışlarında ciddi olunduğu ve devam edileceği anlamına gelen hem de yabancıları tatmin etmeyecek bir artışla dövizin daha da artmasına sebep olacak bir faiz artışı yapılarak %15’e çekildi. Böylece dövizin adil değerine ulaşması için bir itekleme daha yapılmış oldu.

Döviz fiyatları adil değere geldiğinde tekrarlanacak faiz artışları ile artık Batı menşeli sıcak para için ciddi bir alan oluşturulmuş olacak.

Yani bu defa 100 milyon dolarını getiren yabancı yatırımcı dövizde küçük artışlar olsa dahi dönem sonunda borsadan da, iç borçlanma senetlerinden de bankalardan da oyuna girse yüksek faizle parasını dolar cinsinden çoğaltmış ve iyi bir kazanç elde etmiş olacakken, ülkemizdeki yabancı para sıkıntısı da giderilmiş olacak.

Plan böyle ilerleyebilirse parasal sıkılaşmanın da devrede olması ile yüksek faizle enflasyonun önünü kesilmeye çalışılacak. Yavaş yavaş kontrol altına alınan enflasyonun gerilemesi ile faizlerde ufak ufak gerileyecek ve başarı sağlanacak…

Plan güzel ama uygulaması inanılmaz derecede zor. İthalata bu kadar bağlı olan ekonomimizde tüketim artışları her geçen gün hız kesmeden devam ediyor. Yüksek faizle bu tüketimin ne kadarının durdurulabileceği hususunda şüphelerim var. Diğer yandan bir önceki ekonomi politikası piyasanın, ticaretin, sanayinin kodlarını değiştirdi. Büyük bir istihdam da sağlandı. Döviz ve faizi bir denklem içerisinde tutmaya çalışmak zor iş. Her zaman ilk etkisi istihdama yansır.

Hasılı birkaç haftadır tekrar ettiğim üzere plan iyi ve uygulayıcılar Batı menşeli fon kuruluşları açısından son derece itibarlı fakat ülkemizin dinamikleri gerçekten çok çeşitli ve farklı. Bu uzun yolda ciddi virajlar var. Umarım ekonomi yönetimi büyük bir başarı ile planını uygulayabilir.